6 Kasım 2009 Cuma

Harry Kewell

Harry Kewell için bu blogda çok sayıda yazılar yazdık, değerlendirmeler yaptık, belki çoğu yazıda tekrara düştük ama Kewell bizim için öyle bir noktaya geldi ki artık yazmadan edemiyoruz. Liverpool'dan Galatasaray'a transfer olduğunda bu transferden basın dahil kimsenin haberi yoktu ve büyük sürpriz oldu. Ben Galatasaray TV'de alt yazıya inanamadım ve inanılmaz heyecanlandım. Çünkü Leeds United'de olsun, Liverpool'da olsun oynadığı futbolla kendisine resmen tapan insanlar vardı ve böyle bir futbolcunun Galatasaray'a gelmiş olması bizim için büyük gururdu. Geldiğinde hakkında sakat, hasta gibi haberler çıktı ama Kewell buna aldırmayarak oynadığı sürede elinden geleni yaptı ve futboluyla herkesi büyüledi. Yalnız ben Kewell'ı eskiden sadece futbol yetenekleriyle değerlendiriyordum ve sadece oynadığı futbolu konuşuyordum. Galatasaray'a transfer olduktan sonra gördük ki Kewell'ın futbol yeteneklerinin yanında karakteri, insani yönü de inanılmazmış. Kewell çapında bir yıldız takımının zor durumda kaldığını görüyor ve çok kritik bir maçta stoper oynayabilirim diyor. Bu çapta hangi yıldız böyle bir sorumluluk alabilir bilmiyorum. Yedek kalıyor asla sorun çıkarmıyor ve 60'dan sonra da oyuna girse elinden geleni mutlaka yapıyor. Kewell'ın futbolunu, şu sıralar gösterdiği form grafiğini, sözleşme durumunu elbette konuşacağız ama genç futbolculara örnek olması gereken bu özelliklerini yazmadan geçmek istemedim.

Geçtiğimiz sezon Galatasaray'da sakatlık ve form sorunu oldukça fazla yaşandı. Skibbe uzun zamandır hayalimizi süsleyen futbolu bazı maçlarda oynatmasına rağmen takıma uyguladığı idman metodu ve sistem futbolcularımızda sıkça yaşanan sakatlıklara ve kondüsyon eksikliğine yol açtı. Uzun zamandır top oynamayan Kewell'da da bunun etkilerini oldukça fazla gördük. Mesela oynadığı maçlara baktığımızda performansını maksimum şekilde 50-60 dakika koruyabildiğini gördük. İki maç üst üste oynadıktan sonra üçüncü maçta sahneden kaybolduğunu gördük. Ayrıca çok sık sakatlandığını gördük. Takımın başına Bülent Korkmaz'ın gelmesinin ardından futbolcularımızda kaliteli futbol olarak bir gelişim olmasa da kondüsyon anlamında futbolcularımızda ilerleme görüldü. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Kewell geçtiğimiz sezon hafızalarımızda yer edinecek işler yaptı ve takımın başarılı olduğu dönemde katkısı çok büyük oldu.

Geçtiğimiz sezonla bu sezonu karşılaştırdığımızda Kewell'ın gösterdiği performansta büyük gelişim olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle Kewell geçtiğimiz sezon zorunluluktan çoğu maçta onun için ters olan sağ kanatta oynadı. Bu sezona baktığımızda asıl mevkisi olan sol çizgide kendisini görüyoruz. Ayrıca 4-2-3-1 yerine 4-3-3'ün Kewell'a daha fazla uyduğunu düşünüyorum. Çünkü forvete daha yakın oynuyor ve bu sayede pozisyon bilgisi ile bitiriciliğini daha fazla konuşturmaya başlıyor. Kewell çok yönlü bir futbolcu ve takımın ihtiyacına göre çoğu pozisyonda rahatlıkla forma giyebilir. Kewell'ın bu sezon gösterdiği performansa baktığımızda bu sezon oynadığı 19 maçta 10 gol ve 4 asistini görüyoruz.

Bu sezon başında Kewell'ın temposu oldukça düşüktü ve performansı oldukça aşağıdaydı. Elano'nun da takıma gelmesinin ardından Kewell'ın kulübeye çekileceği ve sezon sonunda sözleşmesi bittiği için takımdan ayrılabileceği düşünülüyordu. Keita sağ tarafta hızlı ve teknik futboluyla göz kamaştırıcı performans gösterirken, Kewell düşen temposundan ötürü ona ayak uyduramadı. Ama sezonun ilerleyen kısmında Kewell'ın temposunda büyük artış görüldü, geçtiğimiz sezon üst üste üç maç çıkaramayan Kewell bu sezona baktığımızda tempolu futbola rağmen rahatlıkla 90 dakikaları çıkarmaya başladı. Üstelik Sivasspor ve Dinamo Bükreş karşılaşmarına baktığımızda orta saha direncimizin artması yani takım savunmasının daha da oturmasıyla birlikte işin ofansif kısmına daha fazla yoğunlaştığından etkileyici performanslarını izler olduk. Keita'da sağ tarafa geçtiğinde tenis maçı misali karşılıklı olarak organizasyonlar izlemeye başlayacağız. Trabzonspor maçına baktığımızda verdiğim bu tenis maçı organizasyonlarını ilk yarıda oldukça fazla izledik.

Baros'un yokluğunda kim forvet oynar diye düşünüyoruz ve aslında forvet olmamasına rağmen Kewell'ı ilk alternatif olarak alabiliyoruz. Takımda stoper ihtiyacı doğuyor Kewell ben oynayabilirim diyor. Kewell oynadığı futbolun haricinde gösterdiği insanüstü güçle heykeli dikilecek kıvama geldi ve benim için gerçek bir efsane halini aldı. Şimdi önemli bir soru sezon sonunda takımda kalacak mı yönünde olmalıdır. Çünkü ailesi Türkiye'de olmadığı için onları çok özlüyor ve bu özlemini gidermek adına takımdan ayrılabilir. 31 yaşına gelmesi benim için pek bir şey ifade etmiyor çünkü bu kalitede bir futbolcu rahatlıkla 35'ine kadar Galatasaray'da oynayabilir diyorum. Takımdan ayrılsa da, kalsa da efsane oldu efsane olarak kalacak. Bir Galatasaray'lı olarak son iki yıldır en çok şükrettiğim olayların başında Kewell'ın Galatasaray forması giyiyor olması geliyor.

1 yorum:

  1. Çok iyi noktalara temas etmişsiniz, güzel bir yazı olmuş Burak abi. Kewell bu takımın herşeyidir, en usta futbolcusudur. Herşeyden önce Kewell denildiğinde kulaklarımda Efsane kelimeleri çınlıyor sanki. Benim için çoktan efsane oldu artık...

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir