
"Mekteb-i Sultani mezunu, avrupa-dünya futbolu ve bilimum diğer sporlar hakkında geniş bir kültüre sahip, kalemini son derece iyi kullanan dost insan. Radikal Spor Servisi'nin son dönemlerde paf takımdan A takımına alıp yetiştirdiği bir genç olup, ileride büyük gazetelere yüksek bonservis bedeliyle verilmesini tahmin etmekteyim." Ekşisözlük'te sizi böyle anlatmışlar ve siz de bu entry'i seviyorsunuz. Bu entry dışında kendinizi bizlere nasıl ifade edersiniz ve bugün & gelecek planlamalarınızın neresindesiniz?
Bener Onar: Bir spor gazetecisi olarak kariyerimin iyi gittiğini düşünüyorum. Radikal'de iyi bir isim yaptım. O entryde bonservis bedeli denmiş. Şu an bonservisim elimde (gülüyorum!). İleride ne yaparsam yapayım bir spor gazetecisi olarak önceliğim kamu yararını korumak, savunmak olacaktır. Spor kültürünün gelişmesi için çaba harcayan ve bunu hayat felsefesi olarak gören ahlaklı insanlarla çalıştım. Onların üstümdeki emekleri çoktur. O yüzden onları hayal kırıklığına uğratmamak temel gayelerimden biridir.
Hemen futbola hatta Galatasaray'a geçmek istiyorum. Çünkü konuşulacak çok fazla konu var ama işin içerisinden çıkmakta bir o kadar zor. Şununla başlayalım, sanırım Rijkaard takımın başından ayrılmasaydı şu noktadan daha kötü bir durumda olmayacaktık. Bunu da şu yüzden söylüyorum, Hagi'nin de sezon sonunda takımın başında kalabileceğini düşünmediğimden. Sizce Hagi'li mi yoksa Hagi'siz mi gelecek sezonu planlamalı?
Bener Onar: Süleyman Demirel’in meşhur sözü vardır "Bize plan değil pilav lazım". Galatasaray'ı yönetenlerin de temel felsefesi de bu. O yüzden bu yönetimin planla falan alakası olamaz. Hagi'ye çok üzülüyorum. Ben onun yerinde olsam kesinlikle bu görevi kabul etmezdim.

Geçmişin kurtarıcı adayı, taraftarın sevgilisi ve herkesin birgün Galatasaray başkanı olarak görmek istediği Adnan Polat, bugünlerde belki de en sevilmeyen Galatasaray figürü. Ekonomik olaylardan pek anlamam ama bu ekonominin de iyi duruma getirilmesinin sebebi özellikle futbol anlamında ileri gitmek ama sürekli mali açıdan iyi işler yapılıyor diye söylenmesine rağmen çok kötü bir futbol yönetimine sahibiz. Adnan Polat, sizce bu noktaya nasıl geldi ve herhangi bir geleceği olabilir mi? Son bir şansı var mı dersiniz...
Bener Onar: Adnan Polat iyi bir Galatasaraylıdır. Herşeyden önce taraftardır (bu iyi bir şey de olmayabilir). Mali tabloyla hep övünüyor ama gelir-giderler arasında ciddi dengesizlikler var. Şirket birleşti krediler alındı sponsorlar bulundu... Borç ciddi biçimde azaldı mı? Hayır. Neden? Futbol şubesine ciddi yatırımlar yapıldı ve karşılığında Şampiyonlar Ligi gelirlerine hiç ulaşılamadı. Polat eski kafalı bir yönetici. Modern futbol ekonomisine uzak değil ama saha içine yansıyacak hamlelerde hala 90'ların kafasında. Başarısızlık olunca ve eleştiriler başlayınca “Takımı ben şampiyon yaptım”, "Ardayı ben buldum” “Tek rakibimiz Fener" tarzı cümleler kuruyor ve bunun sonuçlarından zarar görüyor. O “eski açık saat kaç 20.45” çıkışı bir kez olur. 2012 Martına kadar o koltukta kalacağını düşünmüyorum. Özellikle önümüzdeki mali genel kurul büyük olaylara gebe.

Elano ülkesine döndü ve harikalar yaratıyor, büyük ihtimalle de Misimovic'in Rusya günlerinde de bu tip performanslarını göreceğiz. Yani bizden giden kendini buluyor, ben buyum mesajını veriyor. Neden bu adamlar Galatasaray da mutsuz ediliyor ve ortaya koyulan vizyon iyi korunamıyor?
Bener Onar: İhtimalleri sayayım. Elano ve Misimoviç çok disiplinsiz adamlardı. Şanssızlık yaşandı. Elano ve Misimoviç iyi oyunculardı teknik adamlarda sorun vardı. Elano ve Misimoviç'e kulüp içinde birer yıldız, baş tacı gibi davranılmadı. Yerli oyuncular bu ikiliyi hiç sevemedi. Uzatırım, kesiyorum. Her ne olursa olsun Galatasaray'ın böyle ‘lüks’ transferlerde takımı sürükleyecek isimlerde asgari hata yapmalı. Sadece bu ikili değil Lincoln Jo Meira (para olarak zarar edilmedi ama stopersiz Hamburga elenildi) liste uzuyor. Yabancı oyuncu transferlerinde bu kadar hüsrana uğranıyorsa burada yönetimsel bir zaaf olduğu çok açık. Bir şey daha ekleyeyim. Bizler sadece eleştirmek için eleştiriyorsak, önyargılıysak yönetim kurulu bu kadar fiyasko nasıl oluyor açıklasın bilelim. Asıl tez o zaman yazılır işte!
Siz de Galatasaray Lisesi mezunusunuz ve camiayı da iyi bildiğinizden bu soruyu en iyi cevaplayacak kişilerden birisiniz. Galatasaray Lisesi'nin bahsedilen kadar bir ağırlığı var mı camia içerisinde, yani ihtilali bekleyen ordu gibi bir durum mu? Galatasaray Lisesi'ni bitirmiş bir Galatasaraylı ile bu liseden mezun olmayan bir Galatasaraylı arasında ne gibi farklar olabilir?
Bener Onar: Rakamsal olarak zaten uyelerin cogunlugu Galatasaray Lisesi mezunu. Haliyle Galatasaray Lisesi'nin bir ağırlığı var. Şu son imza kampanyası kulup uye yapisinin anlasilmasi icin cok onemlidir. Tuzuk yoluyla baskani dusurme hakları olan liseli uyeler -ki bunlarin yuzde 75-80'i Polattan memnun degil- beklenenin altinda imza verdi. Tek yapmaları gereken bir cıktı alıp iki kopyaya birer imza atıp kuryeye adres vermeleriydi. Yapmadılar: 1) Kampanyanın arkasında Mehmet Helvacı (o da liseli!) var tezine inandılar 2) GS Baskanını imzayla indirmenin geleneklere uymadığını düşündüler. GSK'nin uye yapisindaki sorun az liseli çok liseli değil. Kulubun gidisatıyla ilgilenen icraatlara gore yon cizmeyen cok kisi var. Aynı Türkiye misali. Yıllarca şikayet edip oy kullanmaya gitmeyen kaç arkadaşınız var? Amma velakin bu son olaylar Galatasaray için bir silkelenme oldu. Artık daha sorgulayıcı olunacak diye umuyorum.
Sizce endüstri futbolun neresinde ve geçmişin değerleri ile bugünü kıyasladığımızda futboldan aldığınız keyifin ne kadarı kaybolmuş durumda?
Bener Onar: Endüstri işin içinde yapacak bir şey yok. Körü körüne buna bağlı olanlar var o canımı sıkıyor biraz. Benim aldığım keyfim kaçtı ama bunun medyada çalışmakla alakası var. Yine de futbol ve spor hayattaki en uzun ilişkim. Onlar beni terketmeden ben onları bırakmam!
Mourinho, Guardiola'yı önce över ama devamında da ''seni başka takımlarda da görmek isteriz'' der. Çünkü Mourinho, gittiği her takımda başarılı olmuş ve bir sisteme bağlı kalmadan gittiği takımın şartlarına uygun yarattığı sistemlerle istediği başarıları kazanmış bir teknik adam. Total Futbol kökeninden gelen isimler ise {Rijkaard gibi} her şartta 4-3-3'ü dener ve sistemlerinden asla ödün vermez. Eğer başarı gelirse de bugünün Barcelona'sı oluşur, başarı gelmezse de Galatasaray gibi bir noktaya da gelinebilir. Sizce Mourinho mu yoksa Guardiola mı daha iyi bir teknik direktör, bunu bizlere biraz açar mısınız?
Bener Onar: Guardiola kariyerinin geri kalan bölümünde hiç kupa kazanamayabilir. Bu onu Mourinho’dan daha kötü veya daha iyi bir teknik direktör yapmaz. ‘Dünyanın en iyisi’ kavramına zaten gıcığım. Burada Mou’nun anlatmak istediği her kulübün bulunduğu ülkenin kendine has yapısını çözmek için çaba sarf etmek lazım. Çok çalışmak lazım. O açıdan Mourinho’nun eline kimse su dökemez. Mourinho da sonuçta Genoa’yı veya Aston Villa’yı şampiyon yapmadı ama adamın bir tılsımı var.
Rijkaard buraya birşeyler yapmak için geldi. Baktı başkanı hakemi ligı oyuncuları bir garip, işe sıradan bakmaya başladı. Mücadele etmeye gerek görmedi. Ya da ‘Törkiş stayla’ya ısındı ve ona göre bir şeyler planlıyordu. Bakın Skibbe’yle sohbet ederken “Yardımcılarınızı sizden habersiz kovdular ve siz “okey” dediniz. Almanya’da olsa istifa ederdiniz ya da sert konusurdunuz” dedim o da ”Evet öyle ama ben de onların çalışma tarzı buysa yılların tecrübesiyle bir bildikleri vardır” diye düşündüm yanıtını verdi. Türkiye’ye gelen yabancı teknik adamları anlamamız için iyi bir anektod bu. Adamlara burayı cennet gibi anlatıyoruz hatta cennetin anahtarını da veriyoruz. Sonra adam buranın cehennem olduğunu farkına varıyor. Adamın elinden anahtarı alıp o anahtarla bir de cehennemin kapısını kapatıyoruz. Wellcome to hell doğru bir ifade!
Sizce Türkiye'de futbol çarkları nasıl dönüyor ve iyi yoldayız demek mümkün mü?
Bener Onar: Türkiye’de futbol çarkları gayet b.ktan dönmeye devam ediyor. Futbolu yönetenler yöneticiliği hobi kazanma fetişi olarak gördüğü sürece bu böyle sürecek gidecek. “Yönetim yönetim” diye tutturdum ama ısrarcıyım. Bu zihniyetle milim milim ilerleyebiliriz. Halbuki metreler lazım... Futbolda çok para dönüyor gelirler acayip arttı, marka değerimiz tavan yaptı (sevmediğim kalıplardan biri) diye böbürlenen bir yapı var. Elde ne var? Sıfır.
Trabzonspor, Fenerbahçe ve Bursaspor şampiyonluk yarışının içerisinde ama Beşiktaş ve Galatasaray çok ama çok uzaklarda. Bu sezon nasıl bir lig izledik & izliyoruz, sizce kimler daha fazla ön plana çıktı ve heyecanlı ama kalitesiz bir lige sahibiz demek mümkün mü?
Bener Onar: Ligin futbol kalitesi maç bazında arttı ama genel olarak süper lig koltukta uyutuyor beni. Beşiktaş ve Galatasaray'ın durumları çok şaşırtıcı değil. İbrahim Altınsay sezon başında yazmıştı zaten. Son haftaya kadar sürer bu mücadele. Kimler ön plana çıktı? Schuster İbrahim Üzülmez Serdar Adalı... Beşiktaş gönüllerin değil de manşetlerin şampiyonu oldu şimdiden.

Son olarak söylemek istedikleriniz neler ve Sportif Cümleler için ne gibi eleştiriler getirirsiniz?
Bener Onar: Futbol ve spor konularında yazılı katkı yapan herkese bir kere teşekkür etmek isterim. Blog’u eleştirmek lüzumsuz olur. Blog özgürce yazılması gereken bir yer. Herkes özgür ve özgün olsun. Bu sitede hep böyle kalsın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder