22 Ekim 2009 Perşembe

Sıradaki? {Galatasaray 4-1 Dinamo Bükreş}

Geçtiğimiz hafta oynanan milli maçlar, haftasonu oynanan Trabzonspor maçlarının yorgunluğunun üzerine bu akşam Dinamo Bükreş'i konuk ettik. Maçın zor geçeceğini düşünenler yanıldılar. Aslarla yedeklerin karmasından oluşturulan 11'de Fenerbahçe maçı düşünülerek bazı futbolcularımıza yer verilmemişti. As oyuncuların çoğu oynamamasına rağmen maçı farklı kazanarak grupta puanımızı 7'ye çıkardık ve liderliğe yükseldik. Darısı haftasonu ligin başına artık :) Arda'nın yedek soyunduğu maçta takımın beyni görevini Kewell yaptı. Kondisyonsuz, oynayamıyor, yaşlandı diyenlere cevaben bu maçta müthiş bir performans sergiledi. İkinci yarıda Ayhan'ı dinlendirmek için kenara alındı. O ana kadar kaptan olan Ayhan çıkarken kaptanlık pazubandını Uğur'un koluna taktı ki benim gözlerimin dolduğu dakikalardı..

Kadroda Değişiklik
Bu sezon lige müthiş bir başlangıç yapan Galatasaray'ımız Romanya 1. Ligi'nde 10 maç sonunda 17 puanı bulunan Dinamo Bükreş'i konuk etti. Bükreş, oynanan 10 maçta attığı 10 gole karşılık 5 gol de yemişti. Az gol bulan ama savunma direnci sağlam bir takım ile karşılaştık. Zira 18 takımlı Romanya Ligi'nin en az gol yiyen takımı ile karşı karşıyaydık. Haftasonu oynadıkları maçta deplasmanda Politehnica takımını 2-0 yenen Bükreş Avrupa Ligi F Grubunda oynadığı 2 maçın birini kazanabilmişti. Trabzon maçının yorgunluğu ve haftasonu oynanacak Fenerbahçe maçını düşünerek as takımdan; Arda, Baros, Gökhan Zan ve Hakan Balta bu maçta oynatılmadılar. Dün Rijkaard'ın basın toplantısını yazarken ilk onbirde; Caner, Mustafa Sarp ve Ayhan üçlüsünün mutlaka olması gerektiğini, ayrıca sistemin asla değişmemesi söylemiştim. Zaten bir çok kişi aynı fikirdeydi. Hakan'ın yerine Caner oynarken Gökhan'ın yerine Mehmet Topal'ı izledik defansta. Sahaya yine 4-3-3 sistemi ile çıktık. Kalede Franco, savunmada Sabri-Mehmet-Servet-Caner, ön üçlüde Ayhan-Elano-Mustafa Sarp, ileri üçlüde ise Kewell-Nonda-Keita ilk 11'ini izledik. Tabii işler iyi gittikçe Ayhan, Keita ve Sabri dinlendirilmek için kenara alındılar.

Devreye 2-0 Gitmenin Rahatlığı
Galatasaray'ın sezon başında sergilediği rahat futbolu özlemişim aslında önce bunu söylemeliyim. Kewell'ın organize ettiği takım gerek savunma gerekse hücumda birlikte hareket edince bu rahat futbolu izleyebiliyoruz. Çok gerildiğim yada korktuğum bir pozisyon olmadı maç içerisinde. İki takımda galibiyeti isterken maça etkili başlayan taraf Bükreş'ti aslında. Daha maçın ilk dakikalarından itibaren topu yarı alanımıza yıkmayı başarmıştı. Fakat 20. dakikanın ardından gerçek Galatasaray'ı izlemeye başladık. İlk golümüz 31. dakikada geldi. Kewell mı attı Servet mi dokundu tartışmalarının arasında Galatasaray'ımız öne geçmişti bile. Kewell'ın sol kanattan attığı orta şut karışımı top ağlarla buluştu. Hemen kale önünde bulunan Servet ayağını uzatsa da top Servet'e değmeden gol oldu. Bu golden 10 dakika sonra ise bu defa sahnede "nöbetçi" golcümüz Nonda vardı. Keita'nın ve Sabri'nin sağ kanattan yaptıkları bindirmelerle aptala dönen Bükreş savunması Keita'nın ceza sahası içine gönderdiği topa engel olamadı. Nonda'nın dönerek vuruşu ile Galatasaray ilk yarının bitimine 2 dakika kala ikinci golüne imzayı atıyordu.

Handikapımız; Rehavet!
Oyunun tamamını domine eden ve attığı 2 golün ardından rakibi top çevirerek durdurmayı başaran Galatasaray ikinci yarıya iyi başlayan taraftı. İkinci yarının hemen başında yine Keita & Nonda AŞ.'yi izledik. Kaleciyi üstüne çeken Keita, Nonda'nın boşta kalmasını sağladı. Keita sıfıra indikten sonra topu kale önüne çıkardı. Nonda'nın ayağına çarpan top gol oldu. 46. dakikada 3-0 öne geçtik. Maçın bitimine yarım saat kala Keita-Aydın değişikliğini izledik. Oyuna girdikten bir kaç dakika sonra ceza sahası içinde düşürülen Aydın takıma penaltı kazandırdı. Penaltıyı Kewell kullanır diyordum ama bir kaç maçtır gol atmayan Elano'nun kullanması talimatı geldi sanırım kenardan. Elano yavaş bir vuruş yapmasına ve kaleci de atacağı köşeyi tahmin etmesine rağmen penaltı gol oldu. Son yarım saate girilirken 4-0 üstünlüğümüz vardı. Aslında bu çok iyi bir skor tabii. Ama şöyle bir durum var; Galatasaray 2+ fark yapınca biraz {havalanıyor demek istemiyorum} rehavete kapılıyor. Yani takımda sıkıntı yok, kondisyon olarak herkes oyunu asılmaya devam ediyor ama mental olarak tam bir dağınıklık hakim oluyor takıma. İşte bunun cezasını attığımız 4. golden 3 dakika sonra çektik. Dinamo kazandığı korneri paslaşarak kullandı. Boştina'nın sağ çaprazdan yaptığı vuruş ceza sahasındaki oyuncuların arasından geçerek gol oldu. Maçın kalan dakikalarında gol olmazken Galatasaray'ımız maçı 4-1 kazanarak gruptaki ikinci galibiyetini aldı.

Önümüze Bakalım
Daha önce Panathinaikos'u deplasmanda yenen ve Sturm Graz ile berabere kalan takımımız bu maçı da kazanarak puanını 7'ye yükseltti. İkinci maçların ardından 4 puanla zaten liderdik bu maçın ardından liderliğimizi sürdürdük. Gruptaki diğer maçta Panathinaikos, Sturm Graz'ı ağırladı Atina'da. Sahadan attığı penaltı golüyle 1-0 galip ayrılan Yunan temsilcisi gruptaki ikinci galibiyetini elde etti ve 6 puanla Galatasaray'ın ardından ikinci oldu. Avrupa Ligi'nde gelecek maçlar 5 Kasım akşamı oynanacak. Galatasaray'ımız bu akşam konuk ettiği Dinamo'ya gidecek. Ligde ise haftasonu nefesleri kesecek bir 90 dakikaya şahit olacağız. Fenerbahçe ile oynanacak maç pazar akşamı 20:00'de oynanacak.

ps: Bana özel notlar
Öncelikle Fenerbahçe maçı. Tnt'de yayınlanan maçı Emre Tilev ve rezil bir yayıncılıkla izledik. Her ne kadar Fenerbahçe maçı da olsa seyir zevkimin mahvolması canımı sıktı açıkçası. Zaten Andre Santos'un kaçırdığı iki pozisyona deli olmuştum. Neyse Fener'de 1-0 da olsa kazandı kutlarız :) Bizim maça dönecek olursak; ilk 15 dakikasını internetten kör-topal izlemeye çalıştım. Sonra uyduda acaba veren kanal var mıdır diye kurcalarken aklıma Azeri kanalı Ictimai Tv geldi. Şifreli olacak korkusuyla kanalı bir açtım cam gibi maçı izledim ohh :)) İkinci yarının son dakikalarında da laptopumu kucağıma alıp maçın giriş bölümünü yazdım. Hakem iki dakikalık uzatmanın bittiğini ilan eden son düdüğünü çaldığı anda da yazıyı yayına soktum. Kendimi sahiden spor yazarı gibi hissettim bugün. Maç bitmeden yazı yazmalar, biter bitmez yayınlamalar falan :) Keyfim yerinde ya işin dalgasındayım artık. Neyse maç biter kutlama başlar. Yürüyedur GALATASARAY'ım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir