29 Nisan 2009 Çarşamba

Sımsıkı Taş Gibi Dimdik


Hırsıyla, mücadelesiyle, forma aşkıyla, sertliğiyle kiminin gönlünde taht kuran kiminin ise hiç sevmediği futbolculardan biridir. Kimi zaman agresif tutumu, kimi zaman forma aşkı, kimi zaman gösterdiği çok önemli performanslarla bu ülkenin yetiştirdiği en iyi savunma oyuncularından biridir. Hatta bence Bülent Korkmaz'dan sonra ikinci isimdir. 36 yaşına kadar futbol oynamıştır bu da ne kadar önemli bir profesyonel olduğunu gösterir. Türkiye'den, İngiltere'ye, G.Kore'ye, Japonya'ya, Almanya'ya kadar uzanan müthiş bir kariyeri vardır. Yurt dışında olduğu dönem 35 yaşında dahil transfer edilmek istenmiş ama o geri dönmemiştir. 

Alpay'ı ilk keşfeden Fatih Terim'dir. Onu Göztepe'de oynadığı dönemde Genç Milli Takımlara almıştır. Akdeniz Oyunlarında şampiyon olan takımımızda da yer almıştır. Sonra Altay'a oradan da Beşiktaş'a transfer olmuş ve asıl çıkışını Beşiktaş'ta yakaladı. Euro 96'da Hırvatistan maçında gole giden futbolcuyu düşürmeyerek hepimizi sinirlendirmiştirde. Belki o maç 0-0 bitecekti ve Türkiye farklı noktalarda olacaktı. Beşiktaş'tan sonra Fenerbahçe süreci başladı ve 2 senede orada top oynadı. Sonra Euro 2000'de gösterdiği başarılı performans sonrası Aston Villa'ya transfer oldu. Euro 2000 deyincede Portekiz'le oynanan çeyrek finalde yediği kırmızı kart aklımıza gelir. Baktığımızda adı hep bu tip skandallara karışsada bu noktaya gelene kadar süreçte gösterdiği performans bence bu skandallarını örtüyor. Kariyerinin en parlak dönemlerini İngiltere'de geçirdi. 4 sezon boyunca üst düzey performans gösterdi. Ama 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası Türkiye - İngiltere eleme grubu maçında Beckham'ın penaltıyı kaçırması sonucu yaşadığı sürtüşme sonucunda İngiltere'de istenmeyen adam konumuna geldi ve G.Kore ekibine transfer oldu. Oradan Japonya'ya geçti ve Japon liginde en iyi savunmacı ödülünü kazandı. Sonra Köln takımına gitti 2 sezonda burada futbol oynadı. En son yaşadığı sakatlıklar ve Daum'la yaşadığı gerginlik sonucu futbolu bıraktı. Aslında Daum'la yaşadığı süreçte ilginçtir Alpay hep benim kariyerimde Fatih Terim birse Daum ikidir der.

Alpay'ın unutulmaz anlarıda vardır tabiki. Örneğin Makedonya maçında attığı 3 gol aklıma geldi. Takımı resmen ipten almıştı. Hırvat maçında gole giden futbolcuyu düşürmeyince Fair Play ödülü kazanmıştı. Aksine Alpay'ın hiç alışık olmadığı durumdur bu. Beckham'la tartışması, İsviçre ile oynanan kritik baraj maçında İstiklal Marşı'nı hırsla okuması ve akabinde 2. dakika penaltıya yol açması aklıma geliyor. 2002 Dünya Kupasında ki müthiş performansıda çok önemliydi. Yani bakarsak inişli çıkışlı gözüksede mükemmel bir futbolcuydu Alpay. Ben hep onu Galatasaray'da görmek istedim bence bize çok uyan bir isimdi. Fatih Terim'i babası kadar seviyor, Hakan Şükür'le de arası çok iyiydi ama onca teklife rağmen Galatasaray'a bir türlü gelmedi. Yurt dışında oynadığı dönem yine teklifler yapıldı gelmedi. Neyse sağlık olsun diyoruz ve Alpay'ı hiç unutmayacağımızı eklemek istiyorum. Onun hırsı, mücadeleci futbolunu taşıyan isimler günümüz futbolunda çok az Bülent Korkmaz, Alpay Özalan gibi savunmacılar futbol adına bir ekoldür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir