11 Haziran 2011 Cumartesi

Vizyonsuzluğa Giden Yol


Mustafa Reşit Akçay, Trabzonlu bir teknik direktör ve Trabzonspor da her zaman onun yuvası. Geçmiş yıllarda da altyapıdan, yardımcı teknik adamlığa kadar birçok görevde bulundu ama bir zamandan sonra bu tip teknik adamlar kendi yollarına bakarlar, önlerini görmek isterler. Mustafa Reşit Akçay da böyle yaptı ve son olarak Tavşanlı Linyitspor'la harikalar yarattı. Ama herkes bu güzel oluşumun devamını beklerken eldeki imkanların, bana göre ise vizyonun göstergesi olarak kafalar uyuşmadı haliyle ve Mustafa Reşit Akçay kendi yoluna bakmak istedi.

Bu tip teknik adamlar proje insanıdır, prejesi olan takımlarda çalışırlar. Ama Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig'de birçok asansör teknik adamı görüyorken Mustafa Reşit Akçay'ın bir alt lige inmesi, 1461 Trabzon'la anlaşması Trabzonsporlular açısından iyi ama çoğu kesim için iyi olmadı. 1461 Trabzon'un da 3 yıllık bir projesi olduğundan bu teklifi kabul ettiğini söylemiş hoca ama biz onu daha üst bir kademede beklerken o farklı bir yol tercih etti, umarım da başarılı olur.

Ama bu vizyon iyi bir vizyon değil. Tavşanlı Linyitspor için diyorum bunu. İmkanları çok kısıtlı olan bir takımda harika geçen iki sezonun ardından beklentilerin büyümesi doğaldır, hem teknik adam daha iyisini yapmak ister, hem de taraftarı o başarının altında kalmak mutlu etmez. Bana sorarsanız ise Tavşanlı Linyitspor'un gelecek sezon işi çok zor. Hatta ileri de giderek, küme düşme mücadelesi vereceklerini düşünüyorum.

Gençlerbirliği de bu vizyon halkasının önemli temsilcilerinden. Hatırlarsınız, Ersun Yanal'ı 2. kez takımın başına getirmişlerdi ama görev süresi 1 hafta falan sürmüştü. Ya da şunu Thomas Doll olayını hatırlayalım. Doll'u kovmuşlardı ama sırf tazminat ödememek adına yardımcısını başa getirmişlerdi ve madem başarılıydı da neden sezonun bitmesine az kala yollar ayrıldı.

İlhan Cavcav gerçekten ilginç işler yapıyor. Eldeki büyük potansiyele, imkanlara rağmen yerinde saymayı çok seviyor. Yaşlandıkça da takımı daha geriye götürdüğünün farkında değil. Son olarak Giray Bulak göreve geldi ama başlayamadan yollar ayrılmış oldu. Anlaşılan ise şu, Gençlerbirliği mutlaka bir kere küme düşmeli ve kendine gelmeli. Yoksa her sezon bu senaryoyu izlemeye devam ederiz diyorum, Gençlerbirliği küme düştüğü zaman toparlanabilir ve vizyon devrimini ancak o zaman gerçekleştirir.

4 yorum:

  1. Türk futbolunun en büyük sorunu Kulüplerdir. Hiçbir futbolcu anadolu kulübüne kendini adayamıyor. Bu yüzden ingiltereyi çok seviyorum ve premier ligi kaliteli buluyorum. eğer barca bir ingiliz takım olsaydı şu an o kaliteyi en az 10 yıl daha aynı kalitede sürdürürlerdi. guordiola bile 1 yıl sonra gidebilirim diyor. İngilizler ne kadar futbolla övünseler haklılar. gelenekleri istikrarları sevgileri var. Takdir ediyorum adamları.

    YanıtlaSil
  2. Hangi potansiyelden bahsediyoruz Gençlerbirliği ile ilgili? Adamlar senelerdir futbolcu satışından kazanıp bütçelerini ancak denkleştiriyorlar. Adam gibi seyircileri yok, ancak İstanbul'da üç beş tane sempatizanları var, o da intertoto günlerinden. Cavcav'ın saçma sapan işler yapıp durduğu doğrudur, ama bunun yanında onlarca doğrusu da vardır. OFTAŞ'ta yakaladığı jenerasyonu unutmamamk lazım. Galatasaray'ın Beylerbeyi olayındaki beceriksizliğiyle kıyaslayın bir? Kaldı ki bütçesi denk kaç takım var ki Süper Lig'de? Gençlerbirliği'nin bunun yanında belirli bir kadro istikrarı ve yabancı transferi politikası da var.

    Öte yandan Gençlerbirliği düşerse bir daha kolay kolay toparlanabileceğine inanmıyorum, hele ki yeni nesil transfer ishali başkanlardan biri geçerse başına Cavcav'dan sonra.

    YanıtlaSil
  3. Potansiyel maddi imkanlarla ilgili. Şu an 1 kuruş borcu olmayan bir kulüp ama ısrarla yatırım yapmaktan kaçınıp yerlerinde sekmeyi seçiyorlar.

    YanıtlaSil
  4. Belki de tam da o yüzden borçları yoktur?

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir