Avrupa kupalarındaki 100. galibiyet adına uzun zamandır bekliyorduk. Avrupa arenasında yıllardır başarısızız. Galatasaray için lig araç, Avrupa amaçtır. Biz bu amaçtan uzaklaştık ve vizyonu unuttuk. Şu 100. galibiyet için uzun zamandır bekliyoruz. Şampiyonlar Ligi ağırlıklı gidiyor ve başarısız oluyorduk. Maç kazanmayı unuttuk, öyle diyeyim. Bu da bir ölü toprağı oluşturdu ve ayağa kalkmanın yolu "kazanmaktan" geçiyor.
Kazanmanın yolu da Avrupa Ligi'nde de olsa mümkün olduğu sayıda maça çıkmak. Elbette Şampiyonlar Ligi oynayalım, oranın gelirleri olmazsa olmaz. Yine de bir silkinme lazımdı. Galatasaray için Avrupa Ligi ihtimal olunca da bunu düşündüm. Bu yıl maç trafiği her zaman olduğundan daha yoğun olsa da, bizim orada olmamız gerekiyor. Doğru rotasyonla birlikte de başarılı olmak mümkün. Lig de, Avrupa da aynı anda ilerler.
Neftçi Bakü deplasmanı da ilk adım oldu. Rotasyon olsa da, son derece ciddiye aldığımız bir deplasmana çıktık ve galibiyet geldi. Tempoyu doğru ayarladık. 1-1 sonrası panik ortamı oluşsa da, 2-1'i erken bulmak işi bitirdi. Tek maçlar her türlü sürprize gebe, kontrolü de elden bırakamazsın. Telafisi yok çünkü. Bu yıl Avrupa kupalarının da böyle bir sıkıntısı var, ön elemeler tek maç. Haliyle de birçok sürpriz beraberinde gelebilir.
Fatih Terim'in de 500 maçıydı bu arada. Galatasaray'ın Avrupa kupalarındaki 100. galibiyeti oluşuyla birlikte, farklı bir anlam oluştu diyebiliriz. Kazanarak başladık, böyle devam etsin. Son dönemde, sezonlara da yavaş giriyor ve puan kayıpları yaşıyorduk. Bu sezona da bu şekilde başlayamazdık. Ligin ilk 3 haftasındaki maçlardan çok, Avrupa kupalarındaki ön elemeler tek maç. Hataya yer yoktu ve doğru hazırlığın meyvelerini topluyoruz.
Kolay maçlar da olsa bunları kazanmak özgüven veriyor. Sonrasında daha güçlü takımlar karşısında daha dirençli oluyoruz. Ligde ne kadar iyi olsak da Avrupalı takımların temposu taktiksel bilgisi filan çok farklı bir seviye...
YanıtlaSilTabii ki. Kazanma alışkanlığı böyle geliyor.
Sil