27 Ekim 2009 Salı

Gönlümden Geçen Futbol Elçileri {Jose Mourinho}

Futbolcularla başladığım seride bugün bir teknik adamı yazacağız. Onun ne kadar özel bir teknik adam olduğunu yazmaya gerek var mı bilmiyorum. Alex Ferguson'un 25 senedir Manchester'ın başında olmasını örnek gösterelim mesela. Müthiş bir kariyeri yalnızca 5.5 seneye sığdıran bir adamdan bahsediyoruz. Kim Jose için Fergie'den kötü diyebilir? O sivri diliyle, başarılı kariyeriyle, tercümanlıktan teknik adamlığa yükselişiyle gerçek bir başarı abidesi. Birazdan yazacaklarım elbette Jose'nin hayatı için küçük ama Gönlümden Geçen Futbol Elçileri serisi için büyük bir parça olacak şüphesiz. Karşınızda José Mário dos Santos Mourinho Félix'in hayatından kısa kısa kesitler..

Kısa Süren Futbolculuk Macerası;
26 Ocak 1963 tarihinde Setubal-Portekiz'de doğmuştur. Portekizli kaleci Felix Mourinho ve eşi Julia Maria Mourinho'nun oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Jose küçük bir çocukken öğretmen olan annesi tarafından başarılı olması için çok teşvik edilirdi. Adam olacak çocuk derler ya işte Jose'nin durumu da aynen bu şekildeydi. Küçüklüğünden beri başarılı, rekabetçi ve hırslı bir çocuktu. Futbol onun için daha küçük yaşlarda babasına hayran olması ile başladı. Hayatının büyük bir kısmı babasına aitti ve her erkek çocuk gibi babasından çok etkileniyordu. Jose futbolcu olup babasını takip etmek isterdi her zaman. Bu isteğini de Belenenses takımının altyapısına katılarak bir anlamda gerçekleştirmiş oldu. Fakat güçlü ve hızlı bir çocuk olmayan Jose için futbolculuk hayatı çok uzamadan sona erdi. Futbolculukta tutunamamasının ardından çocukluk hayalini biraz değiştirerek gerçekleştirmeye karar verdi. Evet futbolcu olamamıştı ama teknik direktörlük için önünde hiç bir engel de yoktu. Fakat annesi Julia'nın Jose için tamamen farklı fikirleri vardı. O, Jose'nin okulunu bitirip bir iş adamı olmasını istiyordu. Eşini futbola kurban vermiş bir kadının, oğlunun farklı iş yapmasını istemekten daha doğal ne gibi bir isteği olabilir ki zaten? Annesinin ısrarlarıyla Lizbon Teknik Üniversitesi'ne başlasa da daha okulun ilk gününden üniversitenin spor bölümüne geçiş yaptı. Çeşitli okulda beden eğitimi dersleri verdi. 5 yılın sonunda da diplomasını aldı.

Hocası Bobby Robson
Mezun olduktan sonra okullara yaptığı antrenörlüğü bıraktı ve 90'ların başında Vitória de Setúbal takımının altyapı antrenörü oldu. Çocukluğundan beri zor işlerin adamı olan Jose'yi kesmemeye başladı bu altyapı işi. İşte tam zorluk ve heyecan aradığı günlerde karşısına Bobby Robson çıktı. İngilizcesi müthiş olan Mourinho Sir Bobby Robson'un tercümanı oldu. Robson o günlerde Sporting Lizbon'u çalıştırıyordu ve şüphesiz Portekiz gibi aşina olmadığı bir ülkede sözlerini aktarmasına yardımcı olacak birine ihtiyacı vardı. Jose bu iş için biçilmiş kaftandı. Başlarda Robson ile aralarında bir mesafe olsa da birlikte çalıştıkça Robson'un hem dostluğunu hem de saygısını kazanmıştır. Aralarına Robson'un Porto'ya gitmesiyle 2 senelik bir ayrılık girse de Robson; 96-97 sezonunda Barcelona'dan aldığı teklif ile Mourinho'yu yeniden kanatları altına almıştır. Barcelona kariyerlerinin başlamasıyla Robson için Katalanca öğrenmeye başlamıştır. Bu dili de hakkıyla öğrenen Jose Barcelona kariyeri boyunca Robson ile kalır ve Barcelona'da birlikte Şampiyonlar Ligi şampiyonu olurlar. Şampiyonlar Ligi'ni kazanmalarının ardından ise tuhaf ve kimsenin beklemediği bir şekilde Barça'dan ayrılırlar. Jose ve Robson'un birlikte çok başarılı olmasının çok büyük bir sebebi vardır; Mourinho ile Robson birbirlerini tamamlıyorlardı. Şöyle ki; İngilizlerin atak ve hücum ağırlıklı futbol felsefesi ile Mourinho'nun defansif ağırlıklı felsefesi birleştiğinde ortaya müthiş bir futbol felsefesi çıkar ki Mourinho & Robson ikilisinin neden bu kadar başarılı olduğunun da en büyük göstergesidir. Jose; Robson'u konuşurken hâlâ "hocam" diyerek büyük bir saygı ile seçer sözcüklerini.

Teknik Direktörlüğe İlk Adımları
Mourinho 'hocam' dediği Bobby Robson'dan aldığı bilgileri yeni kulüplere aktarmak ve yeni 'Sir Bobby Robson' olmak için teknik direktörlüğe başlamıştır. Benfica ile başlar Jose'nin teknik direktörlük kariyeri. Benfica'da eskiden beri süregelen hiyeraşik düzene göre teknik direktörün Jesualdo Ferreira olması bekleniyordu o dönemlerde. Bu yüzden Jose'ye Ferreira'nın yardımcısı olması için teklif yapıldı. Ama ters bir adam olacağı o günlerden belli olan Mourinho, ben kimsenin altında çalışmam dercesine verdi istifasını. Benfica kariyeri böylece bitmiş oldu. Ertesi sezon ligin orta sıralı takımlarından olan U.D. Leiria takımını çalıştırmış ve kulübe en büyük çağını yaşatmıştır. Leiria'nın başında 31 maçta 17 galibiyet 10 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan Mourinho adını Portekiz'de duyurmuştur. Ve Porto'nun dikkatini çekmiştir. 2002 yılının hemen başında devre arasında Porto ile anlaşma imzalamasının ardından verdiği ilk söz; "Porto gelecek yıl şampiyon olacak"tı. Dediğini de yaptı. 2003 yılında hem Portekiz şampiyonu hem de Portekiz Süper Kupasının sahibi oldu. Aynı sezon kariyerinin zirvesini ise yine Porto başında yaptı. Lig ve kupa şampiyonluğu ile yetinmeyen Porto o senenin Uefa Kupasını'da alarak sezonu 3 kupayla tamamladı. Ertesi sezon Avrupa Süper Kupasında Milan ile final oynadılar. Sheva'nın attığı gol ile Milan Süper Kupayı alsa da Mourinho kariyerinin 3. senesinde Avrupa'nın en iyi 2. teknik adamı olmuştu bile. Sezon sonunda da bir çok takımdan teknik direktörlük teklifi aldı. Yerinde başka bir hoca olsa büyük bir takımın yolunu tutardı. Ama Jose buradaki işlerim henüz bitmedi diyerek Porto'da kariyerini sürdürmeye devam etti. 2004 yılında yine Porto ile lig şampiyonluğu yaşadı. Fakat daha önemlisi Porto'ya tarihinin ilk Şampiyonlar Ligi kupasını kazandıran isim oldu. Monaco'yu 3-0 gibi net bir skorla yendikleri maçın ardından Şampiyonlar Ligini de kazanmasıyla Porto'daki misyonunu tamamladı.

Chelsea Kariyeri ve Zirve
Haziran 2004'te Porto'dan ayrılmasının ardından Abramovic'in yaptığı teklife hayır diyemeyerek Chelsea'nin başına geçti. Sözleşmesinin yıllık bedeli 4.2 milyon paunddur {ki ertesi sezon bu 5.2 milyon olacaktır}. Chelsea'nin başına geldiği ilk sezon Chelsea'nin 50 senelik özlemini dindiren teknik direktör olmuştur. Chelsea Premier Ligi üst sıralarda bitirse de 50 sezondur şampiyon olamamaktadır. Jose'nin geldiği ilk sezon ise tam 96 puan ile ki bugün bile bu puan rekorunu kırabilen bir takım olmamıştır. Rekorları alt üst ederek şampiyon olmuştur. 2005 sezonunda da durum değişmez Jose yine Chelsea'yi şampiyon yapar. 2005 yılında Carling kupasında Liverpool ile karşı karşıya gelir takımı. Maçı Liverpool 1-0 önde götürmektedir. Chelsea'nin bulduğu beraberlik golünün ardından ise Liverpool taraftarlarına dönüp yandaki resimde gördüğünüz sus işaretini yapmıştır. Bu hareketi tarafından federasyondan uyarı alan Mourinho'yu eleştirenlerden birisi de hocası Robson'dur. Robson; "Her şey istediği gibi gelişti ama bazen biraz tevazu sahibi olmak gerekir. Jose'nin İngiltere'deki performansı hayret verici, fakat kaybetmeyi de öğrenmesi gerekiyor" diyerek Jose'nin tabiri caizse kulağını bükmüştür. Bugünkü Chelsea takımının iskeletini kuran Jose, başarı sevdalısı Abramovic'in kurbanı olmuş ve Chelsea'den ayrılmıştır. 2006 yılında Premier Lig'in en iyi teknik direktörü seçilmiştir.

Inter'de Mourinho
Chelsea'de geçirdiği 3 sezonun ardından bir sezon kendisini dinlemiş ve kariyerini gözden geçirmiştir. 2007-2008 sezonunda hiç bir takımda çalışmayan Jose 2 Haziran 2008'de Inter ile anlaşma imzalamıştır. İlk sezonunda İtalya Süper Kupa finalinde Roma ile karşılaşmıştır. Inter'deki ilk günleri olmasına rağmen Roma'yı penaltılarla yenmiş ve Inter kariyerine kupa ile başlamıştır. Aynı sezon Serie A'yı zirvede bitirse de Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United'a İtalya kupasında da Sampdoria'ya elenerek şimşekleri üstüne çeker. Santon ve Balotelli'yi 18 yaşında genç yıldızlar olarak Inter'e kazandıran isimdir aynı zamanda. 10 puan farkla kazanılan şampiyonluklara ve İtalya Ligi'nde fırtına gibi esmesine rağmen Inter Avrupa'da bir türlü istediği sonuçlara ulaşamaz. İlk senesinde Manchester United ile elendiği Şampiyonlar Ligi'nden ikinci senesinde de Panathinaikos ile elenir. Takımında Zlatan Ibrahimovic gibi müthiş bir golcü olmasına rağmen Avrupa arenasında bir türlü istediği yerlere gelemez Inter ile. Bu üzerindeki baskıyı artırsa da Mourinho müthiş bir kriz yöneticisi ve baskı savıcısıdır aynı zamanda. Zekası ile kendisini sıkıştırmak için sorulmuş her sorudan kıvrakça sıyrılmayı başarmıştır. Bu sezonun başında Ibra'yı Barcelona'ya kaptırsa da Eto'o gibi bir forvete sahip olarak Avrupa hayallerini kurmaya devam eder. Jose'nin şimdi en büyük hedefi Inter'i madalya takımı olmaktan kurtarıp Avrupa'da müthiş işler başaran bir takım olmasını sağlamaktır.

Mourinho'dan İnciler
1989 yılında eşi Tami ile hayatını birleştiren Jose'nin iki çocuğu Matilda ve Jose Jr. adında iki çocuğu vardır. Sivri diliyle dikkat çeken Jose'den bir kaç açıklama eklemek istiyorum;
"Wenger'in bizimle ilgili ciddi bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Bence o tam bir -İngilizler nasıl diyor- röntgenci. Neden yaptığını bilmiyorum ama sanırım bundan hoşlanıyor"
"Şampiyonlar Ligini kazandıktan sonra kupaya dokunmadım, yalnızca öptüm ve uzaklaştım. Fotoğrafımı çekmeniz için zamanım yoktu. Yenisini kazanmalıydım. Bunun içinde yarını planlamam lazımdı."
"Benim futbolculuk kariyerim koca bir sıfır, oysa Rijkaard'ın geçmişine baktığımızda neler olduğunu biliyoruz. Ama burada futbolu biz oynamayacağız. Teknik direktörlük kariyerimize baktığımızda benim kariyerim, kazandığım kupalar ortada; Rijkaard'ın kariyeri ise koca bir sıfır."
Bunun gibi bir çok açıklaması ve sivri diliyle damgasını vurmuştur gündeme. Kimine göre bu ukalalık ama bence müthiş bir özgüven.

Gönlümden Geçen Futbol Elçisi; Jose Mourinho
Chelsea'nin başına geçtiği günlerde "Lütfen beni kendini beğenmiş olarak adlandırmayın, Avrupa Şampiyonu oldum bence ben özel biriyim" demiştir. The special one yani özel biri tabiri de bu açıklamasının ardından üzerine yapışmıştır. Kimileri onu çok sever kimileri ise ondan nefret eder. Ben tabii ki sevenlerin tarafındayım.. Ukala, kendini beğenmiş, küstah yada karizmatik, müthiş, başarılı.. Jose'yi hangi şekilde tanımlarsanız tanımlayın, sevseniz de sevmeseniz de ona bir şekilde saygı duyarsınız. Bana sorarsanız bu adama ukalalık bile yakışıyor. O ettiği laflar, kimseden çekinmeyen tavrı ve kendine güvenine hayran kalmamak elde değil. Seviyorum bu adamı. Blogda Fatih Terim'in bile resmi yoktur mesela teknik direktör olarak ama Jose'nin Delisiyiz! başlığı altında bir resmi vardır. Yalnız benim için değil, Burak için de Mourinho The special one oldu her zaman ve olmaya da devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir