5 Ocak 2011 Çarşamba

Kazım'ın Futbol Yönü Mü, Ruhani Yönü Mü?

Türk pasaportunda yazan ismiyle Kazım Kazım'ın Türkiye kariyerinin başlarına inelim aslında. İlla bu transferde pozitif bir yön arayacaksak, Zico döneminin içine girmemiz gerekiyor.

Kazım Kazım, forvet oyuncusu olarak Fenerbahçe'ye transfer edilmişti. İlk etapta hedef geleceğe dönük bir genç futbolcu transferiydi ama Zico sezon içerisinde Kazım kumaşını iyi kullandı ve iyi bir sağ kanat futbolcusu yarattı. O sezon içerisinde de zaten Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline uzanan Fenerbahçe'nin de önemli parçalarından birisi oldu.

Devamında gelen Aragones ve Daum dönemlerinde ise Kazım'ın ismini saha içerisinde pek duymaz olduk. Bunun aksine çok alemci bir futbolcu olduğu, kelepçe partileri, sorunlu bir isim olduğu yazıldı çizildi. Gelinen nokta da ise Aykut Kocaman, bu futbolcuyla artık çalışmak istemediğini söyledi ve yollar da ayrılmış oldu.

Aragones, Daum veya Aykut Kocaman bu futbolcuyu kazanma yoluna gitti mi şeklinde bir soruya ise evet diyemem. Ama kazanılması gereken bir futbolcu muydu sorusuna da evet diyemem. Sicili kötü, adı çıkmış bir isim sonuçta. Çok da yetenekli de, harika da bir fiziği var. Şu futbol oynamadığı zamanlarda da kendine iyi baktığını düşünüyorum, dışarıdan baktığımızda da kötü bir durum yok. Kara geçmiş ve Galatasaray yönetiminin daha kara geçmişi bu transferin sorgulanmasını beraberinde getiriyor.

Belki de Serdar Özkan'ın enkazıdır, bilemeyiz...

Biz işin teknik boyutuna inelim, transferin ruhani boyutunu zaten her yerde konuşuyoruz ve bu gidişatla da konuşmaya devam edeecğiz gibi duruyor. Yukarı da dediğim gibi, Kazım yetenekli bir futbolcu. Teknik bir isim, bire bir de inanılmaz etkili. Mükemmel bir fiziğe sahip, ikili mücadelelerde de ayakta kaldığını çok gördük. Bunun yanında süratli bir futbolcu diyemem, çok hızlı değil. Topu ayağına aldığında Arda gibi seri hareket edebiliyor ama kanattan topu aldığında da yardıran bir futbolcu diyemeyiz.

Ekstraları da var tabii. Zaten kariyeri forvet olarak başlayan ve sonradan kanatlara da adım atan bir isimdi. Kazım'ı ihtiyaç duyulan anlarda forvet olarak kullanmak mümkün. Mesela geçtiğimiz sezon oynanan Fenerbahçe - Galatasaray derbisini hatırlayın. Servet ve Gökhan Zan'ı tek başına bitiren isim olmuştu. Forvette Pino kadar etkili olacağını düşünmesem de, işin hızlı ve teknik bir forvetten çıktığı anlarda fizik güç olarak Kazım'ın getirdikleri olacaktır. Ama daha çok sağ kanat transferi olarak bakıyorum ben bu işe.

Şunu da ekleyeyim, Milli Takım nasıl bir değişim geçirirse geçirsin Kazım Kazım'dan da vazgeçmiyor. Kim gelse, hangi değişim yaşansa Kazım Kazım mutlaka o işin içerisinde. Bunu da anlayamıyorum gerçekten, en azından Hiddink ya da bir yetkili de açıklasın şu durumu.

Galatasaray'ın da eldeki sağ kanat futbolcularının Aydın Yılmaz ve Serdar Özkan olduğunu da düşününce Kazım kulağa çok kötü gelmiyor. İşin sadece futbol bölümüyle ilgileniyorsak, iyi bir hamle diyorum ama ruhani kısmını ele aldığımızda da Kazım'ın bu yönetimin bir yüz karası daha olmaz inşallah demekten de kendimi alıkoyamıyorum.

Kazım'ın sorunu bu vurdumduymaz tavrı aslında. Çok fazla ''lay lay lom galiba sana göre sevmeler'' modunda takılan bir futbolcu. Yüzünde gram istek, gram yaşama sevinci, gram azim göremiyorsunuz. Bu da doğal olarak Kazım'ı bizlere antipatik olarak sunuyor ve bu adama sırt çevirmesi de bir o kadar kolay oluyor. Hakkında çıkan iddialar da ortada, Kazım basına çıkıp '' ben hayatımda alkol kullanmadım'' dediğinde adama güleriz. Belki de doğru söylüyor ama buna ben dahil kimsenin inandığını sanmam.

İnşallah işin futbol yönü, ruhani yönünün önüne geçer ve Kazım iyi transfermiş diyebiliriz. Ayrıca ne olursa olsun bonservisi elinde olan bir isim, alacağı yıllık ücreti de çok abartılı bulmadım. Gökhan Zan'ı falan da bildikten sonra...

2 yorum:

  1. Herhalde "yönetime yaranayım belki bir pozisyon kaparım" filan diye düşünerek yazdın bu yazıyı...

    Sorun yok aslında her koyun kendi bacağından asılır sonuçta

    YanıtlaSil
  2. Tebrik ederim yazidan dolayi. Bi garip oldu GS taraftari, sanki simdiye kadar medrese takimiydik. Yakaladiginiz bir nokta onemli kesinlikle, bu adam futbol harici zamanlarda iyi bakiyor kendine. Buyuk kaptan!!! gibi poposunu buyutmuyor mesela. az sakatlaniyor ve kendini oyuna verdigi surece cok diri kaliyor. Bir blogda okumustum gectigimiz gunlerde, birakin artik yonetimi falan elestirip durmayi, onunuze konan takimi destekleyin diyordu, katiliyorum. Eger taraftarsak, cok seviyorsak, heyecanlanmaliyiz, kazim golu hayal etmeliyiz sonuna kadar. Su soruyu sormaliyiz ya da kendimize; su anda GS ve FB tum oyuncularini degisse hangi takimi tutariz acaba? Ben GS'liyim, o zaman da GS'li olurum. Arda'ya kufreder, Lugano'ya tezahurat yazarim.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir