Kaiserslautern'de gösterdiği iyi futbol neticesinde Leverkusen'e transfer oldu. Leverkusen'le Şampiyonlar Ligi'nde final oynayarak ismini bütün dünyaya duyurmuştur. O zamanlar Lucio'lu, Ze Roberto'lu, Yıldıray'lı Leverkusen çok güçlü ekipti. Ballack'da bu ekibin en önemli parçasıydı. Leverkusen'den Bayern Münih'e transferi sezon öncesinde alınan bir karardı. Finalin ardından bu ekibe geçti. Bayern Münih'i biliyoruz daimi alışkanlığıdır Bundesliga'da kim yıldızını parlatırsa gider onu alır. Bundesliga onların sömürgesimiş gibi çalışıyor. Ballack Bayern Münih'de 4 yıl oynadı ve 107 maçta 48 gol atma başarısı gösterdi. Bir orta saha futbolcusunun bu başarıyı göstermesi büyük olaydır. Ayrıca Bayern Münih'in kaptanlığınıda üstlenmiştir. Sonrasında sözleşmesi bitince Chelsea yolunu tuttu. Chelsea'de ilk sezonunu iyi geçirmesede ikinci sezonunda takımıyla Şampiyonlar Ligi finali oynadı. Şu an hala Chelsea'de oynuyor. Chelsea kendisiyle bir yıl daha sözleşme yeniledi ve Ballack yıllanmış şarap gibi kalitesinden asla ödün vermiyor.
Benim Ballack'ı sevme nedenim Milli Takım performansıdır. Milli Takım'da 85 maçta forma giydi ve 39 gol attı. Ülkesinin 2002 Dünya Kupası'nda final oynamasında en büyük pay onundu. Brezilya ile oynanan final maçında kart cezalısı olduğu için forma giyememişti. Almanya'da yapılan 2006 Dünya Kupası'nda ise üçüncü olurken Ballack'ın yine payı büyüktü. Turnuvaya sakat olarak girmişti ama fedakarlık yapıp maçlarda oynamıştı. Ayrıca Euro 2008'de de ikinci olan Almanya'nın lideri konumundaydı. Ballack Almanya'nın gerçek lideridir. Ben uzun zamandır lider özellikleri böylesine güçlü futbolcu görmedim. 96 Almanya'sının ruhunu sahaya en iyi şekilde yansıtıyor.
Ballack günümüz orta sahasında olması gereken bütün özelliklere sahip durumda. Oyunun hem defans hemde hücum yönünü en iyi şekilde oynayabiliyor. 32 yaşında olmasına rağmen fizik gücü üst seviyede, mücadeleden asla kaçmıyor her zaman ayakta kalıyor. Aynı zamanda istikrarlıda futbolcu. Orta saha oyuncusu olmasına rağmen golcü özelliğide var yani golü koklıyor. Bunların dışında hava toplarındaki hakimiyeti, duran topları, uzaktan isabetli şutları var. Hiddink'in Chelsea'sinde Lampard'la birlikte orta sahadaki çarkları güzel döndürdüler. Barcelona'yı bile en çok zorlayan onlar oldu. Ballack mücadeleci futbolcu olduğu için biraz fazla agresif, çabuk kart görebiliyor. Tek kötü özelliği bu diyebiliriz. Ballack'ın en önemli özelliği liderlik vasfıdır. Alman ekolünde özellikle eskilerde bu özellik göze çarpardı. Futbolcular lider doğarlardı. Sistemi harfi harfine uygularlardı. Alttan Ballack'dan daha iyi yetişecektir ama Ballack gibisi çıkacakmıdır bilmiyorum.
Başarılarına bakarsak Bayern Münih ile üç lig şampiyonluğu, üç Almanya Kupası şampiyonluğu, Kaiserslautern ise Bundesliga şampiyonluğu, Chelsea ve Leverkusen ile Şampiyonlar Ligi finali, Milli Takımında Dünya Kupası ikinciliği ve üçüncülüğü, Avrupa Şampiyonası ikinciliği var. Kişisel olarakta üç kere Almanya'da yılın futbolcusu, 2002'de Uefa tarafından en iyi orta saha seçilmiştir. Kariyeride başarılarla dolu ama en büyük hayali sanırım iki kere kapısından döndüğü Şampiyonlar Ligi şampiyonluğudur.
Ballack istikrar abidesidir, günümüz futbolunu sevme nedenlerimden biridir. Chelsea sempatisi bende onun sayesinde vardı. Üstüne Hiddink'te gelince onları iyice benimsemiştim. Şimdilerde ise Ancelotti geldi ve takımdan bir anda soğudum. Bakalım Ancelotti Ballack uyumu nasıl olacak. Ancelotti oyunun iki yönünü oynayan orta sahaları sever. Onlardan mümkün oldukçada uzun seneler yararlanmak ister. Bu yüzden Ballack Ancelotti'nin en güvendiği futbolcuların başında gelecektir. Önümüzdeki yılda Ballack'ı Chelsea'de izlemeye devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder