Herkesin saygı duyduğu bir sporcu olmak zordur. Özellikle de üç büyüklerden birisinde efsane olmuşsanız. Mutlaka sizi sevmeyen birileri çıkar ama çok nadiren de olsa bazı isimleri herkes bağrına basar, başarılarını alkışlar. Belki iyi bir örnek olmayacak ama, rakip sahaya çıktığınızda küfürler, kötü sözler havada uçar ama bu sözler asla size gelmez. Mesela Türkiye tarihinin en efendi futbolcusu Ergün Penbe derler. Çünkü son derece profesyoneldir, kötü sözle, antipatik hareketlerle işi olmaz, sahaya çıkar topunu oynar, yaptığı bir tane kötü hareket yoktur. Tabii bu süreci Ergün Penbe'den önce Ertuğrul Sağlam başlattı. Futbol hayatı boyunca sessiz, sakın, sadece işine bakan, gollerini atan ve köşesine çekilen bir yapıyla karşı karşıyayız. O Samsunspor ve Beşiktaş efsanesi {şimdilerde de Bursaspor} ama kendisini sevmeyen yok. Eminim Fenerbahçe'de de oynasaydı, Galatasaray'da da oynasaydı ancak bu kadar sevilirdi. Ayrıca büyük bir profesyonel. Takımı için savaşan, nerede görev verilirse orada oynayan bir adam. Böyle bir gol sanatçısını, Toschak stoper oynatmasına rağmen bir kere isyan etmedi. Günümüzde hücum oyuncusunun yerini soldan sağa alsanız isyan çıkarır. Asıl alkışlanması gereken nokta ise futbol hayatı boyunca agresiflikten uzak, sessiz sakin kalmayı tercih eden bu adamın teknik direktörlük kariyerinde müthiş bir lider olduğunu ortaya çıkarmasıdır.Ertuğrul Sağlam futbol hayatına Ereğli Erdemirspor'da başladı. Burada altyapı kariyerini sürdürürken, 1985 yılında Fenerbahçe altyapısına geldi ve bir yandan üniversite kariyerini bitirip üstüne mastır yaptı. Eskiden futbolcu olanın okumakla falan pek işi olmazdı, örnekleri gerçekten çok azdır. Günümüzde ise çoğu futbolcunun bir yandan spor akademilerini bitirdiğini görüyoruz. Ertuğrul Sağlam işte o yıllarda günümüzün temellerini atmaya başlamış, hem de henüz 16 yaşında. Fenerbahçe'nin altyapısında boy gösterip, Genç Milli Takım'da da oynadıktan sonra ilk profesyonel kariyeri olacak olan Gaziantepspor macerasını başlattı ama burada istediği süreyi aldığını söyleyemem. O yüzden de 1988 yılında Samsunspor'a transfer oldu ve kendi adına ilk devrimini burada gerçekleştirecekti.
Altı sezonda çıkılan 167 maç ve atılan 103 gol. Gerçekten inanılmaz bir istatistik. Dediğim gibi Ertuğrul Sağlam müthiş bir gol sanatçısıydı ve onu durdurmak gerçekten çok güçtü. Tabii bu süre zarfında da Ertuğrul Sağlam gerçek bir Beşiktaş efsanesi olacaktı ve taraftarların gönlünde de taht kurdu. Bu kulüpte bir lig şampiyonluğu, bir Türkiye Kupası, iki Cumhurbaşkanlığı Kupası, bir Başbakanlık kupası, bir TSYD Kupası ve bir de Atatürk Kupası var. Belki onun Beşiktaş'ta oynadığı dönemde esen bir Galatasaray fırtınası vardı hatta o dönemde de Galatasaray'dan cazip bir teklif almıştı ama o takımında kalmayı tercih etti. Beşiktaş'ta oynadığı altı sezona baktığımızda sadece bir sezonda 10 golün altında kaldığını görüyorum. O da Toschak'ın Ertuğrul Sağlam'ı stoper oynattığı dönem. Kariyeri boyunca forvetten başka bir bölgede oynamamış bir futbolcunun stoper oynaması çok zordur. Günümüzde de Kewell'ın böyle bir deneyimi oldu ama onun altyapı kariyerinde stoper oynamışlığı var, ayrıca sadece iki maçlık bir olaydı. Ertuğrul Sağlam ise isyan etmeden bir sezon boyunca stoper oynadı, üstelik iyi bir performansı da vardı. Bunu profesyonellikle de, Beşiktaş aşkıyla da bağlamak mümkün. Belki de stoper oynadığı o günlerle bugün teknik direktörlük kariyerini bağlamak gerekir. Bir forvetin defans oyuncularını anlaması, organize etmesi zordur derler ama o yıllar Ertuğrul Sağlam bunu da anlamış oldu.
2000 yılına geldiğimizde ise Ertuğrul Sağlam 31 yaşına gelmişti ve futbolunun en tecrübeli dönemini yaşıyordu. Ama nedense bir anda gözden düştü ve o dönemin gözde futbolcularından Erman Güraçar karşılığında Samsunspor'a takas olarak gönderildi. Eğer bu teklifin Samsunspor dışında başka bir takımdan gelmesi durumunda Ertuğrul Sağlam'ın böyle bir transfere onay vereceğini sanmıyorum ama kendisi üzerinde büyük emekleri bulunan kulübe de hayır diyemezdi. Beni üzen konu Erman Güraçar'ın Beşiktaş'a ne veremediği değil {gerçekten de kayıp bir futbolcu oldu}, Ertuğrul Sağlam'ın bu futbolcu için gözden çıkarılmasıdır. Gerçi bu gidiş yeni bir devrimin sinyali olacaktı ve Beşiktaş bunu ilerleyen yıllarda bir kere daha tekrarlayacaktı.Ertuğrul Sağlam üç sezon daha Samsunspor forması giydikten sonra, 34 yaşında futbolu bıraktı ve önce Multescu'nun sonra ise Erdoğan Arıca'nın yanında yardımcı antrenörlük yaptı. Teknik adamlığının da ilk staj yıllarının yine Samsunspor'da olması tesadüf olmasa gerek. Bu arada biraz Multescu'ya değinmek gerek, çünkü çok farklı bir teknik adamdı. Samsunspor'a büyük katkıları olduğu bir gerçek ama Hyypia, Hasselbaink gibi futbolcuları Samsun'a getirip, beğenmemesi de hala akıllarda. Ama o Multescu'nun başta Timofte olmak üzere yattığı birçok efsane de var. Sanırım Ertuğrul Sağlam'ı da bunların arasına eklemek gerekiyor. Gerek futbolculuk döneminde gerekse teknik adamlık döneminde katkısı büyük oldu. Ertuğrul Sağlam'ın futbolu bırakmasının ardından onu hemen yanına yardımcı antrenör olarak koydu ve o hamle çok büyük bir teknik adamı bugün bizlere kazandırdı. Multescu'nun ardından ise kısa bir süre takımın başında yer aldı, sonra Erdoğan Arıca'nın yardımcısıydı ve 2004/2005 sezonunda ise takımın birinci adamı oldu. Samsunspor ise o sezonu 12. olarak tamamladı ama o imkanlarla gelen bu durum gayet iyi bir neticeydi. Ama yönetimle çıkan anlaşmazlıklar sonucunda istifa etti ve bir sezon önce düşmekten son anda kurtulan Kayserispor'un başına geçti.
Mutlu Topçu'da aslında Ertuğrul Sağlam'ın antrenörlük döneminin olmazsa olmazlarından. Beşiktaş'tan eski arkadaşı olan Mutlu Topçu ile Samsunspor'da antrenörlük dönemi başladı ve hala bugün Bursaspor'da Mutlu Topçu, Ertuğrul Sağlam'ın yanında yer alıyor. Bu Kayserispor'da da, Beşiktaş'ta da böyle oldu. Kayserispor'a dönersek, Ertuğrul Sağlam'la yeniden yapılanmaya gittiler. Teknik direktörlük deneyimi fazla olmayan ama geleceği parlak isimleri günümüzde hala takımın başına getiriyorlar ve daha önemlisi istikrarın yanındalar. Ertuğrul Sağlam'da onları 2005/2006 sezonunda lig üçüncüsü yapınca bir anda dikkatler üzerine çekildi. İki sezonda Kayserispor'un başında kalan Ertuğrul Sağlam, Tigana'nın ardından teknik direktör arayan eski yuvasının çağrısına kulak astı ve belki de en büyük hayalini gerçekleştirmek adına Beşiktaş yolunu tuttu.
Bursaspor'da ise işler iyi gitmiyordu. Sezona Samet Aybaba ile başladılar, sonra Güvenç Kurtar geldi derken 2008/2009 sezonunun devre arasında Ertuğrul Sağlam göreve geldi ve lig 6. olarak bitirildi. Ama ligin ikinci yarısında gösterilen performans ve ortaya konulan güzel futbol sanki bir sonraki sezona işaret gibiydi ve 2009/2010 sezonunda da lig şampiyonluğu gelerek, Trabzonspor'un ardından ikinci Anadolu devrimi de gerçekleşmiş oluyordu. Ayrıca Bursaspor'un büyüyen marka değerinden, Şampiyonlar Ligi arenasında boy gösterecek olmalarından falan hiç bahsetmemek gerekiyor. Büyük zorluklarla şampiyonluğu kazandılar ve bunu sonuna kadar hakettiler. Şimdi ise isteleti koruyup, bunun üzerine güçlendirme yapmak amacıyla iyi transferler geldi ve büyük bir heyecanla yeni sezon bekleniyor. Süper Kupa finalinde 3-0'lık mağlubiyet gelmesine rağmen, gerçek Bursaspor'un mutlaka yeniden ortaya çıkacağını ve bu vizyonu korumaları halinde istikar sağlayacaklarını düşünüyorum.
Burak ilk olarak böyle bir yazının yazılması gerektiğini düşünüyordum, bir Galatasaraylı olarak senin yazmana sevindim.
YanıtlaSilİlk olarak nedense Ertuğrul'un futbolcu-antrenorlük yaptığını hatırlıyorum, yanılıyor muyum.
Öteki yandan Kayseri'de yaptıkları ilk adımdı. İstikrarla takımı ilk 5 te tutmak her antrenörün harcı değil. Burada bir basamak atladı. Beşiktaş macerası ise bence biraz erkendi. Ertuğrul'un Beşiktaş sevgisi, büyük takım yönetme tecrübesizliği ve şanssızlığından dolayı başarılı olamadı. Bursaspor'da ise bir başka basamak atladı ve gerçekleştirilmesi güç bir başarıya imza attı.
Şimdi gerçekleştirilmesi en zor aşamaya geldi. Çok çok çok yaşlı Bursaspor kadrosunu (Ivankov - Ömer Erdoğan - Ali Tandoğan - Krita-Hüseyin Cimşir) yeniden yapılandırabilecek mi ?
Bunu da başardığı an, Türk Guardiola'mız olabilir. Ancak ; Ertuğrul Hoca'nın eleştirebileceğim bir kaç özelliği var. İlk olarak genç oyunculara yeteri önemi vermiyor. İkinci olarak transferlerde malesef çoğu zaman başarısız kalıyor. (Insua-Wederson amenna) Bursaspor'un sol açığa transfer yapmaması kafamda soru işaretlerine yol açıyor. Ozan İpek cahilini o kadar saçma açıklamalarına rağmen takımdan göndermemesi ilginç. Ayrıca orta sahanın ortasında oynatacağı bir adam yok. Ergic'ten ve Batalla'dan bunu yapmasını beklemek yanlış. Trabzon spor maçında gördük.
Tüm bunlara rağmen bu adam daha 40 yaşında (: Çok başarılı olmasını istediğim bir adam Ertuğrul
oskur