23 Ekim 2009 Cuma

Gönlümden Geçen Futbol Elçileri {Hakan Şükür}

Koleksiyonun en duygusal parçalarından birisine geldi sıra. Hakan Şükür'e.. Bana futbolu sevdiren 2 futbolcudan birisidir kendisi. Diğerini de önümüzdeki hafta konuk ederiz artık. Kendimi bildim bileli çizgisinden kaymamış kaç insan tanıyorum diye düşündüm bu yazıya başlarken. Sayabildiğim nadir insanlardan biridir Kral. Oynadığı dönemlerde de, bırakacağı günlerde de, bugünlerde de asla toz kondurmayacağım, herkesle en sıkı tartışmalara girebileceğim, haksız bir eleştiri yapıldığında eleştiren kişinin kafasına saksı fırlatmak istediğim yegane şahsiyettir Kral. Yalnız Galatasaray için değil Milli Takım içinde en önemli oyuncu konumundadır. Attığı gollerle kırdığı rekorlara hala ortak olanı geçtim yetişen bile yoktur. Kemal Sunal en önemli komedyen benim için ama Kralla dalga geçmek için ona Şaban denmesinin karşısındayımdır mesela. Benim bulunduğum bir ortamda Hakan Şükür'e Şaban diyecek insan benle çekişmeye de hazır olmalıdır.

Futbolcu Doğmak
29 Temmuz 1971'de Sakarya'da dünyaya gözlerini açmıştır Hakan. Arnavut göçmeni Şükür Ailesi'nin ikinci çocuğudur. Doğum tarihi her ne kadar 29 Temmuz olsa da babası Sermet Bey'in o sıralarda Sakayaspor ile kampta olması nedeniyle nüfusa ancak 1 Eylül 1971 tarihinde yazdırılabilmiştir. Sakaryaspor ile kamp dedim evet. Sermet Şükür tam bir futbol tutkunudur. Bir süre Sakaryaspor'da da forma giymiştir ancak dizinden yaşadığı rahatsızlık nedeniyle futbola erken veda etmiştir. İşte kendisi için kurduğu tüm hayalleri ikinci oğlu Hakan'a yaşatmak istemesinin sebebide içindeki futbol tutkusudur. Hakan daha yürüteçteyken ona top atarak ilk antrenmanlarını bebeklikten yaptırır. Biraz büyüyünce antrenmanlar yaptırır, koşturur, uyumadan önce şınav ve mekik hareketlerini öğretir. Yani Hakan profesyonel futbolcu gibi yaşamaya 3-5 yaşından itibaren başlamıştır. Hayatının ilk senelerinde böyle yetişen Hakan'ın futbolcu olmaktan başka seçeneği yoktur aslında.

1979 yılında, 8 yaşına girdiği zaman babası Sermet Bey, Hakan'ı Sakaryaspor altyapısına emanet eder. Otoriter bir babadır Sermet Şükür. Hakan bir gün antrenmanda tekme yememek için kendini geri çeker ve bir pozisyonun içine dahil olmaz. İşte o antrenmanı izleyen Sermet Bey sahanın içine girerek Hakan'a şu cümleleri söyler;
“Hayatın boyunca sana atılan tekmelerin hepsi bunun binde biri kadar acıtacak canını. Bak bir şey oluyor mu, öldün mü, sakatlandın mı?”
O günden sonra gözünü budaktan sakınmayan bir oyuncu olmak için çabalar Hakan. Uzun boylu olması sebebiyle çok dikkat çeker. İlk hocası Ekrem Karaberber’dir. Hakan’ı sırasıyla sol açık, orta sahanın ortası, sağ kanat ve zaman zaman da libero oynatır. Son olarak santrfor mevkiinde forma giyen Hakan’ın, iyi bir golcü olarak yıldızı parlar. Ekrem Bey, Kral'ı şu cümlelerle anlatır;
“Sen vuruyorsun o saldırıyor, sen vuruyorsun o saldırıyor. Mücadeleciydi, asla pes etmezdi. Kaytarmazdı, çalışmayı da çok severdi.”
Hakan çocukluğunda yalnız futbolla değil diğer sporlarla da ilgilenmiştir. Örneğin okulun basketbol takımındadır, 1000 metre, uzun atlama, 4x400 bayrak yarışlarında da yarışmış ve çeşitli turnuvalarda ödüller almıştır. Ayrıca yakın arkadaşı Bülent Uygun'un babası Güreş Milli Takımımızın antrenörüdür o zamanlar {evet o Bülent Uygun}. İşte Bülent Uygun'un babasının yanına gidip gelirken de güreş çalışmaları olmuştur. Hakan 15 yaşına geldiğinde artık profesyonellik zamanıdır. Futbolu çok sevmesine ve Sakarya altyapısında olmasına rağmen futbol oynamaya babasının maddi durumu bozulunca karar verir. Bir gün eve döndüğünde annesini ağlarken bulur ve babasının durumunu öğrenir. O günkü tepkisi kesin ve nettir; "üzülmeyin, futbolcu olacağım ve size bir ev alacağım." Bu lafın arkasında durarak Sakarya ile 15 yaşındayken profesyonel anlaşmaya imza atar. Sakaryaspor Yönetimi ondan 150 bin lira ile Doğan marka bir araba karşılığında imza atmasını ister. Ancak Hakan araba yerine ailesine ev almak istediğinden daha fazla para talep eder. Bu isteği kabul edilen genç futbolcu, daha önce oturdukları bloktaki daireyi satın alır ve kiradaki ailesiyle bu daireye yerleşir.

Sakaryaspor & Bursaspor Kariyeri
Profesyonel olarak Sakaryaspor'da futbola başlayan Hakan ilk golüne de bir Türkiye Kupası maçında imza atar. Sakarya, Zonguldakspor'un konuğu olmuştur ve sahadan 5-0 galip ayrılır. Maçta durum 4-0'ken Hakan oyuna girer ve sıfırdan açılan orta sonucunda boş kaleye topu yuvarlayarak ilk profesyonel golünü atmıştır. Profesyonel olduktan bir sene sonra Fenerbahçe Hakan'ı ister. Ama bence burada kader devreye girmiş ve Hakan, Fenerbahçe'ye yar olmamıştır. Fenerbahçe'nin ardından Eskişehirspor ve Bursa'da Hakan'ı isterler. Sakarya'nın Bursa'ya borcu vardır, bu borç karşılığı olarak Hakan'ı Eskişehirspor'a verirler. Fakat Yılmaz Vural'ın baskısı sonucunda Hakan, Bursaspor'lu bir futbolcu olmuştur 19 yaşında. Bursaspor'da işler çok iyi giderken, Yılmaz Vural'ın gönderilmesinin ardından yerine getirilen Nur Veyler'in gözdesidir Hakan. Her maç ilk 11'in değişmez ismidir. Fakat ne zaman Nur Veyler takımdan ayrılmış ve yerine Dorde Miliç gelmiştir işte o günden itibaren Hakan için işler tersine döner. Miliç'in Hakan'ı kulübeye hapsettiği günlerde Galatasaray'lı yöneticiler Hakan'ı izlemeye gelirler ve Hakan'dan ertesi sene Galatasaray'da oynaması için söz alırlar.

Prenslik ve Ardından Krallık
Hakan Şükür, Lüksemburg ile 25 Mart 1992 yılında oynanan milli maçta ilk kez ay yıldızlı formayı giyer. O maçtaki mücadelesini bir golle süsler. Arkasından Almanya ile deplasmanda oynanan ve 1-0 yenildiğimiz maçta forma giyer. O maçtan sonra Hakan’ın yıldızı iyice parlar ve G.Saray’ın yanında F.Bahçe ve Beşiktaş da genç futbolcuyu transfer etmek için düğmeye basar. Milli takım kampında F.Bahçe’den Oğuz ve Beşiktaş’tan Rıza onu bir an olsun yalnız bırakmaz. Ancak Hakan, G.Saray’a söz verdiği için iki oyuncudan köşe bucak kaçar. Hakan'ın Galatasaray ile ilk mukavelesi 92-93 sezonuna aittir. O gün boş mukaveleye imza atan Kral için işler hiç değişmemiştir aslında :) ilk günden oynadığı son güne kadar boş mukavelelere attığı imzalarla gönlümde taht kurmuştur o.. Kral'ın Galatasaray ile anlaştığı sene takımın başında Feldkamp, futbolun başında ise Adnan Polat vardır. İlk sezonunda 30 maç yapar ve 19 gol kaydeder. Galatasaray o sezon şampiyon olur. Sırasıyla Feldkamp, Hollmann ve Saftig gol atsa da atamasa da hep Hakan’ı oynatırlar. Galatasaray'da geçirdiği müthiş 3 sezonun ardından 3 aylık bir Torino macerası yaşar {birazdan değineceğim}. Hakan'ı Torino'ya göndermiş olan Adnan Polat 3 ay sonunda işlerin kötü gitmesiyle Hakan'ı yeniden takıma alır. Fakat o sezon özel hayatındaki kötü gidişin de verdiği etkiyle kötü bir performans sergiler.

1996-1997 sezonu Hakan'ın altın çağının başladığı sezondur. Fatih Terim'in Milli Takımdan ayrılmasının ardından Galatasaray'ın başına gelmesiyle Galatasaray üst üste 4 sezon şampiyon olur, Uefa Kupası'nı kazanır ve döneme damga vuran takımların başında gelir. 96-97, 97-98 ve 98-99 sezonlarında üst üste 3 sene gol kralı olur. Galatasaray'daki son senesinde Uefa Kupasını almakla kalmaz adını tarihe yazdırır. Hakan o sene attığı 10 gol ile Avrupa'da en çok gol atan Türk futbolcu olmuştur. 2000-2001 sezonunda ise yeniden Avrupa Macerası başlar Kral için. Çeşitli takımlarda oynadıktan sonra 2003 yılında yuvasına, Galatasaray'ına geri döner. Sık sık sakatlıklar boğuşsada performansını sergilemeye devam eder. 2005 yılında Fenerbahçe ile oynanan Türkiye Kupası finalinde attığı 2 gol {aslında 3'te diyebiliriz biri Deniz'e çarparak ağlara gitti} kupayı Galatasaray'a getirmiştir. 2003-2008 yılları arasında oynadığı 5 sezonda 146 maç yapar ve 55 gole imzasını atar. Başarılarla dolu futbolculuk hayatına 38 Avrupa golü ve 249 Lig golü sığdırarak kırılması zor rekorlara imza atmıştır.

Avrupa Maceraları
1995 yılında dönemin futbol şube sorumlusu Adnan Polat, Kral'ın önüne bir sözleşme koyar. Sözleşmenin Torino ile protokol olduğunu imzalamak isterse futbol hayatına İtalya'da devam edeceğini söyler. Kral istemeye istemeye bu anlaşmayı imzalar ve Torino'ya gider. 5 maç yapar orada birde gole imza atar. Fakat mutlu olamaz ve ülkesine, Galatasaray'a geri döner. Avrupa macerası Torino ile başlar Kral'ın. 99 yılında Juventus ile anlaşma imzalayacakken bir şeyler olur ve anlaşma imzalanmaz. Ertesi sene Uefa'yı aldıktan sonra Fatih Hoca'nın da takımdan ayrılması ile Hakan Inter'e gider. O dönemde Inter'in golcüleri Ronaldo ve Vieri'den verim alınamamaktadır. Hakan bu yokluğa ilaç olur ve Inter'de başarılı maçlar çıkarır. Ne zaman Ronaldo ve Vieri geri döner o zaman Hakan'ın yıldızı söner. Inter forması ile çıktığı 24 maçta 5 gol kaydedebilmiştir. İtalya'da ikinci sezonunda Parma'ya kiralık olarak verilir. Oynadığı 15 maçta 3 gole imza atar. O sezonun sonunda İtalya'dan ayrılmaya karar verir. Adı Galatasaray ile çok anılsa da dönemin teknik direktörü Lucescu, Hakan'ı takımında istemez. O da Tugay'ın formasını giydiği Blackburn'e transfer olur. Blackburn'un başında eski hocalarından Souness vardır. Blackburn forması ile 9 maçta görev alır 2 gol kaydeder. Tam işler yoluna girmiş derken ayağı kırılır. İyileşmesinin ardından da Özhan Başkan'ın ısrarları ile 2003 yılında Galatasaray'a döner.

En Hızlı Golcü
87-88 sezonunda dönemin Genç Milli Takım Teknik Direktörü Feridun Köse tüm Anadolu'da fellik fellik uzun boylu golcü aramaktadır. Aradığı golcüyü Sakarya'da bulur. Milli Takım seçmelerine katılan Hakan o maçta 7 gol birden atar ve 44 genç yetenek arasından Milli Takım'a alınan isim olur. Avrupa Şampiyonası eleme maçlarından birinde ilk kez Polonya karşısında milli olur ve ilk golünü de bu maçta atar. 93 yılında Olimpik Milli Takım kadrosu ile Akdeniz Oyunlarında şampiyon olurlar. Galatasaray ile anlaştığı sezon dönemin Milli Takım Teknik Direktörü Sepp Piontek, Fatih Terim'den bilgiler almış ve Hakan'ı Milli Takım kadrosuna çağırmıştır. Başlarda pek forma şansı bulamasa da Hakan sonraki yıllarda Milli Takım'ın gözdesi olacaktır. 2002 Dünya Kupası tüm Türk Futbolunda olduğu gibi Hakan Şükür'de de çok ciddi izler bırakmıştır. Şenol Güneş'in Milli Takımı'nın forveti olan Hakan, İlhan Mansız ile yakaladıkları uyumla Güney Kore ve Japonya'da düzenlenen turnuvaya damgalarını vurmuşlardı. Özellikle 3.lük için oynadığımız Güney Kore maçında henüz 11. saniyede attığı gol ile Dünya Kupası tarihinin en hızlı golcüsü ünvanını almıştır. 1992-2007 yılları arasındaki 15 senelik süreçte toplam 112 milli maçta 51 gole imzasını atarak hala kırılmamış bir rekorun sahibidir.

Güzel Bir Evlilik, Üç Evlat..
Torino kariyerinin başladığı dönemlerde Esra Elbirlik ile evlenmek ister Hakan, ama Esra pek evlenme taraftarı değildir. Bir şekilde düğünleri yapılır ve çift evlenir fakat bu evlilik çok uzun sürmez. Esra'dan ayrılmasının ardından bir kaç sene sonra 1999 depremi olmuştur. 17 Ağustos'taki depremde Esra, Sakarya'dadır ve malesef vefat etmiştir. Hakan'ın bunu öğrenmesi Galatasaray'ın kampında olur. Bir kaç dakika bomboş gözlerle dalar gider Hakan.. Sonra toparlansa da Esra'ya çok üzüldüğünü saklayamaz. Hakan'ın hayatına giren ikinci isim ise Beyda Sertbaş'tır. Aile büyüklerinin ısrarlarına rağmen evlilikten kaçan Kral, ailesinin uzaktan bir akrabası olan Beyda ile görüşmeyi kabul eder. Başlarda pek etkilenmese de bir sakatlığının ardından Beyda ile aralarında geçen telefon görüşmesi bu evliliğin temellerini oluşturur. Beyda bu sırada lise öğrencisidir ve bir gece Hakan'ı rüyasında görür. Rüyada Hakan'ın burnu yoktur :) Ertesi günkü haberlerde tüm aileyi şok edecek bir ayrıntı vardır; Hakan'ın burnu Alpay tarafından kırılmıştır! Sonuçta aralarındaki sevgi ve saygıya bağlı ilişki Haziran 99'da evlilikle sonuçlanır. Kral'ın Zeynep Sude, Buse ve Ömer Hakan adında 3 evladı dünyaya gelir. Allah acılarını göstermesin ve ayırmasın :)

Gönlümden Geçen Futbol Elçisi; Hakan Şükür
Şu son kısmı, yani Kral'ın özel hayatını yazarken yüzümde oluşan tebessümler ve gözlerimin dolması yeterli aslında Hakan Şükür'ün neden gönlümden geçen futbol elçilerinden birisi olduğuna. Bana futbolu sevdiren adam o. Galatasaray'lı olmamın en büyük sebeplerinden. Hayatını, yaşam tarzını, kişiliğini gördükçe daha çok saygı duyduğum nadir insanlardan birisi. Onun için söylenen Kral, Boğaz'ın Boğası, Torino'lu Şaban gibi lakaplar bir yana dursun benim favorim Galatasaray-Milan maçında spikerin söylediği Türk Futbolunun Romantik Şövalyesi olacaktır her daim. Futbolculuğunu çok sevdiğim Hakan Şükür'e doymamızı engelleyenler utansın şimdi.. İyiki var ve iyiki Kral o. Futbolculuğunda da en özel insandı, yorumcu kimliği ile de öyle. Herkese inat hemde..

5 yorum:

  1. hakan şükür gönlümüzün kralı. onun yeri çok ayrı bizde. ona laf atanın kuyusunu kazarız. onu seven bu ülkeyi sever. onun sevdikleri bu ülkenin sevdikleridir. ayakları ve kafası sağlam, gönlü yüce.. hakan şükür, seni seviyoruz.

    YanıtlaSil
  2. KRAL kelimesi onu tam anlamıyla ifade ediyor zaten üstüne söylenecek bir şey yok. O bir KRAL!

    YanıtlaSil
  3. krall seni seviyorum başarılar çok özledik hakankolikkk

    YanıtlaSil
  4. hakan şükür benim çocukluk efsanemdir...

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir