Montella, Türkiye için muazzam bir teknik direktör. Çok başarılı olduğunu düşünüyor, bunu da her fırsatta yazıyorum. Euro 2024'te başarılıydı, eleme performansına bakınca da belki de ilk kez bu kadar rahat maçlar izliyoruz. İyi bir jenerasyon yakaladık, gelecek adına neden umutlu olmayalım? Montella, tüm bunları, her sendelediğinde acımasızca eleştirilmesine rağmen başarıyor. Euro 2024 zamanı hatırlayın, Semih Kılıçsoy'u kendine kalkan etmiş Beşiktaş "medya" mafyasıyla uğraşıyordu. Sonrasında da çeşitli kesimlerden bu tarz eleştiriler gelmeye devam etti. Bugün dahi geliyor. Buralara takılmayan, polemiğe girmeyen bir teknik adam olması çok büyük artı.
Berke Özer hadisesi yaşadık geçenlerde. Berke Özer, ciddi potansiyeli ve geleceği olan bir kaleci. Lille'e transferiyle de bu potansiyelin altını doldurdu. Son zamanlarda da iyi maçlar oynuyor. ABD'de oynadığımız hazırlık maçlarında kalede o vardı. Durum böyle olunca, Milli Takım'ın potansiyel 1. kaleci adaylarından biri olduğunu düşündük. Eminim ki o da bu beklentideydi. Lille'de gösterdiği performansın ardından bu beklentisi daha da yükselmiştir. Bulgaristan karşısında Mert Günok ve Altay Bayındır'ın arkasında kalması sonrası Milli Takım kampını terk etti ve sert açıklamalar var. Haklıyken haksız duruma düşmekti bu.
Berke Özer'in en azından kulübede ben olmalıydım düşüncesi haklı. Mert Günok ve Altay Bayındır'ın önünde çünkü. Mert Günok'un Beşiktaş, Altay Bayındır'ın da Manchester United forması giymesi, Berke Özer'i geriye atmaz. Yine de buraya takılıp, kimseye haber vermeden Milli Takım kampını terk etmesi kabul edilemez. Haklıyken haksız duruma düşmek bu. Süreci de iyi yönettiğimizi düşünmüyorum. Belli ki Montella devam ettikçe, Berke Özer'e kapılar kapalı kalacak. Yarın öbür gün Uğurcan Çakır'a bir şey olursa, eldeki en iyi kaleciden mahrum kalmış olacağız. Burada yapılan tercih hatası, çok kötü sonuçlar doğurmak üzere. Bugün konuşulmayacak ama yarın işler sıkıntıya girdiğinde, bu yaşananları hatırlamak durumundayız.
Gelelim Can Uzun'a. Asıl konuşulması gereken isim çünkü. Kenan Yıldız ve Arda Güler'i konuşurken, Can Uzun'u da oraya bir yere eklemek gerekiyor. Uç potansiyel çünkü. Bu 3 ismin aynı döneme denk gelmesi senin büyük şansın. Can Uzun için "ilk ciddi sezonu" diyorlar da, nice ciddi sezonu olmayan isimlerin Milli Takım'da var olduğunu gördük. İlk ciddi sezonu dedikleri çocuk da, Bundesliga'da mevkisinin en iyilerinden biri. Şampiyonlar Ligi oynuyor, 45 - 50 milyon avro'luk piyasa değerine ulaştı bile. Her hücumcudan "büyük" kazanmayı bilen Frankfurt, ondan da akıl almaz bir bonservis kazanacaktır. Böyle bir potansiyele sahipken, Milli Takım'ı da yeni seçmemişken, hala onu opsiyon haline getirememeyi anlamıyorum.
Can Uzun, potansiyel olarak bugün çoğu dev ülke adına opsiyon olabilir. Almanya için mutlak opsiyon mesela. Rudi Völler, onu ikna edememesini hala anlatır. Can Uzun'un Türkiye formasıyla 2 resmi maçı var henüz. 3 maça ulaşmadığı sürece, hala Milli Takım tercihini değiştirebilir. Böyle bir yola girmeyecektir ama yasal hakkı var. Şimdi Can Uzun tercihini değiştirse kim ne diyebilir? Burası Türkiye, bence de "pazarlık" yanlış ama ortada yanlış var. Can Uzun konusunda oluşan medya baskısı üzerine, Montella "patron benim" mesajı veriyor. Süre bulamaması bu yüzden. 4-1 olmuş Gürcistan maçı, 5 oyuncu değişikliğinden biri olamıyor. Bunu mantıklı bir sebeple açıklayabilmek pek mümkün değil.
Muhammed Damar ve Mert Kömür için bastırılıyor. 2'si de ciddi potansiyel, Türkiye için katkıları çok büyük olur. Peki bu isimleri nasıl ikna edeceğiz? İçlerindeki Türkiye aşkı elbette büyüktür, seçimlerinde bu etken olur. Can Uzun'da da bu etken olmuştur. Ama biraz daha "profesyonel" yaklaşım olsa, ne diyerek ikna edeceksiniz? Sormayacaklar mı, daha Can Uzun süre bulamıyor, biz ne zaman oynarız diye? Hadi Arda Güler'i forvetin arkasından kaydırmıyoruz, kendi mevkisinde oynuyor. Hadi Can Uzun'u sahte 9 gibi de kullanmayalım, forvet geçmişi olmasın. En azından kulübede bir opsiyon olamaz mı? Bitmiş maçta dahi oyuna almıyor, 3. resmi maçını oynatıp, yasal anlamda kapıları kapatmıyorsun. Can Uzun, elbette kararını değiştirmeyecek ama bundan sonra seçim yapacaklar adına şu görüntü düşündürücü.
Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)
Almanya'da doğmuş büyümüş, futbola orada başlamış, orada şans bulmuş ve iyi yerlere gelmiş oyuncuların neden zaten Türk millî takımını seçtiklerini hiç anlamam. O ülkede doğmuşsun, eğitimini orada almışsın, oranın vatandaşısin, oranın futbol akademilerinde yetişmişsin, sana emek ve para harcamışlar ama sen kalkıp ben Türkiye için oynayacağım diyorsan bence o vatandaşı olduğun ülkeye ihanettir. İçinde çok milliyetçi duyuların varsa çık gel abi burada yaşa o zaman. Bizimkiler de başkaları yetistirsin de hazıra konalim diye bekliyorlar. Armut piş ağzıma düş hesabı işte. Haa mesela orada yetişip te genç yaşlarda Türkiye ye transfer yapanlar da ayrı facia zaten, vay efendim Bayern altyapı yıldızı, Dortmund altyapısında yetişmiş yıldız adayı diye alıyoruz oyuncuları ama genç oyuncu düşmanı teknik direktörlerin elinde kaybolup gidiyor pek çoğu, futbol hayatları bitiyor. Ya gerçekten yıldız adayı potansiyelleri yok yada bu ligin tırnak içinde dinamiklerini harika bilen teknik direktörlerimiz yıldız adayı yemek konusunda müthiş başarılılar. Ben o oyuncuların yerinde olsam kesinlikle Türkiye ligine transfer olmam. Nasıl olsa alacaklar ve kenarda çürüyüp kalacağım, burada kalıp Bundesliga da herhangi bir takıma gitmek daha iyi diye düşünürüm.
YanıtlaSilBu takımda Kerem Aktürkoğlu'nun oynamaması lazım. Sol açıkta zaten Kenan var. O olmazsa da Barış oynamalı. Sağ da yunus var. Onun yedeği de İrfan can veya Barış.. Madem ki 4-6-0 oynuyoruz Can Uzun öndeki forvet görevini Kerem'den çok daha iyi yapar.
YanıtlaSilDün akşam kesinlikle sonradan oyuna girmeliydi.