8 Nisan 2010 Perşembe

5 Soruda Futbol Turu

1- Galatasaray "yine" kazanamadı diye karamsar bir giriş yapalım bu haftaya. Diğerleri de kazanınca şampiyonluk umutları bir hayli düştü camiada. Ne olacak Galatasaray'ın bu hâli?

Burak; Galatasaray'dan malesef bu sezon şampiyonluk hatta 2. yolunda umudumu kestim. Çünkü oynanan futbol çok keyifsiz, umut vermeyen ve Rijkaard'ın sistemlerinden alıştığımızın aksine her maç ayrı bir kadro. Ama felsefeden asla vazgeçmiyoruz. Dört defansif orta saha ile bir arada oynadığımızda bile bol pas yapmak falan istiyoruz ama bunlar olmuyor. Baros'un, Kewell'ın sakatlığından tutun, devre arası transfer stratejisine kadar Galatasaray yanlış bir yola sürüklendi, bugünlere geldi. Artık gelecek sezonun planlarını yapma vakti geldi diyorum.

Serap; Şampiyonluk konusunda matematiksel şans olduğu sürece Galatasaray her daim şampiyonluğun adaylarından birisidir. Ama itiraf etmek gerekirse zora soktuk bu defa. Geçen sezonki 5.liği unutamadan bu sezon da kâbus gibi geçiyor. Her şey ters gidiyor gibi gözükse de Galatasaray istediği oyunu ortaya koyamıyor. Bunun farkına varmak ve sebeplerini bulmak lazım bence. Şampiyon olamasak da ikinci olalım. Ben gelecek sezon da Avrupa Ligi'nde olmak istemiyorum ben. 21:45'de başlayan maçlar istiyorum. Barcelona istiyorum, Manchester United istiyorum, Inter istiyorum.. Çok sıkıldım Avrupa'da hiç tanımadığım takımları yazmaktan.


2- Fenerbahçe bu sezonki en iyi futbolunu oynayarak, Kayserispor'u mağlup etti. Beşiktaş ve Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada arayı biraz açma fırsatı buldu. Nasıl değerlendirebiliriz Fenerbahçe'yi?

Burak; Daum, her maçı 1-0 kazansak yeter felsefesini oturttuğundan beri şampiyonluk yürüşüne başladılar. Oyunun gerek savunma, gerek hücum yönünü iyi uyguluyorlar, istedikleri anda kurdukları baskı ile rakibe nefes alma şansı vermiyorlar ve istedikleri skora rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Özellikli Cristian'ın olmadığı maçlara bakarsak Selçuk Şahin oyunun iki yönünü daha iyi oynayabilen, ekstra işleri deneyen bir futbolcu. Bu da Emre Belözoğlu'na büyük rahatlık getiriyor. Her ne kadar kanat futbolcusu oldukları tartışma konusu olan Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz'un da bir orta saha misali oynamaları takıma inanılmaz bir dinamizm getiriyor. Alex'in de iyi zamanlarında olduğunu düşünürsek Fenerbahçe çok iyi durumda ve şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi. Ama son maçlarda gol yemeneyen Fenerbahçe savunmasını da unutmamak gerekiyor. Lugano ve Bilica beraber oynadıklarında Fenerbahçe ligde henüz mağlubiyet almadı. İşin birinci sırrı gol yememekte, ikinci sırrı ise dinamik orta sahada.

Serap; Fenerbahçe'nin en çok takdir ettiğim noktası defansı. Öncelikle Lugano ve Volkan faktörünün altını çizmek lazım. Arkayı ne kadar sağlama alırsanız ilerde o kadar etkili olursunuz. Başarılı takımlara baktığımızda defanslarının kalitesi ön plana çıkıyor hücumdan evvel. Bence Fenerbahçe'nin en büyük artısı bu. İkinci sebebe baktığımızda da Alex devreye giriyor. Kaptan sazı eline aldığı zaman hem çalıyor, hem söylüyor. Takım da kaptanın söylemesiyle bir güzel oynuyor. Rakibimiz de olsa iyi oyunu tebrik etmek boynumuzun borcu. Kutladık Fenerbahçe'yi.


3- Şampiyonlar Ligi'ne dönelim biraz da. Öncelikle Messi tabii. Ligde çizdiği performansı daha geçtiğimiz hafta konuşmuştuk ki salı akşamı Arsenal ağlarına 4 gol bıraktı. Messi insan mı?

Burak; Messi için ne yorum yapsak boş, bu yüzden yorumsuz diye geçmemiz gerekiyor. İlk maçta ortalarda pek görünmedi ama ikinci maç resmen Messi'nin maçı oldu. Arsenal, 1-0 öne geçtikten sonra sazı eline aldı ve sahneye çıkması gereken zamanlarda harika goller attı. Umarım sakatlık falan yaşamaz ve çok konuşulan Milli Takım'a da bu performansı yansıtır diyorum. Şimdiden 2010'un en iyi futbolcusu ödülünü neredeyse garantilediğini düşünüyorum ve buna bir Dünya Kupası da eklerse deymeyin Messi'nin keyfine.

Serap; Barcelona'dan ve İspanya'dan pek hazetmesem de Messi'yi kendimce seviyorum ben. Zaten ben sevmesem de kendisinin ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz. Şimdi Maradona ile kıyaslanıyor ki büyük bir kesim tarafından Maradona gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olarak lanse ediliyor. Messi'nin henüz 22-23 yaşındayken böyle değerlendirilmesi kariyeri açısından çok önemli. Eminim idolü Maradona'dır ve Maradona ile kıyaslanmak ona büyük gurur veriyordur. Şimdi Messi ile ilgili tek endişem var. Genç yaşında yaşayabileceği hemen hemen her şeyi yaşadı. Çabuk doyuma ulaşırsa mahrum kalırız onu izlemekten.


4- Bir de Robben var tabii.. Manchester'ın yarı finalde olamaması mı yoksa Bayern'in yarı finale yükselmesi mi daha büyük sürpriz?

Burak; Bence her ikisi de büyük bir sürpriz değil. Hatta ben Manchester United'in buralara bile zor geleceğini düşünüyordum. Çünkü Cristiano Ronaldo'nun ardından bir sarsıntı yaşadıkları kesin ama Rooney'in insanüstü performansı Manu'yu taşıyan unsur olmuştu. Dün maçta da gördüğüm Manchester United maçın 3-1'e gelmesinden sonra ateşleyici futbolcu eksikliğini fazlasıyla hissetti. Bir kaos ortamı yaşandı ve Bayern Münih 1999'un intikamını almayı başardı. Robben'in ise altını ayrı çizmek gerekiyor. Bu maçta harika işler yaptı, takımı geriye düşmesine rağmen o düşmedi, ateşleyici unsur olmayı başardı ve turu getiren öncü futbolcu oldu. Robben'i uzun zamandan sonra sağlıklı bir şekilde izlemek çok güzel bir duygu.

Serap; Kötü oldu Bayern'in yükselmesi benim adıma, sürprizden ziyade.. İki maçta da iyi oynayan taraf Manchester United'dı. Olic'in bulduğu iki sürpriz gol turu getirdi. Giggs'in yokluğu, Rooney'in sakatlanması ve bir parça pasif kalması belki de tura mâl oldu. United'ın bu sene final oynayamayacak olması çok can sıkıcı. Oysa üstüste 3. kez final oynayarak Milan'ın bu konudaki rekorunu egale etmek gibi bir rüya vardı bu sezon için. Bu arada tek bir oyuncuya bağlamamak lazım elenmeyi. Zira buraya kadar da o oyuncu Manchester'da yoktu. Ronaldo'dan bahsediyorum tabii.. Hem Ronaldo madem kurtarıcıydı, takımı Real Madrid'i elenmekten kurtarsaydı. Bu sezonki Şampiyonlar Ligi maçları arasında en güzel maç Manchester'ın Milan'ı Old Trafford'da ağırladığı maçtı. Bunu da eklemeden geçemeyeceğim :)


5- Yarı finalde bir İspanyol, bir Fransız, bir İtalyan, bir de Alman takımı mevcut. Temel fıkrası gibi görünse de kısaca çeyrek finali değerlendirelim -ki yarı finali ayrıca yazacağız birlikte- bu soruda..

Burak; Futbol olarak en doyduğum eşleşme Barcelona - Arsenal oldu ve beklediğim şekilde Barcelona tur atladı. Inter - Cska Moskova eşleşmesinde ise Inter'in daha rahat turu geçeceğini düşünüyordum. Bu sezon onlar için Avrupa Kupaları çok önemli ve yarı final ilaç gibi gelmiş olmalı. Lyon - Bordeaux eşleşmesi ise bana göre ortadaydı ama Lyon bu sezon Avrupa'da çok farklı bir kimliğe bürünüyor ve turu geçtiler. Bayern Münih - Manchester United ise son derece çekişmeli, heyecanlı oldu ama kazanan Bayern Münih.

Serap; Uzun süredir yarı finalde bir İngiliz takımını izleyememek üzücü, Manchester United'ın yarı finale yükselememesi ise hayal kırıklığı oldu benim için. Gönlüm Inter ve Mourinho'dan yana artık. Çeyrek final maçlarında Manchester United ve Inter'i takip ettim tamamen. Diğer iki eşleşme pek ilgimi çekmiyordu. Barcelona ve Lyon'u kutlarım. Inter - Lyon finalini ister bu gönül artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir