Safralardan kurtuldun, kafayı kaldırdın ve Fenerbahçe'ye deplasmanda yine 3 attın

Rahatlık ayrı, rehavet ayrı. Tüm hafta bunu yazdım. Beşiktaş'a 5-0 kaybetmen ya da Young Boys'a elenmenin altında mutlaka sebeplerden biri rehavetle hareket etmendi. En önemli sebep bu değil elbette. Safralardan çok daha erken kurtulmalıydın. Şampiyon kadroyu koruyoruz adı altında zaman kaybettik. Bu da bize Şampiyonlar Ligi'ni kaybetmeye sebep oldu. Her şey bitti mi, elbette hayır. Okan Hoca'nın kredisi bu kadar mıydı, asla. Milli Takım arasını hedef görüp, önce gemiyi karaya yanaştırdı. Milli Takım arasında iyi bir çalışma, transfer döneminin de bitmesiyle birlikte yeniden denize açıldık. Kafasını saha içine odaklamış bir Okan Buruk'tan daha iyisi bu ülkede yok. Rakibin Mourinho olsa da yok. Farkı görüyorsunuz.

Rizespor ve Gaziantep FK karşısındaki oyunu hafife alanlar oldu. Fenerbahçe deplasmanını görelim dediler, gördük işte. Galatasaray o maçlardaki kadrosundan ya da oyunundan ödün mü verdi? Ekstra önlemler mi aldı, temkinli mi hareket etti? Gerek var mı bunlara? Fenerbahçe geçen haftalarda ne oynadı da, ekstra önlem alacaktın ki. Orta saha konusunda rakibi üstün gördüler, baskın olan bizdik. Davinson Sanchez döndü takıma, Jakobs geldi, forvetinde Osimhen var. Mevzu atletizm ise bunu yükselttin işte. Young Boys'a elendiğin takım yok şu an. Seviyen arttı, tempon ve atletizmin yükseldi. Oyun olarak da güçlüsün. Setim yok diyenler, bakın şu organizasyonlara. Bu takım 2 yıldır tesadüfen şampiyon olmuyor. Okan Buruk başarısı üst seviyede var ve sahaya yeniden odaklanmasıyla birlikte de vitesi yükseltmiş oluyorsun.

Çok önemli transferler yaptın. Birbirinden iddialı isimlere sahipsin ama belki de en önemli transferin Yunus Akgün oldu. 2 maçtır iyi oynuyordu, Gaziantep FK karşısında tabelasını da yaptı. Fenerbahçe karşısında 4-2-3-1 devam, Mertens mutlaka sahada olmalı derken, savunma tarafında dengeleyici Sallai olur diyordum. Okan Hoca ise Yunus Akgün'le devam ediyor. İyi oyunu taçlandırdı, ısrar ediyor. En büyük transfer işte. Anadolu'nun bağrından getirdiğin Kerem Aktürkoğlu'yla harika yıllar geçirdin ve iyi bir bonservis kazandın. Yerini de altyapından yetiştirdiğin futbolcuyla dolduruyorsun. Yunus Akgün şu yaşa geldi diyebilirsiniz de, bu kadar iddialı ismin arasından, onun için ısrar etmek kolay mı? Bunun adı dokunuş değil midir, teknik direktör başarısı işte. Geçen 2.5 yıla bakın, bu tarz kazanım kaynıyor takım. Kaan Ayhan'ı, Barış Alper Yılmaz'ı, Berkan Kutlu'su ve birçok ismi. Bunları görmeyip de, Zaha / Ziyech üzerinden hala etiket sevdasına kapılmış o kadar çok arkadaşımız var ki. Yazık.

Okan Buruk, hala derbilerin fatihi. Beşiktaş'tan 5 yemiş olman, geçen sezon rehavet ile Fenerbahçe'ye kaybetmen bir şey değiştirmedi. Safralardan kurtuldun, kafayı kaldırdın ve Fenerbahçe'ye deplasmanda yine 3 attın. Okan Buruk, Kadıköy'de 3 deplasmanda 2 galibiyet 1 beraberlik aldı. Oynatmak istediği oyunu da doğru isimlerle geçince herkes keyif alıyor. Etiketten sıyrıl, olmayacak isimleri oyununa monte etmeyi bırak. Doğru futbolcular, aidiyetle hareket edecek, formanın hakkını verecek olanlarla birlikte en iyisi sensin. Ligde favorisin, Avrupa'da da bence ilerleyeceksin. Safralardan kurtulmak en önemli nokta. İyi transferler yaptın, oyunun güçlü, futbolun keyifli. Önemli nokta kırılmamaktı, Okan Hoca da Galatasaray'daki teknik direktörlük kariyerinde 2. kez ipten dönmüş oldu. Ağustos ayında ne düşünüyorduk, bugün hangi noktadayız. Buralarda kırılmamak da teknik direktörlük maharetidir. Doğruyu bulmak, yanlışta ısrar etmemek. Bunlar çok önemli. Okan Buruk, çok kıymetli bir teknik direktör. O gitti diyelim, daha iyisini getiremeyeceksin. Kıymet bilinsin.