23 Temmuz 2009 Perşembe

Bana Futbolu Sevdiren Alman

Nedenini anlamadığım şekilde Alman futbol yapısını hatta spor yapısını çok seviyorum. Disiplin, sistem Almanya'dan soruluyor diyebiliriz. Gerçi son yıllarda Alman futbolu düşüş yaşıyor ve çoğu futbol ekolünün gerisinde kalmış durumda. Eskiden futbol deyince akla ilk Brezilya ekolü sonradan Alman ekolü gelirdi. Ülkemizde de futbolun bugünlere gelmesinde Almanların büyük önemi vardı. Derwaal, Piontek, Kalli gibi isimler Türkiye'de futbolu ileriye götürmüşlerdir. Şimdilerde ise Alman ekolünün üstünde yeller esiyor. Bundesliga diğer ligler karşısında da büyük prestij kaybetti. Yinede ben Alman futbolunu seviyorum ve sevmeye devam edeceğim. Son Avrupa Şampiyonası'nda Almanya final oynayarak yeniden yukarı tırmanışını başlatacağının sinyallerini verdi diyebiliriz.

Yazının konusu aslında Oliver Bierhoff. Benim futbol manyağı olmamda büyük önem taşıyan Euro 96 Almanya'sının en değerli futbolcularından birisiydi. Finalde Çek Cumhuriyetine attığı altın golle de kupayı Almanya'ya getirmişti. Klinsmann olsun, Mattheaus olsun, Kopke olsun, Sammer olsun o ekolü say say bitiremem. Bütün futbolculara ilgim ve hayranlığım büyük boyutlardaydı ama Bierhoff'un önemi bende her zaman farklı olacaktır. Bierhoff Alman futbolunun içinden çıkardığı en büyük forvet oyuncularından birisidir. Futbola Bayer Uerdingen'de başlamasının ardından Hamburg'a transfer oldu. Hamburg'un ardından Borrissia Mönchengladbach'a geçti ama burada fazla tutunamayıp Salzburg takımına transfer oldu. Kariyer olarak kendini Avrupa'ya bu takımda kanıtladı diyebiliriz. Bir sezonda 32 maçta 23 gol atarak dikkatleri çekti. Sonrasında da İtalya kariyeri başladı. Ascoli'de 4 sezon oynayıp 117 maçta 48 gol attıktan sonra Udinese'ye transfer oldu ve büyük işler başardı. 3 sezonda burada oynayıp 86 maçta 57 gol attı. Udinese'de ki performansı da onu Almanya Milli Takım'ının değişmez futbolcularından biri haline getirdi.

Udinese kulübünden sonra Bierhoff kariyerinde en yüksek noktaya ulaşacağı Milan kulübüne transfer oldu. Milan'da üç sezon oynadı ve 91 maçta 38 gol attı. Bierhoff ilk yıllarında Milan'da Weah'la birlikte harikalar yarattı ama 1999 yılında Shevchenko'nun Milan'a gelmesiyle düşüş yaşadı. Milan'dan sonra bir sezon Monaco'da oynadı son sezonunu da İtalya'da geçirip Chievo takımında tamamladı. Futbolu bıraktığında tam 35 yaşındaydı.

Bierhoff gelince benim aklıma Milli Takım kariyeri geliyor. Almanya Milli Takım'ıyla 1996 Avrupa Şampiyonası, 1998 Dünya Kupası, 2000 Avrupa Şampiyonası ve 2002 Dünya Kupasında forma giydi. 70 kere milli oldu ve 37 gole imza attı. 2002 Dünya Kupası'nda kadroya alındığında çok eleştirilmişti ama Bierhoff'un kadroda olması bile Almanya için büyük kazançtı. Bierhoff kariyerinin çoğu yılını İtalya'da geçirdiği için bu ülkede futboluna çok şey kattı. Genelde diğer büyük Alman futbolcular Bundesliga'da forma giyiyordu ama o yurt dışı kariyerini tercih etti. İtalya'da da uzun yıllar oynadığı için tipik Alman davranışları sergilemiyordu. Yani onun için bildiğimiz Alman futbolcusu türünde bir isim diyemeyiz. Şimdilerde de Alman Milli Takım'ın da görev alıyor. Bana futbolu sevdiren isimlerin başında gelen Bierhoff'u böyle anmak sürekli aklımdaydı ama bir türlü fırsat bulamadım. Bu yazıyı yazdığım için bu yüzden çok mutlu oldığumu söylemek isterim. Yazıyı Euro 96'da attığı o inanılmaz altın golle bitirmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir