O da Geldi Geçti / Frank Rijkaard, Johan Neeskens

Bir devrin sonu, belki de yeni bir devrin başlangıcı. Atılan büyük bir vizyon adımı ama bir büyük vizyonun böylesine kötü kullanılması. Rijkaard'ı getiriyorsan zaten belli başlı durumları kabul etmiş olman gerekiyor. Bu adam gittiği her yerde 4-3-3 oynatan, sisteminden ödün vermeyen, istediği futbolcu tarzları belli olan bir isim. Şu da var aslında, Rijkaard Galatasaray'ın teklifini kabul ederek büyük bir kumar oynadı. Barcelona'dan Galatasaray'a geçiş kolay değildir, orada istediğin imkanlar var. Yani şu adamı istiyorum dersin sana ondan iki tane alırlar ama Türkiye'de böyle olmaz. Ayrıca buranın futbolunu da hiç tanımıyor olman, önünde yabancı kontenjanı gibi bir sorun olması ve bu durumda da yerli futbolculara ihtiyaç duyman önemli sorunlardı. Bu yüzden Rijkaard büyük bir kumar oynadı, şansını denedi ama başarılı olamadı. Bu başarısızlıkta futbolcuların sabotelerinden, yönetimin önce vizyonu ortaya koyup sonrasında devamını getirmemesine kadar birçok faktör de var ama Gerets'e verilen imkanlarla, Hagi'ye verilen imkanlarla, Rijkaard'a verilen imkanları da karşılaştırdığımızda Rijkaard'ın başarısız olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor.

Bizler Rijkaard'ın Galatasaray'a hatta Türkiye'ye yeni bir çehre getirmesini bekledik. Yani devrim denilen o vurgunun olacağını düşünüyorduk ama olmadı. En basitinden Rijkaard ilk göreve geldiği zamanlarda kamp olayını kaldırdı, kulübeye baktığımızda Neeskens ile birlikte takımı yönetiyorlardı, bazen Neeskens basın toplantılarına katıldı ve bunun gibi birçok değişim örneğini yaşıyorduk. Konuşmamız gereken esas nokta ise Rijkaard bizi değil, biz Rijkaard'ı değiştirdik. Kamp olayı geri döndü, son maçlara baktığımızda Neeskens'in Nezih Ali Baloğlu'ndan bile farkı yokmuş gibi göründü. En önemlisi ise Rijkaard'ın yüzü gülmüyordu, Adnan Polat'ın kendisine geçtiğimiz sezon sözleşme uzatma teklifi yaptığında da bunu kabul etmemesi zaten bu sezonu tamamladıktan sonra buralarda pek kalmak istemediğinin işaretiydi ama o hep arkasında olan taraftar desteğini belli orantıda kaybedince de böyle bir operasyon yaşandı.

Şunu da atlamayalım, Rijkaard'ın ben futbolcular tarafından ciddi ciddi sabote ettiğini düşünüyorum. Zamanında Skibbe döneminde olduğu gibi. Malesef futbolcularımız yeterince profesyonel hareket edemiyorlar ve böylesine ilginç bir yeniçeri düzenimiz var. Rijkaard'ın bu konuda tek yanlışı, mağlubiyet geldiğinde suçu sürekli futbolcularda aramasıydı. Fatih Terim, yaşanan kötü durumlarda sorumluluğu üstlenmesiyle ünlüdür, Rijkaard da bunu yapsaydı eğer futbolcular içerisinde daha çok sahip çıkılan bir isim olabilirdi. Kadro kalitesiz, geçen sezon 5. oldu bu takım şimdi ise 3. oldu sözleri de oldukça yanlıştı ama hepsinden öte Rijkaard'ı yaşamak güzel oldu. Bizim için harika bir rüyaydı, çok iyi bir vizyon adamıydı ama başarısız geçen bir süreç. Şimdi ise enkaza yakın bir durum var ve bu durumu kaldırabilecek tek aday Fatih Terim'dir. Son olarak Rijkaard, Galatasaray'da yaşadığı süreci detaylı bir şekilde anlatması gerekiyor.

Neeskens'i de es geçmeyelim. Rijkaard'ın yanında onu da görmek harika bir durumdu. Şöyle düşünmek lazım, eğer Rijkaard göreve değil de Neeskens gelmiş olsaydı yine de bizler bu duruma ses çıkarmaz aksine çok sevinirdik. Çünkü gerek futbolculuk, gerekse teknik direktörlük yıllarında önemli işler yaptı, çok iyi teknik adamlarla çalıştı. Bu açıdan baktığımda da yönetimin futbolu çok iyi bildiğini düşünüyorum ama futbol yönetiminde malesef iyi değiliz. Şunu da söylemek lazım, eğer Rijkaard değil de Neeskens göreve gelseydi takım şu halinden daha mı kötü olabilirdi? Bu tip beyin fırtınaları artık sık sık aklımıza gelir.