Galatasaray'ın bitmeyen bir "Allah'ım sol bek" veya "Allah'ım sağ bek" havası var. 2000'li yıllar için konuşuyorum, bir türlü dolduramadığımız pozisyonlar. Sağ bek için Eboue derim, onun dışında gelen giden isimleri konuşuruz. Sol bek için ise Riera derim, o da sol beke devşirilen isim. Yine de Galatasaray adına son yılların en iyi sol beki, kim inkar edebilir.
Fatih Terim'in de dolduramadığı bir pozisyon. Riera'yı oraya devşirmesi büyük hareketti ama sol bek transferi için arayışı hep vardı. Carlinhos gibi isimleri konuşuyorduk, hatırlayın. Sonra Fatih Terim gitti, Mancini derken ilk icraatlarından biri Alex Telles hamlesi oldu. Riera'yı pek sol bek oynatmadı Mancini, yabancı sınırı derken de sözleşmesini fesih ettik. 6 ay kalmıştı oysa, yararlı bir isimdi. O da başka bir konu.
Alex Telles de "Allah'ım sol bek" dedirten isimlerden. Mancini kaynaklı mı yoksa scout önerisi mi bilmiyorum ama iyi transfer işte, zarar etmiyorsunuz. Potansiyeli yüksek bir isim, bonservisi o dönem için eleştirilmiş olsa bile. Gremio döneminde hücum özelliğiyle ön plana çıkan, teknik, sol ayağını iyi kullanan bir sol bek. Galatasaray günleri de böyle başlamıştı, sol bekte gösterdiği hücum etkisiyle.
Devam ettiremedi, belki de uyum sıkıntısından. Bu anlamda beklentiyi ilk etapta karşıladı diyemem. Prandelli onun adına şans olabilir dedik, onun döneminde de iyi cevap veremedi. Yabancı sınırı da zorluyor ayrıca, sol bekte Tarık Çamdal'la oynamak durumunda kaldığımız maçlar var. Hamza Hamzaoğlu geldiğinde ise daha istikrarlı şekilde forma giymeye başladı.
Telles, Yasin Öztekin ve Sneijder'in sol tarafta yarattığı üçgen unutulmayacak, o şampiyonluğun anahtarlarından biriydi. Telles'den hücum tarafında katkı daha fazla asist yönündeydi ama ben o dönemde savunma tarafının daha fazla gelişim gösterdiğine inanıyorum. Biraz daha güçlendi, ters kademesi imzası halini aldı ama insanların hücum algısına takıldı.
Ertesi sezon beklenti daha yüksekti, Telles'in de o sezona daha hazır gireceği sezonun ilk idmanından belliydi aslında. Yabancılar izinli olmasına rağmen ilk gün gelmişti idmana, iyi çalışıyordu. Sezonun ilk maçı Sivasspor deplasmanını hatırlayın, yaptığı asisti. İstekliydi, Şampiyonlar Ligi onu cezbediyordu ve Carole transferiyle de iyi bir rotasyon yakalamıştık. Biz ise son gün Telles'i Inter'e kiraladık, yerini Carole'nin doldurmasını bekleyerek.
Carole'nin hakkını yiyemem o sezon için ama Telles'in potansiyelinin sınırı yok işte. Inter günleri de çok parlak geçmedi gerçi, yine de piyasa yaptı, adını duyurdu ve Porto ihtimalini yarattı. Sezon bitince Porto teklifiyle geldi ve gitmek istedi. Telles / Bruma sol kanadı büyük heyecan yaratırdı, Riekerink'in Telles'i ikna etmek adına zamanı olmadı maalesef. Büyük bir kazanç elde edemedik bu transferden, yine de zarar yok. Telles'den beklediğimizi alamamamıza rağmen.
Porto'da ise yükseldi, yürüyor. Potansiyelinin sınırlarını geçen sezon zorlamaya başladı, devamı da gelecektir. Galatasaray'ın kullanamadığı, değerlendiremediği yeteneklerden biri olduğuna inanıyorum. Aidiyeti yüksek bir isimdi, bugün dahi Galatasaray adına paylaşımlarını görüyoruz. Bu takımı, ülkeyi seviyordu, bu anlamda da unutulmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder