

Gerçekten çok güzel bir duygu, böylesine bir futbolcuya sahip olupta onu kullanmamak çok büyük bir lüks olmalı. Barcelona, Real Madrid falan olupta Cana'yı oynatmazsın bunu anlarım ama orta saha hattı yüzünden aylardır kıvranıyorken, Cana'yı yabancı kontenjanını bahane edip kullanmamak çok büyük bir yanlıştır. Benim haftalardır temel felsefem belliydi, gerekiyorsa Kewell yedek otursun ve Aydın Yılmaz oynasın ama Cana'ya yer açılsın. Nitekim Rijkaard bunu uyguladı ve Cana'lı Galatasaray'ın farkını görmüş olduk. Cana, agresif, lider ve tam bir takım oyuncusu. Ayrıca pas kabiliyeti ve saha görüşü de mevcut orta saha rotasyonumuza oranla oldukça iyi durumda. Bucaspor maçının son 10 dakikasında oyuna girdiğinde farkını ortaya koymuştu, takım bir anda sertleşmiş ve aradığı kontralara çıkmaya başlamıştı. Oysa maç boyunca bitse de gitsek dediğimizi biliyorum. İstanbul BŞB karşısında ise maçın başından, sonuna kadar agresiflik düzeyimiz, mücadele gücümüz oldukça yüksekti ve daha önemlisi Ayhan Akman'ın da futbolundaki yukarıya çıkışı gördük. Daha haddini bilen, sadece işini yapan bir Ayhan Akman izlediysek bu da biraz Cana'nın sayesinde. Ama Cana'nın bu agresif futbolu her maç sarı kart yeme potansiyelini de beraberinde getiriyor ve ülkemizde böyle futbolcuları pek sevmezler, Lugano'dan biliyoruz. Bu durumda da Cana'yı 90 dakika kaç maç kullanabiliriz merak ediyorum, nitekim yerine Mustafa Sarp girdiğinde takımın bozulan dengesi ortada.
Serkan Kurtuluş ve Insua {Beklerin Hücuma Çıktığını Görmek}
Önce Serkan Kurtuluş'la başlamak lazım. 3 yıldır bu anı bekliyoruz, Serkan Kurtuluş'un patlama yapacağı günü. Sanırım o patlama bu sezon gerçekleşmeye başladı. Sabri Sarıoğlu'nun yokluğunda sağ bek kim oynayacak diye ölüp bitiyorduk, bu yüzden güzel bir cevap almamız çok olumlu oldu. Maçta gerçekleşen penaltıyı da hesaba katarsak, iki tane asisti var, son derece kontrollü hücuma çıkıyor ve savunmada asla açık vermiyor. Ayrıca gençliğinin de kattığı büyük bir enerjisi var. En kritik bölgelerden birinde iyi bir alternatif yaratmak önümüzdeki haftalar açısından olumlu bir gelişme. Aynı şekilde Insua, son üç haftadır bizlere mükemmel bir resital sunuyor. Şunu söyleyeyim, Hakan Balta'nın sol bek olarak 3 yılına bedeldir bu 3 haftalık performans. Hakan Balta'da belki iyi bir stoper yaratılacak {Servet'in bu formundan sonra onu da kesmesi artık zor} ama bek anlamında bu sistemde yetersiz. Çünkü hücuma çıkışları çok büyük bir sorun. Insua da çok hücumcu bir bek izlenimi vermesede, tekniği yüksek ve ileri çıktığında tehlike yaratıyor. Durum böyle olunca da bekleri iyi çalışan Galatasaray, kanatları oldukça iyi kullanmaya başladı. Üstelik Pino ve Aydın Yılmaz'ın maç boyunca çok iyi durumda olmamasına rağmen. Arda döndüğünde Insua'nın onunla uyumunu tekrar izlemek lazım.

Misimovic henüz ısınma turlarını atıyor, Insua'nın aksine o hala kendi potansiyelini gösterebilmiş değil ama maçın son 20 dakikasında iyi sinyaller verdi. Baros'un da oyundan çıkıp yerine Barış Özbek'in girmesiyle beraber takımın hücumda neler yapacağı, rakip sahada nasıl kalacağı önemli bir soruydu ama Misimovic'in basit futbolu bizi hücumda tuttu ve pozisyonlara soktu. Misimovic biraz daha rakip sahaya yaklaştığında daha verimli oluyor, bu yüzden kendisine sorumluluk vermek lazım. Son 20 dakikada yarattığı pas organizasyonları, kendini pozisyonun içerisine sokması ve en önemlisi takımda hücumda tutup, rahatlatması çok önemliydi. Durum böyle olunca da İstanbul BŞB fazla risk alamadı, takım halinde hücumu düşünemedi. Çünkü biraz risk aldıklarında Galatasaray fazlasıyla açık alan bulmaya başladı ve Pino & Kewell'ın futbollarıda bir üst seviyeye ulaştı.

GALATASARAY: 3 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR: 1
Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Bülent Yıldırım, Serkan Ok, İsmail Şencan
Galatasaray: Ufuk, Serkan, Neill, Servet, Insua, Ayhan, Cana (Dk. 60 Kewell), Pino, Misimovic, Aydın (Dk. 60 Mustafa), Baros (Dk. 73 Barış)
İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Hasagic, Rızvan (Dk. 61 Kus), Can, Metin, Ekrem, Holmen (Dk. 61 Tevfik), Mahmut, Gökhan Süzen, İbrahim Akın, İskender (Dk. 74 Efe), Tum
Goller: Dk. 5, 13 (Penaltıdan) ve 41 Baros (Galatasaray), Dk. 66 Tum (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)
Sarı kartlar: Dk. 12 Rızvan, Dk. 58 Ekrem, Dk. 58 Metin, Dk. 82 İbrahim Akın (İstanbul Büyükşehir Belediyespor), Dk. 19 Cana, Dk. 58 Pino, Dk. 65 Ayhan, Dk. 81 Barış, Dk. 90 Serkan (Galatasaray)
gecen seferde yorumumda yazmistim kimse katilmamisti bana, yine yaziyorum, bu pino denenden bize yarar gelmez, anca zarar gelir, en kritik anlarda berbat secimler yapiyo, gecen mactaki sarp pozisyonunun cok benzerini bu sefer misimovic e vermeyerek tekrarladi, cok bencil bi adam, pas vermesi gereken yerlerde 3 kisi arasina calima girip kaybediyo topu, calim desen yok zaten, acik alan buldum mu ben de hizli kosuyorum, onun kadar ben de calim atarim valla, bana dar alanda calim atcak adam lazim sag kanatta, yoksa ohooo alalim usain bolt u kossun orda! kisacasi aydindan tek farki kolombiyali olmasi ve suratindaki itici ifade, onun disinda bi artisi yok
YanıtlaSilonun disinda cana ne kadar gerekli bi adam oldugunu kanitladi, tamam hatasi oldu ama onun ciktigi 60. dakikadan sonra, sarp girince orta sahamiz yine yol gecen hanina dondu, golu de yedik, pino cikmali cana kalmaliydi, ah 6+2 kurali be!
BAROS MUKEMMEL! ONA LAF YOK!!
pino bambaşka bir kıtada dünyaya gelmiş daha sonra kültürü bizden çok farklı olan fransada top oynamış daha 3. ilk 11 maçına çıkıyor yanılmıyorsam ama kesin ifadeler belli herkesin kafasında.Unutmayalım ki şuanda pinonun teknik direktörü rijkaard ve nasıl adam edileceğini bilir sadece taraftara kendini göstermek istiyor.Keita ile karşılaştırırken 7 yaş farkınıda hesaba katarsanız sevinirim
YanıtlaSiladsız çok güzel yazmışsın yorumuna katılıyorum ve referans olarak serkan ve sabri ardanın geçen sezon 10 numaralığı 6 hafta olsada çok iyi kaldırması bunların arkasında rijkaard var rijkaard futbolcularına çok şey katıyor
YanıtlaSil