Kadronun zayıfladığına, iyi olmadığına katılıyorum. Bu kadro sezon başı itibariyle doğru takviyelerin gelmemesi ile birlikte zayıfladı ama şu an yaşanan durumun da çok ötesindeydi. İyi kötü zirve yarışı vardı, liderin 3 puan gerisinde. Şampiyonlar Ligi'nde iyi kötü bir gidişat vardı, savunmada büyük sorunlar yaşayan ama hücumuyla ayakta kalan, ligde de hücum anlamında tüm istatistiklerde lider olan. Belki yine şampiyon olamayacaktı, yarıştan erken kopacaktı ama bu durumda da olmazdı o kadro. Hamza Hamzaoğlu'nu eleştiriyorduk, hala da eleştirilerin arkasındayım ama Mustafa Denizli'nin yaşattığı hayal kırıklığının ve ortaya çıkardığı şu ruhsuz tablonun izahı yok.
Lazio maçlarına dönelim. İlk maçı da konuşmak lazım, yanlış kurgu sonrasında alınan 1-1'lik beraberliğin yarattığı dezavantaj var. Çok sayıda stoper kullanarak daha iyi savunma yaparım düşüncesinin nasıl patladığını izlemiştik. Gol yiyor bu takım, sizin hücumdan kısıp, savunmaya sayısal anlamda yüklenmiş olmanız da çare olmuyor. Onu geçtim, madem o sistem doğruydu da Lazio rövanşında neden işler değişti, aynı sistemi göremedik?
Tempoyu düşük tutmanın ve önce gol yememeyi düşünmenin avantaj olduğunu düşünmüyorum. İlk yarıda pozisyon vermediniz belki ama siz de pozisyon bulamadınız, Sneijder'in attığı bir şut var sadece. Gol aradığınız bir maçta da çöpe giden 45 dakika demek bu. İkinci yarıya da hamle yaparak başlamıyorsunuz, aynı düzende devam edeyim mantığı devam ediyor. Bu durumda Galatasaray aradığı golü nasıl bulacak, nasıl hücum edecek?
İlk yarıda pozisyon verilmediği doğru, hatta ikinci yarının ilk 10 dakikasına da tempolu ve baskılı girildi ama yenen ilk golde Galatasaray'ın nasıl dağıldığını izledik. İlk maçın kopyası, yine bir duran top golü. 2-0 sonrasında 2-1'i bulmak bir nimetti ve 30 dakika gibi de bir süre vardı ama Mustafa Denizli yine hamle yapmadı, yine seyretti, taa ki 3-1 olana, dakika 85'e gelene kadar. Galatasaray'ın derin bir kadrosu yok, hamle şansı da az ama 11 başlaması gereken Bilal Kısa'nın oyuna girmesi 85. dakikayı buluyorsa orada sorun başkadır, farklı mevzular konuşulur.
Garip tercihler dönüyor, anlaşılması güç. Sabri Sarıoğlu'ndan sahte 9 yaratılma sevdası gibi. Sağ açık başlatmak bir yana da takımın en ileri ucunda kullanılan isim kendisiydi, inanamadım. Sneijder zaten sola kayarak oynuyor, Yasin Öztekin de sahada derken Carole, Sneijder, Yasin Öztekin soldan hücum ediyor, sağ taraf ise aslında stoper olan Denayer'de. Bu adam tüm sağ kanadı nasıl idare etsin. Sonra yenilen iki golde hatası var, adamını kovalamadı deniliyor. Şu tabloda ben mi kovalayayım, hata yapması kaçınılmazdı.
Galatasaray'ın savunması kötü de Lazio'nun savunması muhteşem değil. Rakip savunma arkasına atılacak her top ya da sarkacak her futbolcu tehlike yaratabilirdi. İlk maçta Donk bunu yaptı ve asisti geldi. Bu maçta da Yasin Öztekin sarktı ve golünü attı. 180 dakikayı baz alalım, sadece iki kere yaptık bunu ve iki gol attık. Bu durumda ne konuşmamız lazım?
İlk maçı katı savunma yapayım sevdasına kaybettik, ikinci maçı da kontrollü futbola. Şu tabloda Chedjou bence Donk'dan daha iyi orta saha. Donk'un defansif katkısı olmadığı gibi, hücumda da beklediğim farklılığı yaratmadı. Hiç agresif değil ama agresif olmasını zaten beklemiyordum. Şu nokta mühim, Donk da savunamıyor. En azından Bilal Kısa'yla başla, hücum sende olsun. Bilal Kısa da Donk kadar savunur diye düşünüyorum. Hamza Hoca zamanı Selçuk İnan & Bilal Kısa ikilisi doğru değil derken ben bu ikilinin hücum etkisini mumla arıyorum. Lazio maçına bir de Selçuk İnan'ın ruhsuz, kötü, sürekli hata yapan halini eklediğimizde Galatasaray hangi orta sahadan bahsedecek?
Duran toptan yenen golün dışında yenen iki boş kale golü de her şeyi açıklıyor aslında. Savunmada yok, neden son iki maçın iyisi Koray Günter yedek bekledi, yeniden Chedjou stopere döndü. Hakan Balta da çok hatalıydı mesela. Denayer ve Carole'yi de listeye ekliyorum (bu maçlık) ama elle tutulur herhangi bir şey kalmadı, bütünüyle dağılan bir takım var.
Bunun adı büyük bir çöküş. Galatasaray ilk kez elenmiyor ama en kötü sezonunda bile Avrupa'da farklı oynardı ki bunun en iyi bilmesi gereken isimlerin başında Mustafa Denizli gelir. Ama kendisi 1.5 yıllık 4.5 milyon dolar sevdasına kariyerimi riske attım demeye devam edebilir. Galatasaray benliğini kaybetti, Avrupa kimliğinden büyük ödünler veriyor. Bu da ilerisi adına en büyük tehlike..
Twitterdan da yazmistim sana daha 10. dakikada hersey belliydi 3 defa ard arda pas yapamayan bir takim kimse nerede duracagini ne yapacagini bilmiyor. Ulkemizde böyle beceriksiz insanlarin milyonlar kazanmasindan baska bisey yok. denizli futboldan zerre kadar anlamiyor su takimi sezon basindan beri izleyen bir taraftari cikar daha saglikli tercihler yapar. boyle baskan boyle teknik adam yazik ulkeme. böyle adamlar fuybolda oldugu surece ne stada gideceksin ne mac izleyeceksin liseliler sevdasi yuzune takımı bu hale getirdiler su gunden tezi yok taraftar sazi eline almali hep birlikte boykot etmeliyiz. stada gidilmesin destek olmasin brakin bu kotu gunde takimin yaninda olun ayaklarini adamlar milyon kazanıyor bizler 3 kurus maasla stadlara kosuyoruz bunun hakki su rezil fuybol degil.
YanıtlaSilMerak ediyorum Denizli maçlardan sonra oynanan maçı tekrar seyrederek analizini yapıyormu.? Bazı gerçekler o kadar açık ki, bizim tv ekranında gördüğümğüz gerçekleri Denizli gibi tecrübeli teknik adamın görmemesi imkansız. Bunu neden merak ediyorum.Ekonomik krizde 2,8 Milyon euro ya Donk alındı.Her hafta ilk onbirde .Özellikle dikkat ediyorum takıma katkısı sıfır.Adeta G.Saray bir kişi eksik oynuyor.
YanıtlaSilDenizli bunu nasıl göremiyor inanılır gibi değil. .Hadi maçta göremiyorsun. Evde maçın tekrarını izlesen ben bu Donk a nasıl tahammül ettim diye insan kendine sorar.Lazio maçında Donk u 85. dakika da Bilal ile değiştirince pes artık dedim.M.Denizli artık bitmişdir. Gerçekten bugünden sonra G.Sarayı zerre kadar ileri götüremez.Yönetim tüm iyi niyetine rağmen M.Denizli tercihi ile maaleswef büyük bir hata yapmıştır.
Bu maç için şansımız zaten yok yani MD ile yoktu son 15 Avrupa maçında sadece 1 galibiyet alabilmişiz. Bu da mesele değil aslın mesele aynı 10-11 sezonu gibi bir sezon geçiriyoruz o sezondan farkı Podolski gibi Sneijder gibi her an maç kazandırabilecek oyunculara sahip olmamız birde kalede Muslera diye bir cengaverin oynaması. O sezonda aynı durumda olunmasına rağmen bir tane genç oyuncuya şans verilmemişti bugünü kaybettik bari yarını kazanalım yada biz zaten gidicez bari yerimize gelecek olana hizmet edelim gibi düşünceler yoktu yine yok. Koray, Emre , Volkan Pala , Jose gibi isimlerde ısrar etsek ne kaybedicez hayır oynaması gereken Bilal bile oynamıyor.. Mayıs ta yeni yönetim + Fatih Terim den başka bu işi çözebilecek adam yok ayrılış şeklini sevmesemde Terim den başka çıkış yolu yok zaten 10-11 sezonundan o şampiyonluklara yürüyende yine kendisiydi. Bu kadro o kadro kadar çöp de değil 3-5 tane sağlam takviyeyle en azından futbol oynayan bir takım görebiliriz sahada bence ama bu gerçekleşmez ise gelecek yıl yine hüsran şimdiden söyleyelim.
YanıtlaSil