Kalecilik Güven İşi

Özellikle Galatasaray'da beğenmediğim bir isimi blogda fazla yerden yere vurmayı sevmiyorum ama Leo Franco için bunları yazmak farz oldu. Galatasaray'ın kalesi Simoviç, Taffarel ve Mondragon gibi inanılmaz güven veren kalecilere şahit oldu. Benim için kalecilik konusunda bir numaralı kıstas kalecinin güven vermesidir. Çünkü kalecilerin yapacağı bir hata bütün bir maçın emeğine yazık edeceği gibi, kurtaracağı bir topla bütün maçı çevirebilir. Bu yüzden kalecilikte hataya asla yer yoktur diyebilirim. Bu yüzden Galatasaray gibi büyük takımların kalesi güven vermek zorunda. Bu güven duygusu otomatikman savunmaya güven sağlayacak ve savunma oyuncusu sıklıkla arkasına bakmak zorunda kalmayacak. Hatta kaleci bütün sahayı görebildiği, rakibin nerede ne yapacağını en geride olduğu için anlayacağı için önünde oynayan savunma oyuncularını bir orkestra şefi gibi yönlendirecek. İşte bu yüzden Dünya üzerinde tecrübeli kaleciler çok fazla tutuluyor ve Manchester United gibi bir takım bile 39 yaşında olan Van Der Sar'la sözleşme yenilemek istiyor {belki de sözleşme yenilemiştir}.

Leo Franco'nun iyi bir kariyeri olduğunu söyleyebilirim. Real Mallorca ve Atletico Madrid'de yıllarca iyi işler çıkardı ve Dünya'nın tanınan kalecilerinden birisi oldu. Ama hiç bir zaman en büyük patlamayı yapıp bir üst seviyeye geçemedi. Leo Franco'nun Real Mallorca macerasını çok iyi hatırlarım. Özellikle Uefa Kupası'nda deplasmanda oynadığımız Real Mallorca maçında yediği goller sayesinde kendisine bir anda kanım ısınmıştı. İşin şakasını bir yana bırakırsak Leo Franco'nun Galatasaray'la anlaştığını gördüğümde bu konu hakkında fazla tepki veremedim. Çünkü De Sanctis'i de Galatasaray kalesinde gördükten sonra mutlaka bir kaleci transferi yapmamızın gerektiğini ve gelen yabancı kalecinin De Sanctis'den daha kötü olmayacağını düşünüyordum. Leo Franco aslında sezona iyi başladı ama gerisini çok kötü getirdi. Öncelikle kendine çok fazla güveniyor ve Fenerbahçe maçına kadar olan sürede ayağında tuttuğu toplarda beni ekran başında deli etmişti. Resmen ben topu fazlaca ayağında tutma yüzünden gol yiyeceğini haykırıyordu ve Fenerbahçe maçında da yemiş oldu. Yalnız olayın ilginç yönü bu hataya düşmesine rağmen bu hataları tekrarlamaya devam ediyor.

İkinci nokta geçtiğimiz sezon De Sanctis'i yan toplar konusunda oldukça eleştirmiştik. Leo Franco'nun da aslında ondan farklı bir tarafı yok. De Sanctis'den bu konuda biraz daha iyi olmasına rağmen yan toplara çıkma konusunda da en azından bana fazlasıyla adrenalin yaşatıyor. Bunun dışında geriden oyunu iyi kurduğunu söyleyebilirim, üstüne gelen topları iyi çıkartıyor ve bire birde çok kötü bir kaleci değil. Ama bu özellikler bana sorarsanız Ufuk Ceylan'da ve Aykut Erçetin'de de var. Özellikle Leo Franco üzerine böyle zaman harcamak yerine Ufuk Ceylan'ı kazanmak daha doğru olacaktır. Çünkü Türkiye'de iyi kaleciler yetişmiyor ve gelecek vaad eden kaleciler dediğimiz isimler kendi takımlarında forma şansı bulamaz oldular. Mesela Fenerbahçe zamanında Volkan Demirel'e güvendi, çok saçma hatalarına rağmen üzerinde durdu ve bugün çok iyi bir kaleci kazandı. Ama Volkan Demirel'den sonra bu ülkede ikinci bir Türk kaleci var diyemiyoruz. Hala Milli Takım'ı bırakmış olan Rüştü Reçber'i ihtiyaç olduğunda Milli Takım'a çağırıyoruz. Bir arada Rüştü'nün yedeği yoktu ve Engin İpekoğlu'nun Fenerbahçe'de yedek oynarken hatta 39 yaşında Milli Takım'a çağrıldığını biliyorum.

İşin kısası Leo Franco malesef bana güven vermiyor. Ufuk Ceylan'ı gerçi henüz göremedik ama Galatasaray kalesinde biri hata yapacaksa Ufuk Ceylan yapmalıdır. Ama bu hatalar sayesinde tecrübe kazanıp, çok büyük tecrübeler kazanabilir. Çünkü onda bu potansiyel fazlasıyla var. Leo Franco'nun ise bu saatten sonra futbol olarak ileriye gitmesi mümkün değil. Benim nı yazıyı yazma sebebim ise gerçekleşme ihtimalinin yüksek olmasıdır. Rijkaard'ın Rüştü mevzusunu sonra yazarız ama kaleci Victor Valdes'e devretmesini hepimiz hatırlarız. O eleştirilen, yerden yere vurulan Victor Valdes bugün Barcelona'nın kalesinde ve çok iyi işler çıkartıyor. Yani anlayacağınız kalecilik zor iş, iyi kaleci bulmak çok zor ve potansiyelli bir kaleci bulduğunda {özellikle Türk kaleci} bundan faydalanmak en doğrusu.