''Benden istedikleri sadece şampiyonaya katılmak da değildi. Ama tabi, önümüzdeki Avrupa Şampiyonası'na katılmak istiyoruz. Türkiye bir futbol ülkesi. İnsanlar futbola bayılıyor. Bunu uzun bir süre önce görmüştüm. Şimdi herkes büyük bir ilerleme kaydetmiş. Türk futbolcusunun kendi tarzını oturtmak gerekiyor. Bu tarz, teknik beceriye dayanıyor. Oyuncuların teknik beceri açısından eksikleri yok. Futbol oynamayı çok seviyorlar. Öncelikle işime başlayacağım ve analizimi yapacağım. Bence önemli olan, insanların Türk Milli Takımı'nı izlemekten keyif almaları''
Hiddink, Türkiye'nin artık kendi tarzını yaratması gerektiğini dile getirmiş ve bana göre de çok doğru bir tespit. Malesef Milli Takım olarak bir tarzımız yok, ekol olma yolunda da Hiddink, Ersun Yanal gibi hamlelere kadar da bir atılımımız yoktu. Uzun yıllardır Milli Takım'ı takip ediyorum ve aklımda kalan süper serilere, inanılmaz futbol oynadığımız maçlara malesef çok rastlayamıyorum. Euro 2008'de başarılı olduk ama ortada bir kaos futbolu vardı, 2002 Dünya Kupası'nda oynamamız gerektiği gibi oynadık ama çok rahattık diyemem. Bunun dışında zaten son yıllarda şampiyonalara falan da gidemiyoruz. Yani turnuva istikrarı da büyük bir sorun. Katıldığımızda önemli başarılar var ama istikrar yok. Bu ekol olayını ben 2003 Konfederasyon Kupası'nda görür gibiydim. Şenol Güneş, genç bir kadro kurdu ve bu kadronun üzerine tecrübeli isimleri ekleyerek ekol olma yolunda ilk adımı attı. Ama gelen baskılar sonucunda yeniden eski sisteme geri döndü. Hiddink'in de artık yeni bir kadro ve felsefe oluşturması gerekiyor. Ama ne olursa olsun bu sistemden çabuk vazgeçmemeliyiz. İyi futbol, akıllarda iz bırakmak elbette önemli ama bizim en başta kendi tarzımızı yaratmamız gereken. Birisi bizim için ''Türkiye en zor rakibi de yener ama en kolay rakibe de yenilebilir'' söylemini dile getirmemeli. Akıllarda bir Milli Takım şablonu, Türkiye de şöyle oynar izlenimi bırakmak zorundayız. Hiddink'in de bu iş için en doğru tercih olduğunu söylemeye gerek yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder