3 Temmuz 2012 Salı

Mario Jardel Galatasaray'da / 3 Temmuz 2000

O zaman durumun farkına çok varamamıştık aslında, çünkü Galatasaray'ın ulaştığı seviye son derece üst düzeydeydi ve Mario Jardel transferi de bana o zamanlar nedense sıradan, rutin bir transfermiş gibi geliyordu. Değerine ve farkına sonraları vardım tabii.

Avrupa'da müthiş bir sükse yapmıştı aslında Jardel. Porto formasıyla altın ayakkabıya uzanması, tam bir gol makinesi olması, Porto ile Şampiyonlar Ligi'nde geldiği konum derken Falcao vari bir etkisi olmuştu aslında ama Mario Jardel de Falcao misali bir transfer gerçekleştirdi. 16 milyon dolar gibi bir bonservise Galatasaray'a imza attı, o zamanların en büyük bonservis bedeli de bu olmuştu, çok çılgın ve alışık olmadığımız bir rakamdı.

Hakan Şükür'ün yerine geliyor olması da ayrı bir beklenti unsuru tabii, Hakan Şükür'ün koyduğu çıta çok yüksekteydi ve Jardel'den bu çıtayı yakalamasını bekledik. Tabii Galatasaray'da ki forvet değişimi Hakan Şükür ve Jardel transferleriyle sınırlı olmadı, Arif Erdem'in de Sociedad'a transferi ve onun yerine yine çok yüksek bir bonservise gelen Serkan Aykut'u unutmayalım.

Ama Lucescu'nun sisteminde Jardel daha çok tek forvet gibi oynadı, ligin ikinci devresinde de Arif Erdem'in geri dönmesiyle Serkan Aykut pek fazla şans bulamadı. Ona ödenen bonservise bakarakta tarihin en kötü transferlerinden birisi olarak kayda geçti ama ona şans verildiği zamanlarda da kötü işler yaptı diyemem, çok iyi bir alternatif konumundaydı ama çok daha fazlası beklendi.

Jardel'e dönersek, efsane bir sezon yaşadı aslında, bunu atlamayalım. Ama biz bunun da çok sonraları farkına vardık. O sezon Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynayan, Süper Kupa'yı kazanan Galatasaray'ın en önemli parçalarından biri oldu. Aynı zamanda özellikle ligin ilk yarısında 17 maçta 17 gol gibi bir istatistiği de vardı ama ligin ikinci devresinde yaşadığı sakatlığın da etkisiyle bir düşüş yaşadı, aynı performansı gösteremedi aslında ama genel itibariyle baktığımızda yaşadığı müthiş bir sezon, attığı su gibi goller var.

Klişeler döner ülkemizde bilirsiniz, en iyisi bile eleştirilir. Alex De Souza mesela, onu eleştiren çok koşmuyor diye eleştirir ama boş koşmadığını, koşu anlamında takımın en verimlisi olduğunu görmezden gelirler. Jardel'e de çok koşmuyor dendi, mücadele etmiyor dendi. Oysa bir forvetten öncelikle ne beklersiniz, gol atmasını, o da atıyordu. Bastonla oynasa, tekelerlekli sandalyeyle dahi oynasa oynasın, adam atıyor sonuçta. Elmander vari bir tarzda futbolcu olsa golden öte çok farklı şeyler beklersiniz ama Jardel gol demekti, gol de atıyordu ama gözden düşürüldü.

Bir sonraki sezon başında Jardel'i satmak için 40 takla attı Galatasaray, Porto'ya dönmesi bir ara gündemdeydi, başka takımlar konuşuldu ama Sporting'e bir miktar para {yanlış hatırlamıyorsam 5 milyon dolar gibi} artı Mbo Mapeza, Spehear, Horvath karşılığında transfer oldu. Hatta Almanya'da oynanan özel bir maç vardır, Roma maçı. Sırf Jardel'e piyasa yapmak adına bu maçın düzenlendiği bile söylenir.

Ne oldu sonrasında, Galatasaray aldığı bu üç futbolcudan da yararlanamadı. Mbo Mapeza hiç oynamadı, Spehear'ın oynadığı bir maç var ve ne kadar boş bir futbolcu olduğu da o sonradan oyuna girdiği maçta belli oldu. Horvath ise biraz kıpırdandı ama ligin devre arasında onunla da yollar ayrıldı.

Jardel ise Sporting ile de güzel bir başlangıç yaptı, yeniden altın ayakkabıyı kazandı ama sonrası yaşadığı psikolojik buhranlardan ötürü Dünya üzerinde oynamadığı lig, oynamadığı takım neredeyse kalmadı, 36 yaşında bile transfer yapıyordu bir ara ve sonrasında futbolu bıraktığını duydum ama çok büyük bir golcüydü, onu sadece bir sezon izleyebildik ama efsane bir transferdi ve efsane bir sezondu o da. Sonra farkına vardık tabii bunların...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir