26 Şubat 2010 Cuma

Sportif Cümleler Röportaj; Gizem Girişmen

Geçen akşam kendisiyle röportajı bitirdiğimizi ve bugün yayınlayacağımızı söylemiştik. İşte 12 soruluk o röportaj.. Umuyorum okurken bir şeylerin farkına da varabiliriz. Gizem Girişmen'e dolu dolu vaktinden bizim için bir parça ayırdığı için bu yolla da teşekkür ediyorum. Size keyifli okumalar, Gizem Girişmen'e de başarılarının devamını diliyorum;

1- Değerli vaktinizin bir kısmını da bize ayırdığınız için teşekkürler. Önce sizi hâlâ tanımayan arkadaşlarımız var ise eğer tanıtalım. Sizin ağzınızdan dinleyelim hikâyenizi. Kimdir Gizem Girişmen?

Gizem Girişmen;
1981 Ankara doğumluyum. İlkokulu bitirdiğim yaz ailece bir trafik kazası geçirdik. O trafik kazasından sonra da T5 seviyesinde omurilik felçlisi oldum. Önce Hacettepe Üniversitesi’nde ameliyatlar geçirdim, ardından da Almanya’da 3 ay süren rehabilitasyon sürecimi tamamladım. Türkiye’ye döndükten sonra ortaokul ve liseyi Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde okudum. Ardından Bilkent Üniversitesi İşletme bölümünü kazandım. 2004 yılında da Bilkent Üniversitesi’nden şeref derecesiyle mezun oldum.
Kişiliğim ve ailemin bana verdiği güvenle, belki de yaşımın küçüklüğünden kaynaklanan sebeplerle kazadan sonraki yeni hayatıma alışmakta fazla zorlanmadım. Aileniz size inandığı ve güvendiği zaman her şey daha da kolay oluyor. Bu konuda çok şanslıyım. Çünkü son derece bilinçli bir ailem var. Ailem her zaman bana inandı ve bir insanın istedikten sonra her şeyi yapabileceği inancını aşıladı. Çünkü bazen bir şeyi ne kadar yapmak isterseniz isteyin destek göremezseniz o yarım kalır. Ailem imkanları ölçüsünde benim için tüm engelleri ortadan kaldırdı ve her şeyi yapabileceğimi düşündü. Dışarıdan çok belli olmuyor belki ama benim engel seviyem çok ağır; T 5 seviyesinde omurilik felci çok yukarı seviyede bir engel. Vücudumun üçte ikisini hissetmiyorum ve kullanamıyorum. Ama uygun koşulları yarattığınızda hayatınız kolaylaşabiliyor. Bu koşulları da bana sağlayan ailem.


2- Sizin aracılığınızla kanayan bir yaraya da parmak basalım istiyorum. Ülkemizde engelli insanların es geçiliyor olması, görmemezlikten gelinmesi sizin de başınıza dert olan bir durum. Bu durum düzeltilebilecek mi yada düzeltilmesi mümkün müdür?

Gizem Girişmen;
Türkiye’de engelli olmak gerçekten zor. Çünkü engelliler bu ülkede evlerinden dışarı çıkamıyorlar. Aileler engelli çocuklarının topluma karışmasına engel oluyor. Onlardan utanıyorlar. Her şeyden önce engellilerin sosyalleşmeleri çok önemli. Bana göre öncelikle toplumdaki farkındalığı yükseltmemiz gerekiyor. Toplumda herkes için yaşanabilir bir ortam sağlamalıyız. Birbirinin sorunlarını anlayan bunlara çözüm getiren, birbirini yok saymayan bir toplum yaratmalıyız. İlk kaza geçirdiğim gün ki bakış açısı ile şimdiki farklı. Gelişiyor. Biraz yavaş oluyor ama gelişiyor. Dışarı çıktığınız zaman kaldırımların durumu, rampa olmaması, asansörlerin bozuk olması gittiğiniz yerde engelli tuvaletinin olmaması hayatınızı son derece zorlaştırabiliyor. Daha yaşanabilir bir toplum yaratmalıyız herkes için. Alış-veriş merkezlerinin otoparklarında engelliler için ayrılan bölüm her zaman giriş kapısına en yakın olan taraftadır. Ancak o bölümde Türkiye’de hep engelli olmayanların arabalarını görürsünüz. Çünkü biz Türk halkı olarak yürümeyi sevmeyiz. Oysa ki o bölümlerin neden engellilere ayrıldığını hiç düşünmeyiz. Arabasını oraya park etmenin bir engelli için ne demek olduğunu bilsek bunu asla yapmayız. Sorun, burada hiç kimsenin kendini bir engellinin yerine koymaması bence.


3- Ülkemizde ses getirmiyor olsa da engelli sporlar başarılı bir şekilde idame ettiriliyor. Örneğin sizin başı çektiğiniz okçuluk veya ampute futbol takımımız.. Eminim takip ediyorsunuzdur. Nedir sporcularımızın son durumu, bizim bilmediğimiz başka başarılı arkadaşlar da var mı?

Gizem Girişmen;
Son yıllarda yeni yeni engelli spor branşlarından haberdar olduk. Bu farkındalığımızın artmasında elde edilen başarılar büyük rol oynuyor tabii ki… 2004 Atina Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında atıcılıkta Korhan Yamaç altın madalya, 2008 Pekin Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında ben altın madalya ve masa tenisinde Neslihan Kavas ile bronz madalya aldık. 2009 Bedensel Engelliler Dünya Okçuluk Şampiyonasında ise bireysel yarışmada Mustafa Ak altın madalya ve ben altın madalya alarak dünya şampiyonu olduk. Yine aynı şampiyonada Bayan Olimpik Yay Milli Takımımız bronz, Bayan Makaralı Yay Milli Takımımız bronz ve Erkek Olimpik Yay Milli Takımımız gümüş madalya aldı. Aslında Türkiye’deki Spor Federasyonları içinde uluslar arası başarı sıralamasında Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu 4. sırada yer alıyor. Birçok branşta çok başarılı sporcularımız var.


4- Okçuluk sporuna dönecek olursak.. Bu merak nereden geldi, nasıl başladınız biraz da bu sürece değinelim..

Gizem Girişmen;
Ben kazadan önce ağırlıklı olarak kış sporları yapıyordum. Kazadan sonra ise rehabilitasyon sürecinde yüzmeye başladım. Yaklaşık iki yıl düzenli olarak yüzdüm ancak eğitim hayatımın yoğunluğu nedeniyle spora ara verdim. Bilkent Üniversitesinden mezun olunca yeniden yüzmeye başlamayı planladığım zamanlarda, yüzme antrenörümün arkadaşı olan ilk okçuluk antrenörümle tanıştım. Beni okçuluk antrenmanlarına davet etti. İzlemeye gittiğimde ok attım ve çok hoşuma gitti. Yani okçuluğa başlamam biraz tesadüf oldu. Tarihi ise 21 Eylül 2004.
Aslında benim ilk okum karavanaydı, yani hedef tahtasını bile tutturamadım ama okçuluğun çok keyifli bir spor olduğunu o an anlamıştım. Okçuluğa başladığım ilk iki sene haftada yaklaşık 6 gün antrenman yaptım. Çok disiplinli çalıştım ve 2005 yılında İtalya’da düzenlenen IPC Dünya Okçuluk Şampiyonasında ilk kez milli oldum. 2006 yılında düzenlenen EPC Avrupa Okçuluk Şampiyonasında Avrupa üçüncüsü, 2007 IPC Dünya sıralamasında ise birinci oldum. Okçuluğa başladıktan sonra süreç içerisinde öncelikli hedefim 2008 Beijing Paralimpik Oyunlarına katılmak ve sonra altın madalya almaktı. Şimdi hem Dünya (2009) hem de Olimpiyat Şampiyonuyum. Son üç yıldır IPC Dünya Sıralamasında birinciyim ve 2009 Ağustos ayında Uluslar arası Paralimpik Komite tarafından ayın sporcusu seçildim. Son olarak Türk Spor tarihinde bir ilki gerçekleştirerek Laureus Dünya Spor Ödüllerinde “Yılın Engelli Sporcusu Adayı” oldum.


5- Yarışmalara nasıl hazırlanıyorsunuz peki, günleriniz nasıl geçiyor, ne sıklıkta antrenman yapıyorsunuz?

Gizem Girişmen;
Olimpiyatlara hazırlanmak, diğer turnuvalara hazırlanmaktan biraz daha farklı. Yaklaşık iki yıl tamamen olimpiyatlara yoğunlaşarak çalıştım. Zaten 2007'de Güney Kore’de düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonası bir bakıma Çin öncesi bir hazırlıktı ve aynı zamanda paralimpik oyunlarına kota veren bir yarışmaydı. Bu yüzden çok sayıda milli takım kamplarımız oldu ve çok disiplinli antrenmanlar gerçekleştirdik. Neredeyse her ay 10-15 günlük milli takım kamplarına katıldım. Ben, takım arkadaşlarım ve antrenörlerimiz büyük bir özveriyle çalıştık. Ortada bir başarı varsa bu başarı bir ekip işidir. Fizyoterapistimizden, spor psikologumuza, antrenörlerimizden, idarecilere kadar çok emek verdik takım olarak.
Milli takım haricindeki antrenmanlarımı ise ben apartmanımızın garajında yapıyorum. 18 metre teknik çalışma mesafesinde atış yapıyorum. Aslında medyada bu durum çok büyük imkânsızlıklar içinde çalışıyormuşum gibi yansıdı ama bir okçu için yakın bir çalışma alanı ve istediği her an ok atabilme olanağı çok büyük bir avantajdır. Yine de Ankara’da düzgün ve mesafe atışı yapabileceğimiz bir okçuluk sahası ihtiyacımız var ve yetkililerin bu ihtiyacımıza çözüm bulmasını diliyorum.


6- Okçuluktan kalan zamana değinmek gerekirse, neler yaparsınız, nerelere gitmekten hoşnut olur, neler dinler, neler okursunuz?

Gizem Girişmen;
Başka bir şeye pek vaktim kalmıyor aslında. Programlı bir yaşamım var. Hafta içi mesaideyim. Zaten çoğu zaman milli takım kamplarındayım. Kalan zamanlarımı arkadaşlarımla geçiriyorum. Tüplü dalışı da seviyorum; ama yoğunluğum nedeniyle dalışın en güzel sezonunu genelde kaçırıyorum; çünkü okçuluk bir yaz sporu. Ailemle vakit geçirmeyi, sinemaya gitmeyi ve kitap okumayı da severim…


7- Ülkemize -bildiğim kadarıyla- okçuluk adına paralimpik olimpiyatlarda ilk altın madalya sizin elinizden geldi. Öncelikle bunun için sizi kutluyor ve herkes adına teşekkür ediyorum. 2008 Pekin'i mercek altına alalım. Nasıl yarışmalar geçti sizin için, rakipleriniz kimlerdi?

Gizem Girişmen;
2008 Pekin Paralimpik Oyunlarına benim kategorimde yani ARW2 Olimpik Yay Bayan kategorisinde 20 sporcu vardı. Yani olimpiyatlara katılmaya hak kazanmış 20 sporcu. Herkesin kendi çalışma disiplini ve yetenekleri doğrultusunda çok çalıştığına emindim bu sebeple benim daha çok çalışmam gerekiyordu. Kategorimde 3 Çinli, 3 Ukraynalı, 3 Çek, 2 İngiliz, 2 Japon, 2 Alman, 1 İtalyan, 1 Kanadalı, 1 Fransız, bir de takım arkadaşım Türk okçu vardı. Ben ilk turda bye çektim, yani direkt bir üst tura çıktım. Sonra sırasıyla Çek Cumhuriyeti ve Ukrayna’dan okçularla karşılaştım. Yarı finalde ve finalde ise Çinli rakiplerimle karşılaştım. Ev sahibi ülke sporcusuyla yarışmak her zaman zordur ama ben artık alıştım sayılır çünkü Dünya Şampiyonası da Çek Cumhuriyeti’ndeydi ve ben yine finalde ev sahibi ülke sporcusuyla yarıştım...


8- Pekin'de ülkemiz adına meşaleyi taşıyan isim de sizdiniz ayrıca. Ülkeyi bu şekilde temsil etmek büyük bir gurur olduğu gibi müthiş de bir baskı olsa gerek. Bu bağlamda geleceğe dair planlarınızı ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Gizem Girişmen;
2008 Pekin Olimpiyat Oyunları Meşale Taşıyıcılarından biri olarak seçilmek benim ve ailem için gerçekten çok onur ve gurur vericiydi. Dünyanın en eski ve en prestijli spor organizasyonunun simgesini taşımak, başarılarınızın dünyaca tanındığını gösterir. Sanat, spor ve iş dünyasının önde gelen isimleriyle olimpiyat ruhunu paylaşmak gururun ve sevincin yanı sıra gelecekte çok daha büyük işler başarmak için insana azim ve istek veriyor. Olimpiyat şampiyonluğu, bir sporcunun yaşayabileceği en önemli başarı. Aslında, bir sporcu için bunun ötesinde bir başarı yok. Ancak bunu korursa aynı hazzı duyar. Ama madalyadan, yarışmalardan daha büyük amaçlarım var, Türkiye’de okçuluğu yaygınlaştırmak, engelli ve engelli olmayan yeni sporcuların yetişmesine katkı sağlamak gibi.


9- Kişisel hedeflerinizin ardından ülkemiz için hedefleriniz ve hayallerinizi sormak istiyorum. Engelli sporlarında Türkiye'yi nerede görmek istiyorsunuz ve siz bu hayâlin neresinde olacaksınız?

Gizem Girişmen;
Ülkemizdeki potansiyel eğer iyi değerlendirilirse daha birçok başarıya imza atmamamız için hiçbir neden yok. Ancak pek çok spor dalında olduğu gibi ekonomik imkansızlıklar, rahatça halledilebilecek birçok konuda bizi kısıtlıyor. Bu nedenle sporun gelişmesine destek verebilecek kişi ve kuruluşların okçuluk sporuna ve diğer branşlara da önem ve destek vermelerini rica ediyorum.
Türkiye’deki engelli nüfusu göz önüne aldığımızda lisanslı engelli sporcu sayısının ne yazık ki çok az olduğunu görüyorum. Oysa bizim gibi genç nüfusa sahip bir ülkenin olimpiyatlara yolladığı sporcu sayısının daha fazla olması gerekir. Evlerinde oturan ve sporla uğraşmayan yetenekli gençlere ulaşabilmeliyiz ki yeni sporcuların yetişmesine ve Türkiye’de spor kültürünün yaygınlaşmasına yol açabilelim. Bu amacı gerçekleştirebilmek için de engellilerin erişebileceği ve ulaşabileceği, standartlara uygun engelli tuvaletleri de olan spor tesisleri yapmalıyız. Son yıllarda paralimpik spor branşlarından yeni yeni haberdar olmaya başladık. Başarılı sporcular olarak bizler fırsat bulduğumuz her ortamda varlığımızı, ihtiyaçlarımızı, spordaki başarılarımızı dile getirmeliyiz ki ülkemizdeki gelişime katkı sağlayalım.


10- Sanıyorum bu konuda en çok ses getirenler Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol takımı oldu. Yalnız ülkemiz ve Avrupa'da değil, Dünya'da dişli bir rakipleri yok. Neler söylemek istersiniz Galatasaray Tekerlekli Basketbol Takımıyla ilgili?

Gizem Girişmen;
Her Türk vatandaşı gibi ben de çok gurur duydum. Bir takımın namağlup unvanı alması ve kıtalararası şampiyonluk elde etmesi çok büyük bir başarıdır. Bütün bu başarıya rağmen medyada çok yer bulmaması ise gerçekten çok düşündürücü. Umarım bu başarı birçok kulübe örnek olur, gereken altyapı çalışmaları ve yatırım gerçekleşir.


11- Ülkemizde en çok takip edilen futbol durumunda şu an. Medyanın ilgisi futbol ve diğerleri şeklinde bölünmüş durumda. Bu yüzden de "diğer" sporlara ait bir haberi ancak uluslararası başarılarda görebiliyoruz. Öyle ki ulusal başarılar bile yer yer haber olmuyor. Medyanın ilgisini nasıl değerlendirebiliriz?

Gizem Girişmen; İlgisizliğini desek daha doğru olur sanırım. Ne yazık ki futbol haricinde hiçbir spor dalı hak ettiği ilgiyi göremiyor. Dolayısıyla spor kültürümüz gelişemiyor. Başarılı örneklerin medyada yer alması hem spor adına hem de sporun temsil ettiği değerler adına büyük önem taşıyor bence…


12- Bizim söyleşilerimizde son sorumuz sabittir :) Sportif Cümleler blogunu inceleme fırsatı bulabildiniz mi? Olumlu yada olumsuz eleştrilerinizi öğrenebilir miyiz?

Gizem Girişmen;
Ne yazık ki son zamanlardaki yoğunluğum nedeniyle inceleyemedim ama en kısa zamanda fırsat yaratacağım..

1 yorum:

  1. Güzel röportaj için teşekkürler. Son soruya haddime olmasa da ben yanıt vereyim. Böyle bir röportaj ile olumlu ve güzel şeyler düşünmemek imkansız. Gizem Girişmen'i daha iyi tanımak mutluluk verici.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir