İstatistiğin etek gibi olmaktan çıkıp inanılmaz boyutlar aldığı adamların başında gelir Alex De Souza. Fenerbahçe'de oynadığı 279 resmi maçta 129 gol atıp, 116 asist yapan biri için ekstra yorumlar, süslü cümleler kurmanın bir anlamı da yok aslında, Alex'in yaptığı işler açık şekilde ortada ve baktıkça insanı şaşırtıyor.
Geldiği günden beri koşmaması, bazı maçlarda kabuğuna çekilmesi, sorumluluk almaması gibi şeylerle suçlandı Alex. Bizzat Fenerbahçe taraftarı tarafından ıslıklarla, yuhalamalarla kenara gittiği bile oldu. Fenerbahçe taraftarı ''medyanın gazına gelme'' konusunda en üst sıralarda yer alıyor zaten, bu başka bir yazı konusu ama burada da değinmeden geçmeyelim. O dönemlerde Alex'in ne kadar sıkıntılı, çalkantılı günler geçirdiğini az çok hatırlarsınız. Alex'in o günlerde Fenerbahçe'den gitmeyip, burada savaşmaya devam etmesi çok büyük bir onur ve bizler için de çok büyük bir şans oldu aslında. Özellikle efsane Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi macerasında en iyi on bire seçilmesi, asist kralı olması O'nun için eleştrilere verilebilecek en iyi cevaptı belki de. Alex o sene de dahil takımını hep sırtında taşıdı, hep elinden gelenin en iyisi verdi, buna itirazı olan insanları anlamıyorum, anlamamaya da devam edeceğim.
''Alex takımını sırtında taşıdı'' cümlesinin üzerinde biraz daha durmak gerekiyor. Alex'in bu denli önemli ve mühim olmasında Fenerbahçe'ye bu taktiksel sistemi oturtan ve oynatan, başta Daum olmak üzere, herkesin katkısı vardır. Fenerbahçe Alex önü tek forvet sistemine döndüğünden beri Alex iyi oynadığında Fenerbahçe iyi, Alex kötü oynadığında Fenerbahçe kötü oynamaya başladı ki başka bir olasılık düşünmek imkansızdı. Özellikle önünde ve kanatlarda oynayan futbolculardaki yanlış seçimler sonucunda; topu dağıtma, takımı önde tutma gibi tüm işler Alex'in üstüne bindi ve sonuçta Alex Fenerbahçe'nin her şeyi oluverdi. Bu Alex'e uygun bir sistem gibi gözükse de ''bence'' Alex'ten yeteri kadar yararlanamamamıza da yataklık etti.
Bu düşüncemin temeli de, Stoch, Dia ve Niang alındığı günden beri kafamda dönen soruyla alakalı : ''Acaba Alex vücut ve kondisyon olarak zirvedeyken ve daha gençken bu tip bi yapılanma olsaydı neler olurdu?''. Evet Alex her zaman için 4-4-2, 4-3-3'ü bozan adam olmuştur. Evet Alex oynuyorsa eğer arka tarafı kalabalık tutmak zorundasınıdır vs vs.. Ben başka yönden bakmak istiyorum : Fenerbahçe'nin kaçan şampiyonluklarını hatırlayın. Doğruluğuna net olarak bakmadım ama diğer liglerde bu derece derbi başarısı olup, bu kadar şampiyonluk kaptıran başka bir takım olduğunu sanmıyorum. Fenerbahçe bu dönem içerisinde hep küçük maçlarda gereksiz puanlar kaybeden, oyuna hükmedemeyen bir takım görüntüsü içerisindeydi. Bunun yegane sebebi rakibe göre taktkiğin düzenlenememesi ve her maça aynı yapıda çıkılmasıdır. Elinizde doğru düzgün bindirme yapabilecek, adam eksiltebilecek kanat adamları yok, elinizde ileride top tutabilecek, güçlü forvetler yok. Ne yapabilirsiniz? Alex'i oraya koyup oyunu sıkıştırarak bir şeyler yaratbilirsiniz. Fenerbahçe'de bu seneye kadar hep bunu yaptı.
Değişen ve çağdaşlaşan futbol artık buna müsade etmez, edemez. Fenerbahçe 4-3-3 takımı olma yolunda emin adımlara gidiyor ve gidecektir. Sayılara fazla takılmamak lazım. Eğer Fenerbahçe bu adımları bir kaç sene önce yapmış olsaydı, Alex'li bir sistem ve iki orta saha ile bu takım gerekli maçlarda, gerekli puanları toplamayı bilirdi. Daha rahat çoğalır, daha rahat sonuca giderdi. Alex'in koşturduğu iki kanat, anlaşabildiği bir forvet varken neler yapabildiğini bu sene az çok görüyoruz. Bunu 32 yaşındaki Alex yapıyor, gerisini siz düşünün..
Ne kadar üzücü olsa da Alex artık son demlerini yaşamakta ve Aykut Kocaman'ı az çok tanıdıysam seneye Fenerbahçe 4-3-3 sistemini kullanacak. Bu geçiş sırasında Alex'in gidişi Fenerbahçeliler için ne kadar üzüntü verici olsa da sonunda ortaya çıkacak olan yapı eminim ki çok mutlu edici olacaktır. Stoch, Dia ve Niang'ın oluşturduğu hücum hattını Mehmet, Emre ve yapılacak bir transfer ile desteklemek Fenerbahçe için inanılmaz bir hamle olacaktır. Aslında sezon başında konuşurken oraya hep Özer'i yazıyorduk ama Özer artık çok sıkıntılı bir döneme girdi ve yaşı da 24'ü buldu. ''Genç, gelecek vaad eden, patlama yapacak'' gibi sıfatları kaybedeceği dönemleri geçmek üzere, belki de geçti. Böyle bir yeteneğin bir şeyler yapamadığını görmek üzüntü verici ama ilk kez görülmüş bir durum da değil. Umarım Özer beni yanıltır ve gereken performansı bu seferki dönüşünde yapar. Hem Fenerbahçe sağlam bir 4-3-3 alternatifi kazanır, hem Türkiye futbolu kazanır.
Sonuç olarak, Fenerbahçe sancılı ama umut dolu bir dönemden geçiyor. Bu dönemin sonunda eğer Fenerbahçe taraftarı kendi içinden çıkan Aykut Kocaman'a gereken desteği verirse, Fenerbahçe yönetimi önümüzdeki sene için Aykut Kocaman'ın istediği hamleleri zamanında yaparsa ve futbolun şu meşhur şansı Aykut ve Fenerbahçe'nin yanında olursa, çok zevkli bir futbol takımı izleyeceğimize eminim..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder