
Santraforla oynamak çok başka birşey. Üstelik iyi bir santraforla, Baros gibi bir santraforla. Baros'suz geçen bizlere yıllar gibi gelen süreçte sistem, takım ruhu, felsefe gibi bir sürü sıralayabileceğim olgular kökünden değişti, üstelik çok kötü bir yönde. Baros'un sakatlığından bu yana Galatasaray futbol olarak sürekli geriye gitti, sistemi bozuldu, zorunlu değişiklikler gerçekleşti, basın Rijkaard'a cephe aldı, devre arasında beklenmeyen transfer politikaları işledi, Baros'un sadık yedeği Nonda bir anda kendini kulüpsüz buldu. Baros'un yokluğu gördüğünüz gibi Galatasaray'ın iç dinamiklerinin sarsılmasına yol açtı.
Diyarbakırspor maçında Baros'un 11'e dönmesiyle neler oldu peki?Sistem yine işlemeye başladı, hücumda kaliteli bir santraforun varlığı bizleri oldukça rahatlattı, yeniden gollü maçlar izleme olanağı bizlerin eline geçti. Diyarbakırspor savunmasını eleştirebiliriz. Çünkü fazla etkili olamadılar, belki de eksiklikler tamamen takımın belini büktü. Mesela zorunluluktan orta saha futbolcusu Burak'ın savunmada oynaması Baros'un ekmeğine yağ sürdü. Güvenç Kurtar, maçın başında Baros'un ilk 11 çıkması durumunda daha hareketli olan Burak'ı stoper oynatacağını söylüyordu ama tezi çürümüş oldu. O da Baros'un bu kadar hazır olacağını ve patlama yapacağını beklemiyordu. Ortadan Hakan Balta Keita'ya pasını attı, Keita ceza sahasına ortaladı ve Baros ustaca iki kafa vuruşuyla zaten maçı tayin etti. Yalnız kafa vuruşlarında yaratılan klaslığa bakarak iyi bir santraforun neler katabileceğini görebiliriz. Her iki pozisyonda da Baros kalecinin topa nasıl müdahele edebileceğini tahmin ediyor gibiydi. Baros'un son golüne zaten diyecek birşey yok. Klasiği olduğu gibi ceza sahasına slalomunu yapıyor ve golünü atıyor. Baros bu yani Galatasaray'ın temel dayanağı. Onun oynaması Galatasaray'ın maçta kötü oynasa bile goller bulabilme potansiyelini ortaya koyuyor. Çünkü Galatasaray bu hücum futboluyla mutlaka gollük pozisyonlar bulacaktır.
Hücum futbolu demişken...Rijkaard'ın kurması gereken orta saha bu. Rakip kim olursa olsun, Galatasaray elinde bulundurduğu bu hücumcularla kendi futbolunu rakibe kabul ettirmek zorunda. Rakibe göre takımlar kurmak, orta sahayı mücadeleci futbolculardan oluşturmak, çift santraforla çıkmak falan çok gerilerde kaldı. Rijkaard'ın sezon başında dediği gibi B planı yaratmaktan öte, A planını geliştirmek zorundayız. O A planında da Elano ve Arda'nın orta sahada oynayıp arkalarında Mehmet Topal'ın olması geçiyor. Elano'nun arkasında oynayacak iki tane defansif orta saha ile bu sistem gerçek anlamda işlemez. Takım içerisinde bir tane Xavi yerleştirmek istiyorsak mutlaka bir Iniesta olmadı Busquets bulmamız gerekiyor. Arda bugün çok fazla iyi oynamadı, belki de sakatlığı tam iyileşmediği, taraftarın kendisine cephe aldığı için kendini gösteremedi ama onun orta sahada varlığı rakip için büyük tehdit. Çünkü sürekli dolaşıyor, bölge değiştiriyor, pas atıyor, pas alıyor. Arda böyle değişimler içerisine girdikçe Keita ve Giovani de oldukça rahatlıyor. Çünkü Galatasaray hücumlarının repertuarı bir anda artıyor ve istediği anda istediği tempoyu kurma şansını tanıyor.

Bir diğer beğendiğim değişim ise Neill & Hakan Balta stoper hattı oldu. Ligin ilk yarısında oynanan Gençlerbirliği maçından sonra Hakan Balta'nın stoper yönünü, özellikle topu oyuna sokuşunu çok beğenmiştim. Çünkü o aralar defansın top yapmamasının zararları takımı etkiliyordu. Hakan Balta, ne kadar iyi stoperdir tartışma konusu olur ama Neill'le birlikte gösterdikleri uyumu beğendim. Neill hakkında zaten konuşmaya gerek yok. Adam klaslık abidesi. Neill'in büstü falan yapılsa odama klaslık abidesi olarak dikeceğim. Bugün duran toplarda ileri çıktığında Diyarbakırspor ceza sahasında yaptıkları neydi öyle. İnanılmaz vuruşlar, hareketler falan. Gol atacağım diye zaten anons yapıyordu ve golünü attı. Üstelik harika bir tek vuruşla. İşte böyle bir stoperin yanına mutlaka topu oyuna iyi sokan, bu konularda hata yapmayan birisi lazım. Yani Neill pasını attığında topu alan stoper dağlara taşlara veya topu taca atmamalı. Hakan Balta bu işi çok iyi yapabiliyor. Ayrıca belli olduğu üzere Rijkaard, Balta'yı sol bek oynatmayacak. Hata da yapsa Caner Erkin onun kafasında oluşturduğu tarza en yakın oyuncu. Bu yüzden Hakan Balta'yı stoper olarak oynatmak çok doğru bir fikir. Çünkü sol iç stoperde Caner'in açıklarını tahmin edebilecek konumda bulunan en sağlam futbolcu Hakan Balta'dır.

Diyarbakırspor'un malesef nefes almaya hali kalmamış. Kriz anlarının tartışmaz ismi Ziya Doğan'ın da takımdan gönderilmesi için ortamı hazırladıktan sonra ligde tutunabileceklerini zaten düşünmüyordum. Son yaşanan olaylardan sonra da işlem tamam gibi. Bu maçta hücumu düşünmek güzel, kazanmayı istemek güzel ama bunlar için çaba göstermek gerekiyor. Orta sahada Galatasaray'ı fazla ısıramadılar, defansta inanılmaz hatalar yaptılar ve yaptıkları faul sayısına bile baktığımızda maçı kazanma umutlarının ne ölçüde olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz hafta oynanan ve hakları yenen Gençlerbirliği maçından sonra havlu atma evresine giriyor gibiler. Galatasaray açısından galip gelerek, doğru sisteme dönerek nefes almak önemliydi. Sivasspor maçından üç puan gelebilseydi şampiyonluk adına çok farklı şeyler söyleyebilirdim ama şampiyonluk umudum ancak Beşiktaş'ın Fenerbahçe'yi yenmesi durumunda geri gelecek. Taraftar hakkında ise Serap zaten çok güzel konuşmuş. Maçın başında yapılan 5 dakikalık sessizliği falan anlarım ama ısrarla bunu devam ettirme, oynayan takımı yolundan döndürme operasyonunu falan anlamam. Jo'nun yerinde olmak asla istemezdim. Taraftar tepkide haklı ama bu kadar uzun tepkide, takımı 5. veya 6. golden geri düşürme hakkını taraftara kimse vermiyor.
belkide takımı 5. 6. golden ettikleri için şampiyonluktan olacağız.
YanıtlaSilbence bu maca bakılıp yorum yapmamalı sahada olmayan bır dıyarbakır defansı vardı ve kalecı metın sakattı ıgneyle devam ettı zıya dogan takımdan ayrıldı ve arkasından futbolcularda kentı terkettı ılk yarıdakı dıyarla bu dıyar arasında dıyar dıyar fark var anlıycan
YanıtlaSil