
Herkesin futbol adına idolleri vardır. Kimi Zidane der, kimi Maradona der, daha eskiler Cruyff der, benim gibiler ise Bierhoff bile der. Özellikle de benim yaş grubumun fenomenleri arasında Ronaldo mutlaka yer alır, hatta ilk sıradadır bile diyebilirim. Bize futbolu sevdiren, futbolun takım oyununun da dışında biraz da şov olduğunu gösteren, enfes golleri ve çalımlarıyla ağzımıza balı çalıp sonrasında illet sakatlıklar yüzünden kendini çok ama çok özlettiren bir isimdi.
Aslında hayatımızın önemli bir dönemi onu özleyerek geçti, sakatlık sonrasında dönüşlerini bekledik. Kariyerinin en güzel zamanlarını futboldan uzak bir şekilde geçirmesine rağmen geri döndüğü her zaman bir şekilde gol atmasını bildi, skorer kimliğini asla geri plana atmadı. Belki eskisi gibi seri değildi, su gibi adam çalımlamıyordu, topla cambazlığı biraz daha geri plandaydı falan ama adam dünyaya gol atmak için geldiğinden her şekilde efsane kalmasını bildi.

Çoğu kişinin Barcelona'yı, Real Madrid'i, Inter'i, Brezilya Milli Takım'ını, hatta Milan'ı bile tutmasında faktörünün çok büyük olduğunu düşünüyorum. Barcelona formasını giydiği bir sezonda onu izleyebilenler çok şanslı, çünkü 20'li yaşlarda kariyerinin zirvesini yaşamıştı. Inter döneminde ise izleyenler şanssız, sürekli Ronaldo'nun geri dönüş yapmasını beklediler, onsuz geçen yılların acısını çektiler. Inter forması altında geçirdiği 5 sezonda sadece 68 maç oynayabildi ama 49 gol attı.

Yeniden dönüşü ise bir başka efsane oldu, Real Madrid formasıyla geçirdiği 5 sezon belki de en sağlıklı, en güvenilir yıllarıydı. Burada da 127 maçta atılmış 83 gol var ama o sakatlıklar bir kere insanı yakaladığında bir daha bırakmıyor. Yine de Ronaldo o kadar büyük bir futbolcu ki Milan gibi bir takım kendisini transfer edildi, yani bu kaliteye duyulan saygının bir göstergesi. 20 maçta atılan 9 gol var, ayrıca statü gereği de Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon olan kadroda da yer almadı ama Seria A'ya son vedasını çok güzel gerçekleştirdi. Üstelik Ronaldo standartlarında kötü diye adlandırılabilecek bir sezonda, bu da zaten ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu gösteriyor.
Son olarak Brezilya'ya geri dönüş, yani futbolun sonbaharı. Bu sefer ise durak Corinthians oldu, tercihi Cruzeiro yönünde olmamıştı yani kariyerini başlattığı yere ya da uzun süredir gündemde olduğu Flamengo formasına. Çünkü hedef Copa Sudamerica'yı gösteriyordu ama yıllar boyu sakatlıklarla uğraşmaktan gelen yılgınlık, o dönemlerde alınan kortizonlar falan derken 1.83 boya 94 kilo gibi bir fizik oluştu. Yaşta tabii 33-34. Bir de buna yıpranma payını eklediğimizde düşünün artık ulaştığı noktayı. Yine de gol sanatçılığından birşey kaybetmedi, 31 maçta 18 gol atmayı başardı. Orası Brezilya diyebilirsiniz ama bu fizikle bunları yapabilecek Dünya üzerinde başka bir futbolcu yok, Ronaldo özelden de öte, çakmasından da öte özel bir adam.
Milli Takım kariyeri ise oldukça parlaktı, uzun ayrılıklar olmasa daha iyisi de olabilirdi ama yaşanan 4 tane Dünya Kupası'nın olduğunu hatırlatalım. 94'de çok fazla oynamamasına rağmen kadrodaydı, 98'de finali yaşadı, 2002'de kupayı kaldırdı, 2006'da ise prostat kadro içerisindeki prostatlardan birini oynadı. 2002'de de Türkiye'nin canını o pis burun oldukça acıttı, bunu da eklemek gerekiyor. Hala da Dünya Kupası tarihinin en çok gol atan futbolcusu.

Dünya'da 3 kez yılın oyuncusu seçilen {çok daha fazla olabilirdi, hatta bu alanda kırılması güç bir rekor da olurdu} El Fenomeno artık yok, artık yerini başka isimlere devrediyor. İmkansız denen sakatlıklardan bir şekilde dönen ve her zaman da ayakta kalan çok fazla futbolcu yok. Aklıma bir tek Grand Hill geliyor ama o da basketbolcu. Hill'ın dönüşü farklıydı, hala ayakta ama eski gücünden ziyade o iyi bir tecrübe olarak yaşadı, yaşıyor ama Ronaldo her zaman efsane olarak geri dönmeyi başardı. Yeni bir geri dönüş olur mu bilmem, belki teknik direktör olarak kendisini izleriz ya da futbolun içerisinde bir organizasyonda. Ama attığı goller asla silinmeyecek, futbolun samba yönünü akıllara kazıyan bu adam unutulmayacak.
Bu adama da güzel bir jübile yakışır. Keşke Barcelona, Real Madrid, Inter ve Milan dörtli bir turnuvada bir araya gelse ve Ronaldo da her takımın formasını 10'ar dakika da olsa giyebilse...
@ hacito,
YanıtlaSilson paragrafa katılmamak elde değil.. PSV günlerindeki performansını da es geçmemek lazım, 34 maç 37 goldü yanılmmıyorsam ki Sir Bobby Robson ile beraber geçirdiği en güzel yıllarıydı hem PSV hem Barça yılları..
@Hacito sen misin :)
YanıtlaSil@ hacito;
YanıtlaSilbenim benim, blogger hesabını patlatmışlar. yenisini açana dek böyle :)
bu arada Ronaldo PSV'de iki sezonda 42 maç 46 golmüş! ilk diz sakatlığını da PSV'de geçirmiş.
dunyanın gelmiş geçmiş en iyisi...bu arada video çalan rap parçasının adı ne :D
YanıtlaSil