Tozlanmış parçalı #66; Felipe Melo

Yanıldığım çok büyük bir nokta var. Melo, Galatasaray'dan ayrılırken 32 yaşındaydı ve Inter de kendisi için iyi bir bonservis bedeli ödedi. Gidişine o kadar soğuk değildim. İyi bir sözleşmesi vardı, yaş haddi de gelmişti. Gitmemesi lazımmış. Yeni sözleşme de almışken, Galatasaray'da uzun yıları daha olabilirmiş. Bugün 40 yaşında ve belli bir seviyeyi korumaya devam ediyor. Flumiense formasıyla bu yaşta Libertadores'i kazanırken, ilk 11'de sahaya çıktı. Kendisini de o kadar güzel zamanda stopere attı ki, kariyerini olabildiğince uzattı.

Prandelli onu stoper olarak değerlendirmek istediğinde bunu istememişti. 3'lü savunmada 2-3 maçı var, hepsinde de riskli oynayıp, hataya çok müsaitti. O günler tabi stopere geçmesi için erken olabilir. Yine de yaş ilerledikçe, daha az efor sarf edeceğiniz pozisyona kaymak kariyer uzatır. Galatasaray'da bunu istemese de, bir noktada stopere kaydı ve bugün 40 yaşında dahi üst düzeyde futbol oynuyor. Galatasaray'dan ayrılığı noktasında da, gitmek için her şeyi yaptı. Yeni sözleşme almasına rağmen, son gün gelen Inter'e yine hayır demedi ve ayrılmak istedi. 

Galatasaray'a ilk transfer olduğu dönemi hatırlayın. Kariyerinde hiçbir takımda 3 sezon görmemiş, özellikle de Juventus performansıyla büyük hayal kırıklığı oluşturmuştu. "Yılın bidonu" seçilmişti. Sorunlu da bir karakteri vardı, yönetilmesi hiç kolay değil. Florya'nın Suyu hadisesinin en önemli örneklerinden. Galatasaray'a kiralık olarak geldi, sonra bir dönem daha kiralandı, devamında da bonservisi alındı. 154 maça çıktı bu takımda. Şampiyonluklar, kupalar, Şampiyonlar Ligi yürüyüşleri. Hepsinde büyük pay sahibi.

Fatih Terim'in en büyük kazanımlarından. Melo / Selçuk İnan ikilisiyle birlikte ligin kırılması yaşandı ve Galatasaray'ın yükselişini izledik. Çok büyük 2'liydiler. Özellikle de ilk sezonlarında takımın tabelasını dahi onlar yukarıda tuttu. Melo'nun performans olarak düştüğünü pek hatırlamam. Daima üst düzeyde katkı verdi. Mücadelesi, azmi, lider özelliği, savaşından asla ödün vermedi. 6 numara desek de, Galatasaray forması giymiş en iyi 2 yönlü orta sahalardan biri. Top tekniği, dripling özelliği, bitiriciliği, oyun aklı. Savunması kadar, ofansif meziyetinden de bahsetmeli.

Melo sonrası da büyük boşluk. O yeri doldurmamız hiç kolay olmadı. Fernando'yla o şiddeti dindirmiş olsak da, asla bir Melo olamadı. Torreira'ya kadar da bu böyle sürdü. Torreira biraz daha farklı tarz tabi. Kıyas ne kadar doğru bilmem de, benzer etkiyi gösteriyorlar. Melo biraz daha komple bir paket. Torreira ise kusursuz bir tempo ve dinamizm. Torreira'nın henüz 2. sezonu. 1-2 sezonu daha burada geçince, belki Melo'nun önüne geçebilir. Şu an için en iyi 6 numaramızı Melo olarak gösteririm.

2011 - 2012 sezonunda, 4-4-2'nin içindeki Melo / Selçuk İnan 2'lisi unutulamaz. Melo'nun sezon bittiğinde 12 gol 1 asisti vardı. Orta sahada 6-8 numara olarak oynattığın futbolcudan 12 gol katkısı alabilmek büyük olaydır. Golün de her türlüsünü attı. Duran top var, topla dripling var, şut var, kenar ortasını bitirmek var. Selçuk İnan da o sezon 13 gol 15 asistti. Bu elit performans nasıl unutulabilir ki? Melo deyince Selçuk İnan, Selçuk İnan deyince de Melo. Tarihimizin gördüğü en iyi 2'lilerden...