Bursaspor Aslında Türk Futbolunun Bugününün Aynası

Tecrübe nedir? Önce bunu irdelemek lazım. Çünkü Bursaspor adına konuşulması gereken temel mesele bu.

90'ların başına inmek lazım, Şampiyonlar Ligi'nin ilk kurulduğu zamanlara. O devirler Galatasaray bir gelenekti, Türkiye'yi Avrupa'yla bir nevi tanıştıran, uzun yıllar boyunca da lokomotifliğini üstlenen bir kültür halini almıştı. Öyle ki, Avrupa artık Galatasaray için bir gelenek olmuştu ve altyapıdan da futbolcu çıksa ya da Avrupa deneyimini hiç yaşamamış bir futbolcu da transfer edilse o isim de Avrupa geleneğinin içerisinde sayılıyordu, tecrübeli isimlerden biri gibi muamele görüyordu. Olası başarısızlıkta çıkıp kimse ''bu adam Avrupa arenasına yeni ayak bastı'' demiyordu. İşte o Galatasaray'ın da ilk Şampiyonlar Ligi günleri sancılı geçti. İlk katıldığında bir puan, ikinci katıldığında dört puan derken belli başlı şeyleri yerine koymaya başladı ve Şampiyonlar Ligi'nin gediklilerinden biri oldu. Devamında da zaten başarılar geldi ama günümüze baktığımızda bu kültür artık öldü desek yanlış olmaz.

Bursaspor'la beraber aslında bu 90'ların başına döndük. Deplasmanda 6-1 yeniliyorsun ama Batalla'nın attığı golle yüzün gülebiliyor. Ya da Rangers'la oynadığı son maçta berabere kalarak ilk puanını alıyorsun ve yüzün yine gülüyor. Bursaspor'un ilk senesiydi, tecrübesizdi falan diye söylemlere asla katılamam. Artık 90'lar bitti ve farklı bir Dünya düzeni içerisindeyiz. Braga diye bir takım çıkıp ilk senesinde önemli işler yapıyorsa, Cluj çıkıp aynı şeyi yapıyorsa ya da adını bile duymadığımız takımlar Avrupa'da kök söktürüyorsa bizim lig şampiyonumuzun da belli başlı aşamaları kafada geçmesi gerekirdi.

Bursaspor aslında Türk futbolunun bugününün aynası.

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi takımların hedefi kesinlikle Avrupa olmalı. Zaten ligde bir şekilde zirve yarışında yer alıyorsun ve Avrupa Kupalarına katılıyorsun. Senin imkanların çok geniş ve diğer takımlara oranla istediğini yapma özgürlüğün var. Oysa sen son yıllarda Avrupa hayallerini bir kenara bırakarak tamamen lige yöneldin. Artık Türkiye Ligi'nde şampiyon olmak üç büyüklerin bile en büyük hedefi olmuş. Şampiyonlar Ligi'ni geçtim, Avrupa Ligi'nin ön eleme turunda Karpaty, Paok seni eliyor ama basın bile yaygara koparmıyor, kimse üzerine gelmiyor. Ligde ise iki maç kazandığında bir anda kral olabiliyorsun. Trabzonspor gibi yıllardır şampiyonluk hasreti çeksen neyse, Bursaspor gibi devrim peşinde koşsan neyse, Kayserispor gibi düşünsen neyse. Sen ligi düşünüyorsun, bütün hedefini buna yöneltiyorsun, bunun için de büyük paralara transferler yapıyorsun ama hedefin lig. Sonra da burası bir bakıma Katarlaşıyor. Yani ülkesinde ya da bölgesinde şampiyon olmayı hedefleyen takımlar başarıyı pahalı transferlerden, futbol heyecanını kaybetmeye yüz tutmuş yıldızlardan umuyor.

Durum böyle olunca da Bursaspor'a birşey diyemiyorsun. Çünkü imkanları ortada. Çok büyük paralar harcayıp Avrupa Ligi'ne kalamadığın ortamda, Bursaspor kısıtlı imkanlarıyla Şampiyonlar Ligi arenasında bir puan alması başarı gibi görünür, bizi 90'lara taşır. Tamam 90'ları özlüyorum ama müzik anlamında, o yıllar çok kaliteli müziğimiz vardı. Spor heyecanı anlamında ise inanın hiç özlemiyorum. Bir Galatasaraylı olarak Uefa Kupası'nı kaldırmış bir takımın taraftarıyım ben, artık belli başlı durumları aşmak gerekiyor ama ülke futbolumun sürekli geriye gitmesi beni çok üzüyor.

Bursaspor'a dönelim yeniden. Onlarda da hata büyük aslında, yapılanma anlamında çok yanlış işlere imza attılar. Tamam imkanlardan söz ediyoruz ama şunları düşünelim. Aurelio, Fatih Tekke gibi isimleri Bursaspor alamaz mıydı? Vederson'u alırken Şampiyonlar Ligi tecrübesi var dediniz ama bu isimler neden gündeme gelmedi. Ya da Makukula. Nunez, Makukula'dan çok mu iyi futbolcu ya da büyük bir potansiyel mi? Şimdi ise kafalar yerine geldi. Ertuğrul Sağlam, Tuncay Şanlı'yı denedik olmadı, Altidore'yi istiyoruz diyor. Neden? Türkiye Ligi'nde şampiyonluğu hedeflediği için. Bu konuda Bursaspor'u suçlayamayız tamam, Avrupa tecrübesini yaratmak adına ligin zirvesinde kalıcı olman gerekiyor. Ama bunları daha önce neden düşünmüyorsun, ya da düşünüyorsan neden yürürlüğe koymuyorsun?

Ertuğrul Sağlam'a başarısız diyebilir miyiz? Beşiktaş macerası için hayır, Bursaspor macerası için evet. Beşiktaş döneminde grupta aldığı 6 puanı unutmayalım, Liverpool'u burada eze eze 2-1 yendiği maçı unutmayalım. Oysa herkesin aklı 8-0'lık maçta, o damga gibi yapıştı ve Ertuğrul Sağlam çok başarısız deniyor. Ondan sonraki yıl Metalist'e eleniyor ama o Metalist sonrasında Uefa Kupasında inanılmazları başarıyor. Bursaspor macerasında ise başarısız, hem de çok başarısız. Çünkü kendi tecrübelerini futbolcularına yeterince aktaramadı, takımı bu ortama iyi hazırlayamadı. O da Bursa'nın heyecanına kapıldı ve gitti. Kötü takım kurdu, çok kötü yabancılar transfer etti. Tek iyi işi takımın iskeletini korumak oldu, bunun uğruna Kirita bile takımda kaldı ama o iskelette seni Avrupa'da taşıyamaz. Nunez, Steiner, Stepanov falan hiç tutmadı. Bu takımın sezon başı en heyecan verici transferi Insua'ydı, çünkü yıllarca Galatasaray'ın alamadığı adamı almışsın. Bu büyük heyecan yaratıyor ama Insua seni Şampiyonlar Ligi'nde hangi noktaya gelir ya da Batalla'dan fazlası nedir?

Bütün bunların ışığında Ertuğrul Sağlam bu takımın başında kalmalıdır, kendisine bir 10 yıl daha verilmelidir. Sonuçta onun başardığı işin kredisi ölçülemez bile, kolay değildi üç büyüklerin hakimiyetini yıkmak.

Son olarak Sercan Yıldırım. Bursaspor'a puanı getiren ve Fenerbahçe'nin 0 puanlık günlerini anımsayarak Bursa'yı o cendereden kurtaran adam. Gerçi Fenerbahçe'nin 0 çektiği dönem tamamen bir şanssızlık eseriydi, çok iyi maçları vardı ama neyse. Bursaspor adına olumlu birşey bulmak istiyoruz ya, bunu yazalım dedik. Varsın tarih Bursaspor'u böyle yazsın. Sercan Yıldırım, Bursaspor'un vitrin futbolcusu, yani Avrupa arenasında ismi en çok geçen adam. Oysa biz onu yetenekleri ışığında o yetenekleri kullanama sorunsallarıyla tanıyoruz. İyi kumaş, kaliteli bir isim ama ulaşabileceği nokta neresi bilemiyorum. Maçta attığı golü gördük ama ya kaçırdığı. Demek istediğim bu ve ilerleyen yıllarda da bunun düzeleceğini pek sanmıyorum. En azından Bursaspor formasını giydiği sürece.

Ertuğrul Sağlam, Sercan'ı lig maçlarında ısrarla yedek oturtmasına rağmen neredeyse bütün Şampiyonlar Ligi maçlarında ilk 11 başlattı. Çünkü o da bu vitrinin farkında, olur da biri beğenir ve Bursaspor önemli paralar kazanır. Ama o vitrin sana istediğini getirmedi ve beklediğin noktanın da çok uzağında kaldı. Sadece Sercan meselesi de değil, Volkan Şen için de aynısı geçerli.

Kısacası Bursaspor'a dileyen tecrübesizdi ve ilk yılıydı ondan başarısız oldu der. İsteyen de bugünün futbol şartlarını düşünerek, artık 90'lardan çıktığımızı düşünerek Bursaspor'un büyük başarısızlığından bahseder. Ucu çok açık bir konu bu...