Galatasaray Avrupa Ligi 3. turunda İsrail takımı Maccabi Netanya ile deplasmanda karşılaştı. Yeni transferlerden Leo Franco'nun ilk 11de başladığı maçı 4-1 kazanarak gayet avantajlı bir skor ile ilk maçı kapatmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Rövanş maçı ise 6 Ağustos'ta Ali Samiyen Stadyumunda oynanacak. Maça ev sahibi olmasınında avantajı ile iyi başlayan İsrail temsilcisi 25. dakikada attı. Sağ kanattan kullanılan kornerde Yampolsky kafayı vurdu, direk dibinde bekleyen Sabri'nin çabasına rağmen top ağlara gitti. Bu gole cevap yine kullanılan bir kornerden geldi. Bu sefer golün adı Hakan Balta'ydı. Arda'nın sol kanattan kullandığı kornere gerilerden kendini unutturarak gelen Hakan çok düzgün bir kafa vuruşuyla topu ağlara bıraktı. Bu golden sonra maça tamamen hakim olan tarafı söylememize gerek yoktur sanıyorum. İlk yarıda 1-1 ile kapandı.
İkinci yarıya yine etkili bir oyun ile başlayan takımımızda maçın yıldızlarından Aydın sağ kanattan hızlı bir şekilde ceza sahasına girdi. Penaltı noktasına kestiği topa ayağına oturmamasına rağmen Kewell gayet güzel bir vuruş yaptı. Dakikalar 47'yi gösterirken Harry'nin vuruşu Galatasaray'ın 2. golünün adıydı. Bu golden hemen 5 dakika sonra kendinden hiç beklenmeyecek bir hareket yaparak çok güzel bir gole imza attı. Aslında golü hazırlayan isim ilk golde olduğu gibi Arda'ydı. Gayet şık bir pasla Sabri'nin önüne topu bıraktı. 66. Dakikada ise yeni transferlerimizden Abdul Kader Keita'yı ilk defa izleme fırsatı bulduk. Kewell ile yer değişen Keita ilk maçı olmasına rağmen pek sırıtmadı ama hala vakti var biraz bence. Adaptasyonunu kısa sürede sağlarsa çok faydalı olacağından şüphem yok. Son golde ise yine yeniden bir daha Arda Turan imzası vardı. Kaptan sahanın en çok çalışanlarından birisi olduğunu ispatlarcasına sol kanattan güzel bir orta yaptı. Top ile buluşan isim geçtiğimiz sezon gol kralı olan Milan Baros'tu. Hakan'ın ki gibi düzgün bir kafa vuruşu ile topu ağlarla buluşturması çok zor olmadı Milan'ın. Maçın geride kalan 15 dakikasıda Natenya'nın yarı alanında çoğunlukada ceza sahasında geçti. Maçın son anlarında bile hala gol kovalamayı bırakmadığımız maçı 4-1 kazanarak İstanbul'a gayet avantajlı bir skorla döndük.
Maçın genel görünümünün ardından benim kendi fikirlerimi söylemem gerekirse; bir kere maçın en beğendiğim ismi Aydın'dı. Hani Kewell'ın, Arda'nın, Baros'un iyi oynamasını beklersiniz de bu maç Aydın'ın sanıyorum son şansıydı. Bu şansı gayet iyi kullandığını düşünüyorum. Arda kaptanlığında verdiği sorumluluk ile müthişti her zamanki gibi bilhassa ceza yayının hemen dışından Sabri'ye attırdığı goldeki verdiği pas enfesti. İzleyemeyenler için tasvir edeyim. Arda'nın ayağında top, sola döndü herkes topu Baros'a çıkarmasını beklerken o inanılmaz bir bilek hareketiyle topu sağındaki Sabri'ye verdi e boşta kalan Sabri'de golü attı. 4-3-3 sistemi oturmaya başlamış. Takım birbirine ve sisteme alışıyor, tek toplarla, ayağa paslarla hızlı bir şekilde hem oyunun yönünü çevirebiliyorlar hemde kendi yarı alanlarını hızlı bir şekilde geçebiliyorlar. Rakip İsrail takımıda olsa, adı sanı duyulmamışta olsa, Galatasaray'la kıyaslanamayacakta olsa ben Tobol maçından çok daha ciddi ve çok daha hazır bir Galatasaray izledim. Maçı teyzemleri ve dolayısıyla Dsmartlarını eve getirterek izledim. Kendimi ve insanların bana hayır diyememesini seviyorum açıkçası (:p) Maçı önce EuroFutbol kanalında izlemeye çalıştım fakat şifreliydi. Fakat Burak "maç 101. kanalda orayı aç" diye bir mesaj attı ve maçı sayesinde izledim. Teşekkürler ortakların en düşüncelisine :) Galatasaray'ıma ikinci maçta başarılar dilerim. Kendimede ikinci maçı izlemede tabi..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder