

4-2-2, 4-3-3 ya da 4-2-3-1 tarzında matematiksel oyunlar gibisinden sistemler kurarız ve bazı futbolcuların çeşitli rolleri olur. Ama Hagi tarzında bir futbolcunuz yoksa da sisem içerisinde kimseye bağımsız oynama imkanı vermezsiniz. Galatasaray'ın şu yapısı ise Kazım'a bağımsızlık verdi. Santraforlar geri kalan takım arasında inanılmaz bir kopukluk var. Maçın hemen başından sonra Yekta'nın oyundan kopması orta saha organizasyonunun kalbine bıçağı soktu, kanatlar zaten maç başından bu yana çalışmıyordu. Bu durumda da santraforunuz ister istemez bağımsızlığını ilan ediyor ama en uçta oynayan futbolcunuzun adı Baros olmadığında da şapkadan malesef tavşan çıkmıyor. Maçın yegane mücadeleci isimlerinden biri olarak Kazım'ı göstermemiz mümkün olabilir ama orjini santrafor olmayan bir futbolcunun da size getirebildiği fazla birşey yok. Kazım'ı kullanmamım yolu, takım halinde iyi organize olmaktan geçiyor. Malesef bu yapı da şu zamanlarda bizde yok, dolayısıyla da santraforumuzun rakip kaleye şut bile atamadığı bir maçı yazmak zorunda kalıyoruz.
Büyük Takımlar Kendi Felsefesini Hükmeder
Galatasaray'ın sorunlarından biri de bu malesef, imkansızlıklardan mı bilmiyorum ama sürekli mahkum oynama psikolojisi ile yaşamak zorundalar. Bursaspor'un sahaya çıkan 11'ine bakınca da bunu daha net söylemek mümkün.
Bursaspor'un da bu maçta Galatasaray gibi önceliğini mücadeleye verdiğini ama elinde tuttuğu kalite sosuyla da bunu iyi harmanladığını gördük. Sercan'ın yerine K.Miller'i hücumda oynatmak rakip savunma üzerinde fizik açıdan ayakta kalabilmenin işaretiydi aslında. Aynı şekilde Bekir Ozan'lı, Svensson'lu orta sahanın da amacı mücadele olarak ayakta kalabilmekti. Teknik isimleri aynı anda sahada tutmaktan öte, mücadele ederek biz bu maçı kazanırız dediler ve nitekim de öyle oldu. Mustafa Sarp'ın oyuna girmesiyle daha da düz bir hale gelen Galatasaray orta sahasına bu futbolcular üstünlük kurdu ve gerek ofansif, gerekse defansif anlamda kitlediler. Böyle olunca da Kazım'ın bağımsızlığını izledik ama daha çok Bursaspor'un futboluydu izlediğimiz aslında. Tabii hakem ve Ufuk Ceylan faktörünü de atlamamak gerekiyor, onların da epey yardımı oldu. Ama mazeret üretebilmek için ortaya birşeyler koymak gerekiyor, bu yüzden ne desek haksızız.

Bu mazareti de kullanma gibi bir ihtimalimiz kalmadı. Elinizde hazır bir Stancu'yu yedek oturtuyorsanız, santrafor yok diye de söylenmeniz abes kaçar. Santraforla geri kalan takım aradındaki kopukluktan bahsettik ve bu kopuk yapıda da santraforunuz şapkadan tavşan çıkaracak kudrette olmayınca şut dahi atamıyorsunuz. Baros bunu yapabilirdi ama Stancu'nun da boş bir adam olmadığını Sivasspor maçında söylemiştik zaten. Ama siz onu ısrarla yedek oturtuyorsunuz, oysa görünen köy malesef gole gitmiyor. Hagi'nin yanlışlarından biri de bu işte, bazen uyguladığı yanlışlarda fazlasıyla ısrar edebiliyor. Neden Stancu sonradan oyuna girer de, ilk 11'de başlamaz anlamış değilim. Sivasspor maçında çift santrafora dönüldüğünde oluşan etkiyi görmüştük, bu maça 4-4-2 gibi başlamak oyunun kudretini bize yöneltmez miydi. Sonuçta Arda ve Misimovic gibi futbolcuları kullanamıyorsun ve herhangi bir forvet arkası futbolu ihtiyacın da yok. Buna rağmen illa 4-3-3, oysa geçtiğimiz sezondan beri bu orta sahayla işlemeyen bir sistem bu.
Orta sahayı kitleyenin, sürekli hücum presi yapanın biraz da şansı yanına aldığında kazanacağını belli ettiği bir maçtı bu. Miller'ın etkisi özellikle hücum pres anlamında ortaya çıktı, tabii bir de gizli santrafor Turgay Bahadır'ın. Barış Özbek'i erken kaybedip pres gücünü yitiren Galatasaray, Bursaspor'un doğrularını onlara karşı uygulayamayınca Hagi hazmedemiyoruz dese de mağlubiyeti hazmetmiş oldu. Bir de bunlara Ayhan Akman gibi takım içi baltalayıcı faktörler eklendiğinde ise elimiz, ayağımız komple kilitlenmiş oldu. Malesef tek teselli, gelecek maça dair duyulacak heyecan Ayhan Akmansızlıkta gizli, bunun dışında önümüzdeki maçları kazanacağıza yönelik bir ışık yok...
BURSASPOR: 2 - GALATASARAY: 0
Stat: Atatürk
Hakemler: Bülent Yıldırım, Gökhan Memişoğlu, Mehmet Cem Hanoğlu
Bursaspor: Ivankov, Ali, Ömer, Stepanov, Vederson, Turgay (Dk.65 Volkan), Svensson, Bekir Ozan, Batalla (Dk. 86 Hüseyin), Ozan İpek, Miller (Dk.79 Sercan)
Galatasaray: Ufuk, Sabri, Barış (Dk.11 Mustafa), Servet, Hakan, Ayhan, Insua, Yekta (Dk. 73 Aydın), Culio, Emre (Dk.46 Stancu), Kazım
Goller: Dk.36 Miller, Dk.45 artı 1 Vederson (Bursaspor)
Sarı Kartlar: Dk.44 Stepanov, Dk.75 Ömer (Bursaspor), Dk.37 Sabri, Dk.62 Servet, Dk.63 Culio, Dk.85 Kazım (Galatasaray)
Kırmızı Kart: Dk.64 Ayhan (Galatasaray)
2. ligdeki giresunspor oynasa yine bi umudum olacakti 2. yari, Galatasaray gibi takim yahuu... bu kadar mi kazma futbolcu olur ya ?
YanıtlaSilHucum takimi diilsin tmm anladik, da savunma takimi mi boyle olur, feldkamp zamaninda neydi o zaman ? ne yapmaya calistigimiza dair en ufak bi fikrim yok, mustafa sarp mi ? :S o kim yaa?? Allah askina su takimda nasil oynayabilir ayhan-mustafa gibi kazmalar? stancuya acidim resmen adam forvet topu alcak gol atacak, takimin rezaletinden defanstan top alip goturmeye calisiyor, 2 hafta sonra yazilacak yine stancudan beklenen verim alinamadi diye:D nasi alcaksn verim arkadasim futbolda ole bi mevki ole bi gorev daha uretilmedi...
Hagiye karsi notrdum ama bu macla kafamda baya suru soru isareti oldu ve eksiye doru gidiyor. macin son 20 dakikasi sabri sagbekte topla, da o topu napacak simdi messi gibi 3 ksiyi ard arda mi gececek? yanina gidip top alip oyun kurcak bi adam mi var yoksa tkimda? ya da bilinen son daglara taslara... sisteme dair en ufak bisi yok tamamen kucuk takim gibi oynaniyor savunma yapmaya calis kontra montra bulabilirsen artik at 1-0 al maci:/ ya birinin birilerine Galatasaray in ne oldugunu hatirlatmasi lazim gibime geliyo ama...
Takımın hali o kadar içler acısı ki kimse rezil hakemi konuşmuyor. Ben artık Galatasaray yenilince mutlu olmaya başladım işin garibi. Bu işin sonu nereye gider belli değil
YanıtlaSil