Lucescu'nun Brezilya Milli Takım'ına hediye ettiği bir Brezilyalı daha. Uzun zamandır Shakhtar forması giyiyor ve büyük işler başardı. Bu anlamda da bize yar etmezler dediğimiz bir forvet aslında ama hala bir takımla anlaşmış değil. Luiz Adriano transferi sence ne ölçüde imkanlı?
Hasan Yıldırım: Luiz Adriano, transfer piyasasının gözdelerinden. İsmi özellikle sürekli
İngiliz ve İtalyan kulüpleriyle anılıyor. En son devre arasında adı
Roma'yla ciddi şekilde anıldı. Ama transfer gerçekleşmedi. Luiz Adriano
daha sonrasında "Roma'da oynamak isterdim" diye açıklama yaptı. Geçen
yaz ve sonrasında ismi Arsenal, Tottenham, Liverpool gibi Premier Lig
takımlarıyla anıldı, anılmaya da devam ediyor. Shakhtar Donetsk'in Luiz
Adriano için 10m€ bonservis istediği iddiaları var. Sözleşmesi
31.12.2015'te sona erecek bir futbolcu için bu rakam ne kadar gerçekçi
tartışılır. Önümüzdeki yaz transfer sezonunun Eylül ayı başında soba
ereceğini düşünürsek; 4 ay sonra sözleşmesi bitecek bir futbolcuya, bu
bonservisi ödeyecek bir takım çıkar mı? Zikredilen rakam doğruysa ve
düşmezse, zor gibi. Mali durum ve seçim de düşünüldüğü zaman;
Galatasaray için tek seçenek, mevcut başkan adaylarından birinin
oyuncuyla, oyuncu başka bir takım anlaşmadan anlaşması ve sözleşmesinin
bitmesini beklemesi olarak görünüyor. Tabi peşinde birçok önemli takım
varken ve muhtemelen bu sayı her geçen gün daha da artacakken kolay
görünmüyor.
Uzun süre yazalım mı yazmayalım mı gibisinden gittik geldik ama gelinen noktada da yazmaya karar verdik. Luiz Adriano'nun olası transferi Galatasaray'ı hangi noktaya getirirdi, Gignac ile kıyasını istesem tercihin kim olur?
Hasan Yıldırım: Yazma konusunda tereddüt etme sebebimiz; oyuncunun peşindeki takım sayısının fazla olması. Gerçekten zor bir transfer. Sözleşmesi önümüzdeki yaz bitmedi için Shakhtar bonservis talep ediyor. Peşinde her açıdan güçlü kulüpler var. Onları ekarte edip Luiz Adriano transfer edilebilir mi, emin değilim açıkçası. Her ikisi de çok iyi golcüler. O yüzden hangisi uygun şartlarla transfer edilebilirse, "hayır" demem. Aralarında çok büyük kalite farkı olduğunu düşünmüyorum. Ama illa birinde karar kılacaksam; Gignac'ın çok istikrarlı bir futbolcu olmaması, performansında (Son 3 sezondur performansı iyi, öncesinde çok büyük düşüş var) bazen önemli iniş-çıkışlar yaşayabilmesi, zaman zaman kendisine (fiziğine) çok dikkat etmemesi gibi sebepleri de düşündüğüm zaman ilk tercihim Luiz Adriano olur. Ama Gignac'ın da özellikle bu sezon Bielsa sonrası çok iyi oynadığını, formda olduğu zaman formasını giydiği takıma çok büyük katkı verdiğini de hatırlatayım.
Öncelikle Luiz Adriano'nun da, Gignac'ın da çok iyi
golcüler olduğunu daha önce de belirttim. Her ikisi de tabiri caizse
golü koklayan, son vuruşları çok iyi oyuncular. Gignac'ın Luiz
Adriano'dan farkı; daha uzun boylu olması, fiziğinin daha güçlü olması
ve bence gol yollarında biraz daha bencil olması. Tabi Gignac'ın ceza
sahası dışından çok daha sert ve etkili şutlar çeken bir golcü olduğunu
da söylemek lazım. Gignac'ın fiziği; formda olmadığı, düzenli
oynayamadığı zamanlar kilo almaya (amiyane tabirle 'salmaya') yaktın bir
fizik. Şu an çok formda ve her maç düzenli oynayabiliyor. O yüzden
fiziği de fit. Ama sadece 1 - 2 sene öncesine bakılırsa, şu an ki haline
göre daha yağlı bir vücuda sahip olduğu rahatlıkla görülebiliyor.
Kendisine sürekli dikkat eden, fit olmaya özen gösteren bir isim
olduğunu söylemek zor. Kariyerine bakıldığında, performansı ve
istatistikleri inişli - çıkışlı bir görüntü çiziyor. Özellikle 2011-2012
sezonunda performansının ve istatistiklerinin dip yaptığını, bu sezon
Bielsa sonrası ise Avrupa'nın en formda golcülerinden birisi haline
dönüştüğünü belirtmekte fayda var. 2008-2009 sezonundaki (ligde 24,
kupada 2 gol, toplam 26 gol + 4 asist) müthiş performansı sonrası en iyi
sezonunu bu sezon yaşıyor desek yanlış olmaz.
Luiz Adriano'nun Gignac'tan farkı; bence biraz daha hızlı
bir futbolcu olması, asist özelliğinin daha fazla olması ve daha
istikrarlı bir futbolcu olması. Luiz Adriano da ceza sahası dışından
etkili şutlar çekebilen bir isim. Ama uzak mesafelerden Gignac gibi
rakip kaleyi yoklamak yerine, daha yakın mesafelerden bunu deneyen veya
ceza sahasına girmeyi tercih eden bir golcü. Ceza sahası içinde çok
etkili. Boyu Gignac'a göre daha kısa olmasına rağmen, hava toplarında da
kötü olmadığını belirtmek mümkün.
Hızlı bir oyuncu, tarz anlamında da baktığımda o da Burak Yılmaz gibi aslında. Ben Burak Yılmaz'ın her şartta 11 oynayacağını düşünüyorum ve Burak Yılmaz'ı tamamlayacak bir isme ihtiyaç var sanki ama Luiz Adriano çok üst düzeyde bir forvet. Ne gibi farklar yaratırdı, Galatasaray'a neler katardı?
Hasan Yıldırım: Luiz Adriano; son vuruşları çok iyi, pası iyi, oyun zekası iyi, tekniği
iyi, adam eksiltebilen, hızlı bir futbolcu. Kaleye sırtı dönük oynayan,
takım arkadaşlarına hava topu indiren, rakibe maç boyu pres yapan tarzda
bir oyuncu değil. Kanatlarda etkili ve golcü 2 kanat oyuncusuyla
birlikte oynatıldığı zaman da etkili olabiliyor, yanında 2. bir golcü
olduğunda da etkili olabiliyor. İyi golcü olmasının yanında, takım
arkadaşlarına asist yapma özelliği de iyi bir isim. Bu sezon 7'si ligde,
3'ü Şampiyonlar Ligi'nde toplam 10 asisti var. Yani birlikte oynadığı
futbolcuları da gol pozisyonuna sokabiliyor. Çoğumuzda çift forvetle
oynanacaksa, illa bu golcülerden biri; uzun boylu, takım arkadaşlarına
hava topu indiren, veya rakip kaleye sırtı dönük top alabilen, etkili
olabilen, maç başı 12-13km koşabilen, rakip savunmayı baskı altına
alabilecek kadar pres yapabilen tarzda (Elmander gibi) olmalı gibi bir
düşünce var. Mantık olarak bu doğru. Ama Luiz Adriano'nun da farklı
özelliklere sahip olmasına rağmen, Burak'la yanyana oynatıldığı zaman da
etkili olabileceğini düşünüyorum. Hem takımın gol yükünü çekebilir, hem
birlikte oynadığı isimlere asist yapabilir, hem de takımın sahadaki
kaliteli, oyun zekası yüksek oyuncu sayısını arttırabilir.
Kariyeri anlamında sence nasıl bir gelecek onu bekliyor, 28 yaşına da
geldiğini düşünerek müthiş bir kontrat alacağı kesin, talipleri ne
ölçüde olacaktır?
Hasan Yıldırım: Aslında taliplerinden ve onunla anılan kulüplerden ilk soruda da
bahsettim. Devre arasında Roma'yla ismi uzun süre anıldı. Ama transfer
gerçekleşmedi ve Roma CSKA'dan Seydou Doumbia'yı transfer etti.
İngiltere'den Liverpool ve Arsenal gibi takımlarla da ismi anılıyor.
Önümüzdeki yaz, veya sözleşmesi yıl sonunda bittikten sonra; transfer
olacağı kulüpten, yüksek meblağlar kazanabileceği bir kontrata imza atma
ihtimali yüksek. Talipleri her geçen gün daha da artacaktır. Talipleri
arttıkça, teklifler de artacaktır.
bizdeki sorun alt yapı eğitim para cart curt falan değil aga.
YanıtlaSilbizdeki asıl sorun kulüplerin dernekler mantığı ile yönetilmesi.fiyatlar niye yükseliyor ,neden çok transfer yapılıyor ,neden her yıl zarar artarak büyüyor.bunların cevabı basit.dernekler yasası ile işler gidiyor.
diyorlarki oyuncu fiyatları çok yükselmiş.14 yabancı olunca düşecekmiş.buna kim inanır.?
daha önce bu blogda defalarca yazdım.spor kulüpleri tam bi kara delik olmuş durumda.futbolundan basketine valeyboluna kadar.
yönetenlerin hiçbir sorumluluğu yok.sorumluluğun olmadığı yerde ne olur.rant.yolsuzluk vs.
bizde transferler şöyle yapılır.
misal tarık transferi diyelim.pazarlık şöyle olur
satıcı:tarıkı 3 milyon avro satıyorum
alıcı : 3 milyon avro ise 5 milyon avro olsun.
alıcı:tamam
kağıt üzerinde 5 milyon avro çıktı gösterilir.herşey yasaldır.hiçbir açık olmaz.paralarda çıktı olarak gösterilir.lakin zurnanın zırt dediği yer bu alemde paranın takip edilmemesidir.kulüpten çıkan paranın sonra hangi kişilere ulaştığı muamma.
bu kurulan rant düzeninde 3 unsur var.
yönetici,manager,banka
bankalar kulüpleri faiz yoluyla haraca bağlamış durumdalar.her yıl milyonlarca avro faiz alıyorlar.kulüplerin soyulması bankaların işine geliyor.herkes borcsuz kulüp olsun der ama bankalar ve yöneticiler demez bunu.
yöneticiler bankadan kredi alırlar.futbolcu giderlerini bununla karşılarken kulübün gelirlerinin büyük kısmını cebellezi ederler.yöneticilerle bankalar arasında menfaat ve rant ilişkisi kurulmuştur.alan memnun satan memnun.bu ilişkilerin ana nedeni ise yukarda bahsettiğim olay.kulüp zarar ediyor ama yöneticiler sorumlu olmadığından kişiler zarar etmiyor.(hatta büyük karlar ediyor)
managerler ise bu kirli ilişkiyi düzenleyen unsur olarak duruyor.neden x oyuncu değilde y oyuncu geliyor sorusu önemli.x oyuncu doğru transfer olacakken (ama rant kapısı kapalı olduğundan) y oyuncu geliyor.
ne alt yapısı ne eğitimden bahsediyorsunuz aga.kimsenin derdi değil bunlar.kulübün sahibi yok çünkü.herkes ama herkes görevde kaldığı sürece nasıl malı götürürüm derdinde.
son naklen yayın ihalesinde fiyat anormal rakamlara çıktı.senede 400 milyon dolar.herkes kulüpler rahatladı diyordu.sonuç?borçlar katlanarak büyüdü.gelirler arttı rant da yolsuzlukta arttı.türkiyede sistem şu: gelirleri cebellezi yap giderler için kredi çek.faiz öde.günü kurtar malı götür.
çözüm ne peki.kulüplerin özelleşmesi.kişiler yaptıklarından dolayı olumlu yada olumsuz etkilenmiyorsa orada ancak rant oluşur.