13 Kasım 2025 Perşembe

Etiketsiz #4; Garry Rodrigues


Galatasaray'a transfer olduğu gün itibarıyla beklenti duyduğumuz Garry Rodrigues ile Galatasaray kariyerini şekillendiren Garry Rodrugies arasında fark var. Riekerink döneminin Ocak transferiydi. Paok formasıyla performansı konuşuluyordu ama "yıldız" edasıyla gelmedi. Ya da genç bir yetenek de değildi. İlk 1-2 maçını hatırlıyorum, çok heyecanlandırmıştı. Hızlıydı, patlayıcı gücü yüksekti. Yine de yetenek olarak "belli bir seviyeyi" işaret ediyordu. Tudor'un Paok döneminde de birlikteydiler. Tudor göreve gelince, Garry Rodrigues'den performans çıkışı bekledim ama hocanın ondan beklentisi daha çok oyun içi katkıydı.

Ertesi sezon kadro yenilenip, iddialı isimler transfer edilirken, Garry Rodrigues'in rotasyonun bir parçası olmasını bekledik. 4-2-3-1 gibi oynuyorduk, Linnes ilk etapta sol bek, Garry Rodrigues ise sağ açıktı. Tolga Ciğerci'yi sol açık kullanıp, ilk haftalarda ciddi bir gol katkısı almıştı. Sezonun devamında formasyonlar sık sık değişti, farklı geçtiğimiz Gençlerbirliği maçında onu kanat bek olarak da izledik. Oyun içi katkısı olduğundan, 3'lü savunma düzenlerinde kanat bek oynaması sürpriz değildi. Aynı sezon içinde Fatih Terim göreve geldikten sonra ise Garry Rodrigues'in en parlak dönemi gelmiş oldu.

Fatih Hoca'nın o dönemini bazı futbolcular üzerinden açıklamak istesek, Garry Rodrigues ve Donk'u ön plana çıkarırız. Donk, hiç hesapta olmayan bir isimken, belki de en önemli alternatiflerinden biri oldu ve Galatasaray kariyeri uzadıkça uzadı. Garry Rodrigues ise o sezon bir anda "yıldız" futbolcu edasına büründü. Gomis ile o kadar iyi bir 2'li oldular ki tadı hala damaktadır. Her 2 futbolcunun da birbirine birçok servisini izledik. Gomis o sezon gol kralı oldu, Garry Rodrigues ise gün sonunda 10 gol 11 asistlik bir tabela yaptı. Bu tabela, Fatih Hoca'nın göreve gelmesiyle birlikte artan grafik.

O noktada Galatasaray'ın alması gereken bir karar var işte. Futbolcu pikine ulaşmıştı çünkü, ötesi zordu. Talibi olduğunu düşünüyorum, satılabilirdi. Takımda tutulup, sözleşmesi revize edildi ama süresi uzatılmadı. Onyekuru transferi de gelince, roller çatıştı. Her 2'si de sol kanatta oynamayı seven isimler ve 1'ini sağ tarafa atınca performans düşüyor. Garry Rodrigues'in o yarım sezonu iyi geçmedi ama Ocak ayında 9 milyon avro kazanıldı. Geldiği fiyatı düşününce çok büyük bir kazanç değil. Yaz ayında satılsa, bu rakamın ötesi görülebilirdi. Zamanı gelince gerçekleşmeyen satışın getirisi düşüyor. Barış Alper Yılmaz da umarım aynı akıbeti yaşamaz.

Suudi Arabistan günleri de iyi geçmedi. Sonrasında Fenerbahçe'ye geldi, yine hayal kırıklığı sezon. Türkiye'de Ankaragücü ve Sivasspor gibi takımlarda da oynadı. Hala eminim ki bir yerlerde oynuyordur. Fenerbahçe'ye gitmesi bir şey değiştirmez, kendisini severim. Çünkü bazıları gibi transfer olduktan sonra eski fotoğraflarını ve geçmişini silmedi. Galatasaray'a kazandırdığı 1 şampiyonluk var, orada Gomis ile müthiş bir uyumu vardı. Hızlı futbolcuydu, patlayıcı gücü yüksekti, yer yer iyi bitirir, sağ köşeye plaseleri ile öne çıkardı. Oyun içi katkısı da değerliydi. Yıldız değildi ama yararlı futbolcuydu. 

Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)

2 yorum:

  1. Fenerbahçe'deyken Galatasaray maçı öncesi birden sakatlanmıştı. Kendisinin gönlümüzde yeri bambaşkadır

    YanıtlaSil
  2. Garry Rodrigues iyiydi, katkı verdi zamanlı ayrıldı iyi kötü para kazandırdı, sonra nerede oynarsa oynasın kalkıp ben, tırnak içinde ben zaten şu takımlıyim bu takımlıyim demedi, ekmeğini yediği yere ihanet etmedi bazıları gibi. Barış Alper ise böyle olmayacak, beter olacak, hâlâ takımda niye tutuluyor anlamak zaten zor, kazanmak gerek gibi argümanların arkasına siginmamak gerekiyor kendisi için çünkü kazanılacak bir şey kalmamış ortada görüldüğü üzere. Garry Rodriguez anisiyla hatırlanıyor ama Barış Alper neyle hatırlanacak?

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir