Basın ve Medyada Sportif Cümleler

Daha önce NtvSpor'da Spor Servisi programında çıkmış olmanın gururunu yaşıyorduk blogdan da duyurmuştuk bu gururu. Eylül ayı ise bizim için uğuruyla geldi. Önce 4-4-2'de yayınlanacağımızın haberini aldık Ali Ece'den. Sonra temamızı değiştirdik. Bugünde Atilla Abi sayesinde Galatasaray Dergisinde yayınlandığımızı gördük. Başlarken bu kadar hızlı bir şekilde ilerleyeceğimizi açıkçası düşünmüyorduk. Çok hevesliydik, hırslıydık, yazma dürtüsü içimizden bir türlü gitmiyordu. Bunuda günde 8, 9 hatta 10 yazı yazarak gösterdik. Doluymuşuz sanırım bir hayli :)) Sonra sistemli çalışmanın bizde daha çok yarayacağını düşünerek yazı sayımızı günlük 7 yazıya ve belirli saatlere düşürdük. Şimdi bu sistem tıkır tıkır işliyor. Bende, Burak'ta, Berkan'da yazı saatlerini kollar olduk. Benimsedik yani disiplini. Berk'in de sisteme adapte olması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz eminim olacaktırda.

Şimdi gelelim yazının asıl nedenine. Ali Ece'nin yardımcı editörlük yaptığı 4-4-2 dergisine tanıtım yazısı göndererek başladı bu serüven. Ali Abi yazının 500 vuruş olması gerektiğini söyledi :) kese biçe 500 vuruşa düşürdüm yazıyı. "Şubat sonu mart başı karar verdik bloglamaya. İlk yazı 9 Mart'ı buldu. Günden güne görünüm olarak, içerik olarak en önemlisi disiplin olarak ilerledik ve geliştik. Futbol ve Galatasaray ağırlıklı gözüksek de hemen hemen her spor dalonda yazılar yazıyoruz. İçerik olarak haberler, röportajlar, blogda yaptığımız anket sonuçları, müzik ve televizyon yazılarıda mevcut. Yazdığımız yazılar hem tıklanma oranımızın artmasını sağladı hem de küçük de olsa elit bir okuyucu çevresi kurmamıza sebep oldu." bunları yazmıştık 4-4-2 için. Çok heyecanlandık açıkçası. Yazabilmek güzel de birilerinin sizi okuduğunu, daha fazlalarının okuyacağını düşünmek inanılmaz bir duygu. Bu tarz olumlu şeyleri görmek bizi dahada ateşlendiriyor. Bu yüzden değişiyor temalar, bannerlar, yazarlar.. Bugün tanıtımla çıktığımız derginin başka bir sayısına da yazımızla çıkmak temennisiyle :)

4-4-2 Eylül sayısını anlattıktan sonra başka bir derginin Eylül sayısına geçiyorum. Objektif olmaya çalışsakta (bence başarıyoruz) biz ekip olarak Galatasaray'lıyız. Kör fanatik diyebilecek kadar hemde. Gerçi bazıları bizim rakiplere atıp tuttuğumuz, hatta küfre varan kötü sözler sarfettiğimiz yalanını uyduruyorlar ama neyse bu güzel konuyu kirletmeye lüzum yok. Galatasaray'lı herkesin hayalidir bir gün Galatasaray'la yolların kesişmesi. Bizimde hayalimizdi tabi. İşte bu hayal bugün gerçekleşti. Yukarıdaki tanıtım yazısının biraz daha genişini Galatasaray Dergisine iletmiştim. Bir geri bildirim maili gelene kadar Burak'a söylemeye niyetim yoktu mail attığımı. Olmazsa üzülmeyelim diye. Fakat Burak'ında aklından geçiyormuş mail atma fikri atsak mı ne dersin dedi. Ben attım bile dedim. Sonra mail gelmeyince olmayacak falan diye düşündüm. Ama bu sabah Atilla Abi "dergiye çıktınız haberiniz var değil mi" dedi yok falan demeye kalmadan resmi gönderdi. Tabi ben telefona sarıldım Burak'ı uyandırma seansları falan :)) Tanıtım yazımızın altına şöyle de bir not düşmüşler; "Gerçekten çok güzel bir iş çıkarmışsınız. Tebrikler, takip ediliyorsunuz!" Bunu okudum ve havalara zıpladım sevinçten :) Bizimle aynı sayfada yer alan Atilla Abi'nin blogu Kayıp Zamanın Peşinde ve Sarayın Sultanları bloglarını canı gönülden kutlarız.

Teşekkürlerimizide edip konuyu sonlandıralım. Öncelikle hiç bir zaman bizi geri çevirmeyen, destek olan, egosunu kaldırıp çöpe atmış güzel insan Ali Ece'ye sonsuz teşekkürler. Galatasaray Dergi editörlerine teşekkürler. Bu yazıyla birlikte yazılarımızı okuyan, yorum yapan, güzel mailler bırakan, bize tahammül eden sizlere sonsuz teşekkürler. Bugünde Vince Carter'ın basketiyle görülmüşüz NtvSporda güzel haberler üst üste. Kutlamalara doymuyoruz evet. Ne derler bilirsiniz "Deliye her gün bayram" :))

ps: Dün 6. ayımızdı bunuda burdan kutlamış olalım :)