8 Mart 2013 Cuma

Geriye Güzel Futbol Hikayeleri Kalır; Burcu Kapu

Tutkumuz Futbol programı sezonun en önemli işlerinden biri ve futbolu neden sevmemiz gerektiğini bizlere anlatıyorlar. Burcu Kapu'yla da futbol üzerine güzel bir söyleşi yaptık. Kendisini ayrıca, Burcu'nun Futbol Günlüğü blogundan da takip ediyoruz, futbol üzerine enfes yazıları var. Bemim en çok keyif aldığım röportajlardan biri oldu.


Futbol hayatımızın en önemli olgularından biri. Futbolla yatıp, futbolla kalkıyoruz. Çoğumuzun hayatının gidişatı futbol üzerinden yakalanan mutlulukla ilgili. Ülkemiz için konuşursak, futbolu sevmeyi mi bilmiyoruz sizce?

Burcu Kapu: Hayatımızdaki bazı mutlulukların futbolda yakalanan mutluluklara endeksli olması gayet normal. Hiç öyle beylik laflar edip, futbol hayatımıza fazla işlemiş demeye gerek yok. Tabi ki öyle olacak. Milli takımımız eğer dünya üçüncüsü oluyorsa pek tabii bunu günlerce kutlayıp mutlu olmalıyız. Ezeli rakibinizi eğer bir derbide mağlup ediyorsanız, ertesi gün işe daha mutlu gitmekten normal ne olabilir.

Son dönemlerde yaygınlaşan bu “futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz” eleştirisine katılmıyorum. Gerçekten futbolla yatıp kalkan ülke mesela Brezilya’dır, biz değil. Bir çok etnik gruptan oluşan Brezilya’da ulusal kimliğin en büyük sembolü futbol. Bu sevgi o kadar büyük ki, Dünya Kupası’nı neden kaybettiğini, iki yıl boyunca soruşturan tek ülke Brezilya. Orada cumhurbaşkanlığından sonra ülkedeki en önemli pozisyon milli takım teknik direktörlüğü.

Anlayacağınız mukayese edersek, hiç de öyle futbolla yatıp kalkıyoruz denmez. Ama futbol tutkusu altında taraftarlığın boyutunun değiştiğini söylerseniz, sonuna kadar katılırım. Bir takımın taraftarı olmak başka bir takımın düşmanı olmakla karıştırılıyor. Futbolu sevmeyi biliyoruz ancak oyun içinde taraftar olmakla hayatta taraftar olmayı birbirine karıştırıyoruz. Asıl sorun bu sanırım.

Futbolun duygusal ve taktik - teknik yönleri var. Tutkumuz Futbol programında daha çok duygusal yönüyle ilgilisiniz ama futbol günlüğünüzü de okuduğumda taktik - teknik gibi konulara da fazlasıyla giriyorsunuz. Sizin için futbol ne demek ve futbol hangi yönüyle daha güzel?

Burcu Kapu: Futbolun bir matematiği olduğu ve buna da teknik-taktik dendiği bir gerçek. Bir maçı izlerken herkes 90 dakika boyunca kafayı mecburen işin matematiğine takıyor. Hangi oyuncu girmeli, hangisi çıkmalı, hangi kanattan bindirsek daha etkili olur, pas yapamayan oyuncular, ofsayt mı gol mü vs. Böyle olması zaten normal. Ama 90 dakikanın sonunda düdük çalınca geriye bunlardan pek birşey kalmıyor. Mourinho’nun çok güzel bir sözü var: Futbolda hafıza bir sonraki maça kadardır, diye.

Çok doğru. Işin teknik-taktik kısmı bir sonraki maça kadar çoktan unutulur. Geriye ne kalır? Güzel futbol hikayeleri kalır. Akhisar Belediyespor taraftarının, kale arkası açık tribünde ıslanan rakip Antalyaspor taraftarını ıslanmasın diye kendi tribününe davet etmesi akılda kalır mesela. O maç kim nasıl bir dizilişle oynadı hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum.

Uzun vadeli düşünememek ülkemizin diğer bir hastalığı. Planlar, programlar uzun vadeli yapılır ama başlamadan bitirmek bizim için bir gelenek. Bana göre futbolumuzun en önemli sorunu bu, hatta tüm sporlara dahi yayabiliriz. Sizce sorun nerede?

Burcu Kapu: Şimdi bu öyle bir soru ki; bu söyleşiden çıkart; siyaset, ekonomi, eğitim herhangi bir başlık altında yapılan başka bir söyleşide sor, hiç abes durmaz. Uzun vadeli plan yapmamak sporun sorunu değil anlayacağın. Bu bizim ülkemizin her alanda sorunu. Bence sorun nerede? Inan bilmiyorum.

Bireylerin toplumu, toplumun da ülkeyi oluşturduğunu düşünürsen, ben sana sorayım, senin uzun vadeli planın ne? Yani 5 yıl sonra, 10 yıl sonra ne yapıyor olacaksın? Belki bireysel olarak hayatımızda uzun vadeli planlar yapmayı becerebilsek, ülke şartları da daha farklı olur. Uzun vadeli plan derken tabii şu meşhur herkesin hayali olan “10 yıl sonra bir sahil kasabasına yerleşeyim, konserve kutusunda fesleğen yetiştireyim” planından bahsetmiyorum.


Galatasaray'a geçmek gerekirse, Ünal Aysal'ın getirdiği vizyon {ekonomik tablo, Drogba & Sneijder transferleri, vs.} doğru vizyon mudur, Galatasaray'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Burcu Kapu: Başkanın vizyonunu ve kulübün ekonomik durumunu değerlendirmek için daha çok bilgiye sahip olmak gerekir diye düşünüyorum. Yani kongreleri özellikle de mali kongreleri içeride takip etmek lazım. Dışarıdan bakınca işler yolunda gibi gözüküyor. Ama bilemeyiz. Sneijder transferi beni bir futbol sever olarak çok heyecanlandırmıştı.

Sonrasında Drogba da gelince heyecanım ikiye katlandı. Çok önemli bir futbolcu. Galatasaray bu sezon Şampiyonlar Liginde umduğunu bulamasa bile sırf bize Drogba’yı çıplak gözle izletme imkanı sağladığı için teşekkür etmek lazım.

Galatasaray’ın geleceği konuşulduğunda ben hep 1996-2000 yıllarını hatırlatmak gereği duyuyorum. Bu yıldız transferler ve dümende Fatih Hoca olunca herkes hemen başarı bekliyor. 2000 yılında kazanılan UEFA kupası, o yılki başarı ya da tesadüf değildi. 4 sene lig şampiyonluğunun ve adım adım oluşturulan takım anlayışının mutlak bir sonucuydu.

Bu sene belki Şampiyonlar Ligi’nde bekleneni veremeyebilir, ancak önemli olan kazanılan tecrübenin önümüzdeki yıla nasıl aktarılacağı. Hem yöneticiler, hem de taraftarlar bu yıla belki de Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmak yolundaki ilk durak gözüyle bakarsa, bir kaç yıl sonra o şampiyonluk gerçekten gelebilir. Şunu söyleyebiliriz; Galatasaray trene bindi ve tren yola çıktı. Varış noktasına ulaşana kadar yolda kaza olmaması için, herkesin sabırlı ve dikkatli olması lazım. Yolun uzun olduğunu unutmadan tabi ki.

Galatasaray'ın bu sezonki ruh hali sizce nasıl? Şampiyonlar Ligi'nde hedefe ulaşıldı, yeni bir hedef doğdu, ligde öyle ya da böyle şampiyonluğun en büyük favorisi ama futbol olarak istenilen seviyede olmayan, istikrarsız bir görüntü var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz Galatasaray'ın bu sezonunu?

Burcu Kapu: Şampiyonlar Ligi’nde hedefe ulaşıldı sözüne katılmıyorum. Çünkü emimin Galatasaray’ın, Fatih Hoca’nın ve Başkan’ın hedefi Şampiyonlar Ligi’ne katılmış olmak değil, kupayı almak. Hedefe ulaşmaya daha vakit var. Biraz once de konuştuk ya, bu bir yolculuk. Futbolcuların birbiri ile oynamaya alışması, açıkların olduğu mevkilerin kapatılması, takımın tüm oyuncularının aynı fizik gücüne ulaşması, bunların hepsinin tamamlanması için zamana ihtiyaç var.

Bu süreçte de zaman zaman istikrarsız bir futbol ortaya konduğu doğru. Ama şunu herkes kabul etmeli, bu takım hala eksik. Sahaya resmi olarak 11 oyuncu çıkıyor ama sahada 11 oyunculuk oyun henüz oynanamıyor. En azından bugün böyle diyelim. Zaten oynamaya başladığında da muhtemelen Türkiye olarak göğsümüzü kabartan yeni bir başarı hikayesi yaşayacağız hepimiz.

Bizleri kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum, son olarak Sportif Cümleler için ne söylemek istersiniz?

Burcu Kapu: Blogu takip edenler zaten biliyordur, ancak yeni takibe başlayanlar için şiddetle Nostalji ve Almanak bölümünü tavsiye ederim. Arşivlik fotoğraflar var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir