Mücadeleden ödün vermeyen futbolcular ve genellikle maliyetleri düşük

Ocak ayının son günlerinde konuştuğumuz bir transferdi. Elde bonservis gelirimiz olsa da gittiğimiz her kapıdan boş döndüğümüz günler. Gulbrandsen ihtimali o gün konuşuluyordu, kendisi menajer önerisiydi. Kimseyi bulamamamız durumunda da gelebilirdi. Salzburg'la sözleşmesinin bitmesine 6 ay vardı ve takımdan ayrılacağı da belliydi.

Kendisini tanıyoruz aslında. Linnes'in yakın arkadaşı, hatta eşi de birçok maçta Galatasaray tribünlerinde yer aldı. O günlerde de aslında "kim bu" diye konuşulan, araştırılan bir futbolcuydu. Slazburg'a giderken ciddi bir potansiyel olsa da sakatlık geçmişi kabarık bir isim. Potansiyeline ulaşamamasında da bu büyük bir etkendi.

26 yaşında tabii, geçen sezonu da hiç fena geçirmedi. Galatasaray için Ocak ayında düşünebilirdim, bugün daha iyisini isterim. Başakşehir gibi bir takım için ise iyi bir alternatif derim. Özellikle de takımın başında Okan Buruk varken. Akhisarspor döneminde Muğdat Çelik'le yaptıklarını hatırlayın. Ön alanda böyle hızlı ve presçi bir futbolcuyla iyi işler yapar.

Gulbrandsen'in bonservisinin elinde olması büyük bir avantajdı. Hızlı, ön alanda çok hareketli ve pres gücü yüksek bir isim. Karar alma noktasında sorunları var, mental açıdan problemler de yaşayabiliyor ama gol / asist sayıları da hiç fena değil. Geçen sezon 35 maçta 12 gol 8 asisti vardı ve sezona da sakat girdiğini hatırlatmak lazım.

Kuzeyli mantığı da var. Mücadeleden ödün vermeyen futbolcular ve genellikle maliyetleri düşük oluyor. Gulbrandsen için de büyük paralar konuşulmamıştır. Başakşehir'in özellikle de takımın başında Okan Buruk varken iyi bir alternatif kazandığını düşünüyorum. Linnes'e de İstanbul'da arkadaş çıktı. Mutlaka onun varlığının da bu tercihte önemi vardır.