31 Ağustos 2010 Salı

Balkan Rüzgarı; Zvjezdan Misimović

Çok ilginç bir transfer öyküsü yaşadık. Wolfsburg & Diego & Schalke üçgeninde gidip gelen bu transfer sonunda mutlu sonla bitmiş oldu. Ama bu üçlemenin arasında savrulan Galatasaray yine de olayın kaybedeni. Çünkü ortaya kaybolan bir Avrupa macerası var ve elde avuçta kalan sadece lig. O da ilk iki maçı kaybederek yani bir bakıma iki hafta geriden yarışa dahil olmaya çalışıyoruz. Gerçekten Galatasaray'ın transferde ne yaptığını anlamak çok güç. Tamam önemli isimlerin peşinde koşuluyor ve bu transferleri gerçekleştirmek zor iş ama bu kadar geç kalmamak gerekiyor. Bu geç kalmasının faturası kulübe en ağır şekilde yansımış oldu ama olmuşla ölmüşe çare yok. Bu yüzden önümüze bakmak zorundayız ve Misimoviç birşeyler yazmak gerekiyor.

Wolfsburg'un parayı bol bulup, çok önemli isimlerin peşinde koşması Misimoviç'in takımdan ayrılmak istemesine sebep oldu. Diego'ların konuşulduğu bir ortamda Misimoviç oldukça fazla geri plana düşüyordu ve o da yeni bir heyecan aramak istedi. Önce eski hocası Magath onu ısrarla Schalke'ye transfer etmek istedi ama Wolfsburg rakibini güçlendirmemek adına bu teklife fazla yanaşmayınca o da ikinci seçenek olan Galatasaray'ı tercih etti. Tabii bu arada Diego, Wolfsburg'a gelmeseydi bu transferinde çok zora gireceğini eklememiz gerekiyor. Misimoviç'in Galatasaray'ı tercih etmesini ise başta maddi imkanlar olmak üzere, balkan coğrafyası ve Rijkaard faktörüne bağlamamız mümkün. Balkanları yetiştirdiği büyük futbolcular ülkemizi tercih ederler ve geneli de başarılı olmuştur. Özellikle Galatasaray için Hagi, Popescu, Prekazi ve Simoviç örneklerini vermek mümkün. Belki Misimoviç, daha çok Alman gibi yani o kültürle büyümüş bir isim olsada bu durum değişmiyor.

Misimoviç aslında Bayern Münih çıkışlı bir futbolcu. 2000 / 2004 yılları arasında Bayern Münih'in çeşitli kategori takımlarında forma giydi ama beklenen düzeye bir türlü ulaşamadığı için 2004 yılında Bochum'a geldi ve burada da üç sezon forma giydi. Sonra ise bir sezon Nürnberg derken 2008 yılında Wolfsburg'a geldi ve kazanılan şampiyonlukta payı büyüktü. Magath ile kendisini buldu diyebileceğim bu futbolcu, Magath'dan sonra bir düşüş içerisinde ama günümüzün yükselen değeri olan Bosna futbolunun da Dzeko ile beraber en iyi futbolcusu. Bu arada Dzeko ile uyumunu da hatırlamak lazım. İkisi birlikte harika işlere imza attılar, gerek Milli Takım gerekse Wolfsburg'da bazı hayelleri gerçeğe dönüştürdüler ama Magath'ın Wolfsburg'dan ayrılması bazı dengeleri bozdu. Misimoviç'te geçtiğimiz sezon bir önceki sezona göre daha iyi durumda olmayınca bazı sorunlar doğdu. Yeniden Magath'la buluşmak istemesini ve Schalke yönetimine Magath giderse serbest kalırım şartını koyması Magath'a olan bağlılığını gösteriyor. Yine de her ihtimale karşı akıllılık etti ve Galatasaray'la da anlaşarak işini garantiye almış oldu.

Galatasaray'ın 10 numara ihtiyacı var mıydı sorunusu sormak lazım. Çünkü o bölgede bir Elano hatta oynatırsan Arda Turan var ama geçtiğimiz sezon Elano'nun da bu ihtiyaca yönelik bir transfer olmuştu. Yani sezona Arda Turan ortada oynayarak başlamasına rağmen, uzun vadede bu işin onunla yürümeyeceğine karar verilmişti. Yalnız eleştiri noktası Elano'nun doğru orta saha oyuncularıyla bir arada oynamamasına yönelikti. Bunun da Elano'nun performansını olumsuz etkilediği konuşuldu. Aslında doğru bir düşünce, çünkü Brezilya Milli Takım'ında bu adam farklı bir pozisyonda çok farklı bir karakter ortaya koyuyor. Galatasaray da ise mücadeleden uzak, parama bakarım modunda. Bu da taraftar arasında pek hoş karşılanan bir durum değil. Bu yüzden de Elano'nun o bölgede birinci tercih olacağını söylemek güç. Zaten asıl planlama da Elano'nun satışından kazanılacak parayla bu transferi gerçekleştirmekti. Biraz da bu orta saha transferleri bu yüzden gecikti. Ama bıçak kemiğe dayandığından artık Elano'yu da kazanma yoluna gidiyorlar ve daha önemlisi Misimoviç transferini gerçekleştiriyorlar.

Rijkaard'ın 4-3-3'den ödün vermeyeceği belli. Aslında 4-2-3-1'in bize en uygun sistem olduğunu söylemek gerekiyor ama 4-3-3 devam edecekse bu orta saha yapısını değiştirmek lazımdı. Bu açıdan Cana orta sahaya agresiflik getirmek açısından iyi bir transfer oldu, aynı şekilde defansif aksiyonu güçlü bir futbolcu daha getirilecek. Bu orta sahanın hücüm yönünü belirleyecek isim ise hareketli, mücadele eden, gerektiğinde savunmasına yardım edecek ama en önemlisi işin hücum tarafında bütün takımı organize edebilecek bir futbolcu lazımdı. Bunu Elano yapamadı çünkü gerekli mücadele gücü kendisinde yok. Ayrıca beklenen sorumluluğu da alamadığını düşünüyorum. Bunun birçok sebebi var ama hepsi farklı bir tartışma konusu. Misimoviç ise sorumluluğu beklemeden, gidip alan bir isim. Yani o ona pas atmıyor, bu bunu tanımıyor gibi mevzuları konuşmayız bile. Herkesin Misimoviç'in liderliğini kabul edeceğini düşünüyorum.

Ayrıca Dzeko ile uyumundan yola çıkarsak Baros ile de doğru bir ikili olabilirler. Lincoln dönemindeki Baros'u hatırlayalım. Her an pozisyonun içerisinde ve golle burun burunaydı. Lincoln ayrıldıktan sonra ise Galatasaray kanatlardan daha iyi gelmeye çalıştı ama arkasında iyi bir organizatörün olmaması Baros'u orta sahaya kadar çekip, pozisyondan uzaklaştırdı. Elbette Baros çok yetenekli ve sabit bir isim değil ama onu en aktif şekilde kullanmak için iyi bir beyin takımı kurulmalıydı. Şimdi ise Kewell, Elano, Pino gibi isimlerle bir arada. Keşke Arda Turan'da özüne dönse ve bu beyin takımına katılsa diyorum. Ama Elano'yu kabul edememiş bir futbolcunun Misimoviç'i nasıl kabulleneceğini merak ediyorum.

Kısacası doğru ama çok geç kalınan bir transfer gerçekleşti. Misimoviç, taraftara heyecan veren ve işin Aslantepe tarafı düşünüldüğünde tribünleri dolduracak bir futbolcu. Kendisinin 10 gol, 10 asist gibi rakamlara da ulaşabileceğini düşünüyorum. Çünkü onun ortamı burada fazlasıyla var, futbol stiline Türkiye çok uygun. Almanya'da yetişmesi ve Bosna'lı olması da uyum sorununu ortadan kaldıracaktır. İnanılmaz şutları ve paslarını da izlemek ayrı bir seyir zevki olacak. Umarım Galatasaray sorunlarını bir an önce çözer ve bizler Misimoviç'i izleme keyfine ulaşırız. Balkan futbolunu yakın takip eden Oğuz Öztürk'de bizleri kırmayarak bizim için Misimovic hakkında birşeyler karaladı..

Münih doğumlu olsa da Bir Balkan Çocuğu, Futbolun sadece futbol olmadığını gösteren en güzel coğrafyadan çıkan Zvejdan nasıl sevilmesin benim bünyem tarafından? Wolfsburg şampiyon olduktan sonra orta alanda stresli bir sezonun acısını puro içerek çıkartan bu adama tıpkı Guti'nin Beşiktaş'a transferi gibi duygusal bakarak söylüyorum; Hoşgelmiş efendim. Ne demişti Bosna Hersek'in teknik adamı

Blazevic? " Takım içinde benden bile daha önemli Misimovic"
Bu bile biraz açıkılyor onu...

Ve unutmadan Buradan hasan salihamizdic'e de selam edelim. Sırbistan Karadağ genç milli takımında oynayan Misimovic'e 'Bosna Hersek adına oynamayı düşünür müsün' diye sorduğu için...

1 yorum:

  1. kewell pino iyileşir arda kendine gelmzse bu misimoviç ve elano uyum sağlarsa arda kesik yer :)

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir