
Öncelikle nazar değmesin diyelim, çünkü sakatlıklarıyla ün yapmaya başlayan bir takımda bu kelime hergün kullanılmalı. Sık sakatlanan futbolcularımızın başında da Kewell geliyordu. Geçmişten de gelen kronik bazı durumlar yüzünden Kewell'ın Galatasaray kariyerinin neredeyse yarısı sakatlıklarla geçti ama oynadığı dönemde de en büyük katkıyı yine o verdi. Ayrıca çok sevilmesi, taraftarın her zaman Kewell'ı istemesi onu takımda tutan unsur yaptı. Kewell'ın da Galatasaray'ı çok sevdiğinin, minnet duyduğunun altını çizelim. Yıllık ücretinde inanılmaz bir fedakarlık yaparak takımda kalmayı istedi, bunun da sebebi taraftarın kendisini çok sevmesi ama daha çok Galatasaray'ın Kewell'a en zor zamanında sahip çıkması, şans vermesi ve onu tekrar Dünya futbol vitrinine çıkarmasıdır.
Kewell ise bu sezon gayet iyi gidiyor. Dünya Kupası'ndan hazır gelip, takımın sezon başı hazırlık kampında da yer alması onu sezona hazır soktu ve ilginç sakatlıkları da uzaklaştırdı. Kewell, 32 yaşına gelmesine rağmen 28-29'lu yaşlarından daha sağlıklı, daha dinç ve daha güçlü görünüyor. Belki Avrupa kupalarında yokuz ama Milli Takım'a da katıldığı için yüksek maç temposunun içerisine girmiş durumda. Oysa Kewell'ın rotasyonun içerisinde yer almasını bekliyordum ama bu temposu sayesinde de {Arda'nın da yokluğunu ekleyerek} her maç ilk 11 çıkacak, takımı taşıyacak düzeye gelmiştir. Eski gücünden daha iyi durumda olmasını da, santrafor oynayıp rakip savunmanın tam ortasında mücadele gücünü daha da arttırmasından görebiliyoruz. Kewell bu takım için çok önemli bir isim, hatta kilit noktayı oluşturuyor demek lazım. Özellikle de lider eksikliği duyduğumuz şu zamanlarda.

Arda Turan'ın yokluğu gerek bizim, gerekse Milli Takım için büyük handikap oldu. Özellikle Milli Takım'ın rakip ceza sahasında top bile tutmakta zorlandığını gördük. Ben Arda'ya bu kadar da fazla bağımlı olunduğunu düşünmüyordum ama Arda'nın önemi İspanya'nın Xavi'si, Arjantin'in Messi'si misali büyükmüş, bunu iyi anladım. Galatasaray cephesinde ise kanat alternatifleri daha fazla ama Arda'nın yokluğu büyük ihtimalle Pino'nun ilk 11 oynamasını, dolayısıyla kadroda mutlak yer alması gereken bir yabancının kontenjana kurban gitmesini sağlıyor, mesela Cana gibi. İkinci olarak ise Arda bu takımın kaptanı ve önümüzde de Fenerbahçe derbisi olduğunu düşünürsek gerek performans, gerekse ruh anlamında Arda'yı arayacağız. Onun yokluğunda ise bu işi üstlenmesi, sorumluluk almasını beklediğim isim Kewell olacak. Kewell'ın maceraları diye bir belgesel hazırlasak onun stoper oynamasından, santrafor oynamasına kadar birçok bölüm yayınlamak mümkün. Şimdi ise daha fazla sorumluluk alan, lider vasfını biraz daha yukarıya çekmiş Kewell'ı izleyeceğimizi ve dolayısıyla Arda'nın yokluğunu en azından Milli Takım'ın duyduğu kadar hissetmeyeceğimizi düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder