28 Nisan 2016 Perşembe

Kara Bulut Dediğiniz Şey, Ergin Ataman İçin Hafif Bir Sis "Euro Cup Galatasaray'ın"


Nasıl anlatsam, nereden başlasam durumu. Konuya girmek zor, başarı çok büyük. Sezon başında Euroleague katılım mücadelesinde yetkililer "para ve sponsor" diyerek o hakkı kupaya katılmayı hak etmeyen ama parası olan bir takıma verince Ergin Ataman şöyle demişti, "Euro Cup'u kazandığımız zaman Euroleague'ye katılmamızı nasıl engelleyecekler". 

Henüz kadro veya bütçe de yoktu ortada, o gün iddiasını ortaya koydu ve asla geri adım atmadı. Kendi alacağı ücreti de düşürerek Galatasaray'da kaldı, takımın bütçesi yarı yarıya indi ama o inandı, doğru bir planlamayla birlikte Euro Cup'u kazanma hedefiyle bir takım kuruldu ve kupa kazanıldı. Galatasaray hedefine ulaşmıştır ve Ergin Ataman da Galatasaray tarihine geçmiştir.

"Kara bulut dediğiniz şey benim için hafif bir sis" söylemini Mustafa Denizli bizlere kazandırdı ama söylemin altını dolduramadı. Ergin Ataman için kurulmuş bir cümleymiş aslında, bu şubenin etrafı kara bulutlarla kaplıydı, hepsini dağıttı. Zorluklarla mücadele etti, kalmaya da devam ederse ki öyle görünüyor yine zorluklarla mücadele etmeye devam edecek ama dediği bir şey var, "4 yıldır burada görev yapıyorum ama 50 yıldır Galatasaraylıyım".


Bu ülke adına her ilk büyük başarıdır, yazılan tarihtir. Avrupa ise Galatasaray'ın mottosudur ve bu her branş için geçerlidir. Ergin Ataman ve öğrencileri büyük iş başarmıştır, Galatasaray'ın da tarihine geçmiştir. Bizler de çok şanslıyız ki bu büyük başarıya şahit olduk. Bu ekibe ne kadar teşekkür etsek az, bizlere Galatasaraylı olmanın ne kadar büyük bir gurur olduğunu tekrar hatırlattıkları için.

Euro Cup yoluna geçersek, favorilerden biri olarak başladığımız bu kupada en büyük favori değildik, taa ki finale kadar. Özellikle Euroleague'den elenen takımların da katılımıyla birlikte yol zordu ama statünün de avantajını mükemmel şekilde kullanarak sonuca ulaştık. Abdi İpekçi muhteşem bir kale oldu, çok büyük atmosfer yarattık ve bu kupanın en büyük faktörlerinden biri de taraftar oldu. Karşıyaka maçından başlar, Bayern Münih, Gran Canaria ve Strasbourg. Tüm kilit maçlar Abdi İpekçi'deydi ve bu avantaj bizlere Euro Cup'u getirdi.

Kronik sorunlar oldu, çok büyük kopmalar yaşadığımız. Deplasmanlar fobiydi ama farkları daima makul seviyelerde tuttuk, iç sahada sürekli kazandık, ayakta durduk ama Karşıyaka maçı dışında vurup geçtiğimiz maç yok belki, hep son anlara baktık ama bir şekilde sonuca ulaştık. Ergin Ataman'ın takımları vitesi sonradan yükseltiyor, çok eleştirdiğimiz zamanlar oldu, hatta umutlarımızı yitirdiğimiz ama son 16'dan sonra yükseldik, geliştik. 

Bu takım büyük karakterler çıkardı, bazı isimler öyle anlarda büyük oynadı ki. Dorsey gitti, Chuck Davis ve Jerrells gibi iki kumar oynadık, Dorsey'in yerini de dolduramadık ama hoca bu kumarları kazandı, Chuck Davis geri döndü, Jerrells kendi oyun benliğinin dışına çıktı, ekstra savunma katkısı gösterdi. Sahada olan herkes karakter koydu ortaya, takım için değişti, gelişti.


İsim isim de gidelim. Lasme'den başlarız, N'Dong dan sonra gerçek anlamda bir pivotumuz oldu. Savunma bakanı, orgeneral diyoruz ki, gerçekten o kadar var. Doğru düzgün rotasyonuna da sokamamıza rağmen tek başına tüm pota altını kararttı, bana sorarsanız bu kupanın gelmesinde de en büyük pay sahibi oldu.

Devamında Micov. Gösterdiği karakteri hangi Galatasaraylı gösterebilirdi merak ediyorum. Daha iyi teklifler olmasına rağmen ücretini düşürdü, Euro Cup'da devam etmeyi göze aldı ama mücadele ve azminden asla ödün vermedi. Hücumun en büyük aklı, kilit noktası. Soğukkanlılığı, kritik anlarda en çok güvendiğimiz isimlerden biri olmasıyla hakkı ödenmez.

MVP McCollum da var. Sezona kötü başladı aslında, hepimiz guard sorununu dile getirdik, McCollum'un aranan isim olmamasından. Bu adam skorer, kendi oyununu oynar. Sezon başında da ona rol bulmakta zorlanıldı ama rolü bulduğunda etkisi büyük oldu. Takımın sayı kralı, el yakan anlarda asla geri atmayan, son periyotlarda büyüyen, MVP ödülünü de sonuna kadar hak etmiş bir isim. 

Chuck Davis'in transferi de Galatasaray'ın Euro Cup için kırılma noktası. Koca bir yıl basketbol topunu eline dahi almamış, bizlerin Banvit günlerinden iyi tanıdığı, neler yapabileceğini bildiği ama uzun sakatlık sonrası güvenemediği bir isimdi. Geri dönüşü büyük oldu, kırılma noktası yarattı. Dorsey'in de yokluğunda Lasme'ye nefes aldırdı, kilitlenen hücumları açtı, çok büyük akıl koydu. Ben ona profesör diyorum, bence hakkını verdi.

Ve kaptan Sinan Güler. Bu sezon eski görüntüsünün uzağında olabilir ama kazanılacak maçı da kazandırır. Herkesin para dediği, kaçmak için yer aradığı yerde bir kere konuşmayan, oyununu oynayan, tek bacağı ve yarılan kafasıyla derbi kazandıran bir değer. Varlığı yeter, bu kupada da en büyük pay sahiplerinden biri o. Yaptığı liderlik, koyduğu karakterin pahası biçilemez.

Göksenin Köksal'ın özellikle Abdi İpekçi'de ateşlenmesi, rakiplerin en iyi kısalarına kabus olması, Schilb'in ritmi bulduğunda skor özelliği, Jerrells'in kendi oyunundan ödün verip savunmada gösterdiği sertlik gibi etmenler de var. Dediğim gibi bu takım çok büyük kahramanlar yarattı, kendi içerisinden büyük karakterler çıkardı. Hepsine ne kadar teşekkür etsek az.

Finale gelirsek, ya da gelmeyelim. Euro Cup Galatasaray'ın, bu gurur ise bizlerin..

2 yorum:

  1. Ağlamamak için zor tuttum kendimi okurken ellerine sağlık kardeşim mükemmel yazmışsınız birşey var tarifi imkansız Galatasaraylılık özelinde kişilerde kimliğe bürünüyor büyük yüreklerde onlardan biri de şüphesiz Sinan Güler bu evlatlar bizim iyilerken mutluluğu tarifsiz kötü performanslarına eleştirilerde yüreğim burkulur hep iyi olsunlar isterim çünkü o ruhu hisseden in elinde başarılar taclandikca anlamlıdır

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir