Aklıma Türkiye'nin Euro 2000 yılında İrlanda ile oynadığı baraj maçları geldi. İlk maçta deplasmanda alınan 1-1'lik skor ile büyük avantaj yakalamıştık ama Rüştü Reçber'in oynamayacak olması da büyük bir handikaptı. Çünkü Rüştü Reçber'in yedeği olarak kadroda 38 yaşındaki Engin İpekoğlu bulunuyordu. O Engin İpekoğlu, geçmişte müthiş kaleciydi falan ama artık futbolunun son demini yaşayan bir isim olmuştu. Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra Çanakkale Dardanelspor'da da üç sezon forma giymişti ve 1999/2000 sezonunda Fenerbahçe'ye geri döndü. Dönüşünün sebebi ise bir sezon Rüştü'nün yedeği olarak takımda kalacaktı ve sezon sonunda da antrenör olarak göreve başlayacaktı. İşte o Engin İpekoğlu'na İrlanda maçında büyük iş düştü ve 0-0 biten maçta iyi bir performans göstermişti. Ama o görüntü zamanında yaşadığımız kaleci sorununun en büyük göstergesiydi. Yıllar boyunca Rüştü Reçber'e alternatif yaratamadık derken günümüze geldiğimizde kafadan sayabileceğimiz 4-5 tane müthiş yetenekte kalecimiz bulunuyor. Düşünün Standart Liege'de harikalar yaratan Sinan Bolat, kendisine kadroda yer bulamıyor, hatta çoğu zamanda aday kadroya bile çağrılamıyor. İşte bugünlerde böyle bir kaleci bolluğumuz var.
Ama o bolluktan Beşiktaş, üç kaleciyle birden yararlanırken Galatasaray büyük sıkıntı çekebiliyor. Zamanında Türk kalecilere güvenmeme sorunu yüzünden, bugünlerde Türk kaleciye bel bağladığında da sıkıntıların yaşanması çok doğal. Galatasaray'ın geçmişine baktığımızda en büyük başarıların arkasında hep yabancı kaleciler vardı, bu doğru ama yabancı kalecinin açığını yeniden yabancı kaleciyle kapatmaktan iyi kaleciler bulamaz olduk. Şimdilerde ise Aykut Erçetin birinci kaleci durumunda ama durumu malum. Güvenilmeyen bir kaleci ve bu saatten sonra da pek fazla güveneceğimizi sanmıyorum. Onun yedeği Ufuk Ceylan ise müthiş yetenekte dediğimiz bir isim ama ona da bir türlü şans gelmiyor, kendisine kaleyi teslim edemiyoruz. Gözü kapalı Rüştü'yü kesen ve kaleyi Valdes'e veren Rijkaard'ın neden Ufuk'a gerekli şansı vermediğini hala anlamış değilim. Ama gidişat öyle bir hal alacakki, Ufuk Ceylan mutlaka bu kaleyi devralacak, buna eminim.
Benim bahsetmek istediğim isim ise Emirhan Ergün olacak. Kendisi şu sıralar Galatasaray'ın 3. kalecisi durumunda ve 20 yaşındaki bir kaleci. Ayrıca U-18, U-19 gibi genç Milli takımlarda da forma giymiş bir isim. Kendisini geçtiğimiz sezon A2 maçlarında sıklıkla izledik ve bu sezonda da A2 maçlarında izlemeye devam edeceğiz. Yeni kurulan A2 sisteminde artık daha tecrübeli futbolcularla, daha sert bir ligde futbolcuların daha iyi gelişeceğini söylememiz mümkün. Bu yüzden o maçlar Emirhan ya da diğer genç futbolcular açısından ölçü tutulabilir. Emirhan'a dönersek gerçekleştirdiğimiz hazırlık kampının gözde isimlerinden birisi olmuştu. İlk hazırlık maçında 90 dakika sahada kalmıştı ve kurtardığı 2-3 pozisyonda sanki Julio Cesar vari hareketleri vardı. Bir maçta kaleci için yorum yapmak yanlış ama bazı hareketlerde elbette akıllarda izlenim yaratıyor. Eğer bu kalecinin üzerinde durulursa, zamanında 3. kaleci yapılan diğer genç kaleciler gibi hemen gözden çıkarılmazsa önü açık. Galatasaray'ın Aykut Erçetin'le mutlaka yolları ayrılacak ve bu iş Ufuk Ceylan & Emirhan Ergün ikilisine kalacak. İşte o zamandan sonra da Galatasaray'ı uzun yıllar sürecek Türk kaleci furyasında izleyebiliriz. İnanın aslında çok iyi kaleciler yetiştiriyoruz ya da müthş potansiyelli kalecileri getirebiliyoruz. Ama bu isimlere şans vermemekten, yanlış politikalardan ötürü Mondragon'dan bu yana iyi bir kalecimiz oldu diyemiyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder