Yaşayan efsaneler; Ryan Giggs, Carles Puyol
30 Kasım 2009 Pazartesi
Ada'dan 3 Maç

İkinci yarının hemen başında Fletcher Giggs'i, Giggs ise Rooney'i kaçırdı attıkları mükemmel paslarla. Rooney'de yaptığı güzel vuruşla durumu 2-1'e getirdi. 54. dakikada Piquionne müdalesiyle Giggs yerde kaldı. Hakem Mike Dean üçüncü kez penaltı noktasını gösterdi. Beyaz noktanın başına gelen Rooney topu ve kaleciyi ayrı köşelere yollarken, Premier Lig'de 10. golünü kaydetti ve hat-tricki tamamladı. Rooney, Ronaldo'nun takımdan ayrılmasıyla çok fazla öne çıkmaya başladı. Şu anda takımın en golcü oyuncusu, ligde ise Defoe ve Drogba'nın ardından ikinci sırada geliyor gol krallığında. Dakikalar 87'yi gösterdiğinde ise yaşayan efsane Ryan Giggs sahnedeydi. Kaleyi cepheden fakat biraz soldan gören bir yerden kazanılan frikikte topun başına geçti. Rooney topun üzerinden atladıktan sonra Giggs çok ama çok şık bir gol kaydederek Premier Lig'de dalya demeyi başardı. Bu gol Giggs'in 100. golüydü. Manchester maçı 4-1 kazanarak puanını 31'e çıkardı ve Chelsea'yi takibi sürdürdü.
Barclays Atp World Tour {Şampiyon Davydenko}


Altın Top Adayları 10'a Düştü
Didier Drogba (Fildişi Sahili - Chelsea)
Samuel Eto'o (Kamerun - Inter)
Steven Gerrard (İngiltere - Liverpool)
Zlatan İbrahimovic (İsveç - Barcelona)
Andres Iniesta (İspanya - Barcelona)
Xavi (İspanya - Barcelona)
Lionel Messi (Arjantin - Barcelona)
Kaka (Brezilya - Real Madrid)
Cristiano Ronaldo (Portekiz - Real Madrid)
Wayne Rooney (İngiltere - Manchester Utd.)
Ibracadabra! {Barcelona:1-0:Real Madrid}

29 Kasım 2009 Pazar
Günün Fotoğrafı {Kazım}
"Fenerbahçe Spor Kulübü futbolcusu Colin Kazım'ın bu sabah bir trafik kazası geçirdiğini üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Değerli Fenerbahçeli futbolcunun sağlık durumunun iyi olması sevindiricidir. Kendisine ve Fenerbahçe camiasına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz."
Dev Maça Saatler Kala.. {Barcelona vs Real Madrid}


Önce ev sahibi Barça'yı konuşalım. Bir kaç senedir kurdukları sistem ile tüm Dünya'nın gıpta ile baktığı bir takım haline geldiler şüphesiz. Geçen sezonu 5 kupa ile kapattılar, 6.sı da yolda. Kadro kalitesiyle kulüp takımları düzeyinde en iyi orta saha kurgusuna sahip takım. Evet Barcelona'yı pek sevmiyorum ben. Çünkü mutlak favori olmaları, maçları antrenmanda pas çalışması yapan takımlar gibi geçirmeleri futbolun heyecanını baltalıyor. Ben Barcelona maçlarını izlerken uyuklarım genelde mesela. Arkadaşlar bana kızar. Ya Serap iyisin güzelsin de Barcelona'nın futbolundan anlamıyorsun derler. Keyif almadığımı söylerim çünkü. Ama güneş balçıkla sıvanmaz gibi de bir atasözümüz var yani. Benim keyif almamam Barcelona'nın "bir kulüpten daha fazlası" olması özelliğini değiştirmiyor elbette. Sezona Zlatan Ibrahimovic'i kadrosuna katarak başlayan Barcelona -ki bence bu senenin tartışmasız en iyi transferi Ibra'dır- ligde oynadığı 11 maçtan 8'ini kazarak ve 3'ünde berabere kaldı. Ligin tek namağlup takımı olarak tabloda Real'in 1 puan gerisinde 2. sırada bulunuyor. Takımın en golcü isimleri 7'şer gol ile Zlatan ve Messi. Bu maç öncesinde oynanan 2 resmi maçta izleyemedik kendilerini. Bu maçta ise sahada olacaklar. Maç öncesinde Barça'nın en zayıf halkası olarak ise Valdes göze çarpıyor. Takımda Valdes'i tutmalarının tek sebebi bence başka dünyadan olduklarını kamufle etme çabası.

Gelelim konuk ekip olan Real Madrid'e. Barcelona'nın tüm turnuvalarda göz önüne çıkarak parlamasıyla biraz sönük kalsalar da Real sezona Kaka ve Cristiano Ronaldo'yu kadrosuna katarak çok önemli bir işe imza attı. Gerçi son haftalarda Cristiano'nun sakatlanmasıyla pek yararlanamadılar ama oynadığı her maçta golü olan Ronaldo hâlâ takımın en önemli gol silahı konumunda. Gelen son haberler Cristiano'nun iyileştiğini ve El Clasico'da sahada olacağını gösteriyor. 2 sezondur yapılan Cristiano Ronaldo mu yoksa Messi mi dünyanın bir numaralı futbolcusu polemiklerinin yanıtını geçen sene oynanan Manchester United-Barcelona Şampiyonlar Ligi Finali'nde öğrenememiştik. Bu maçta iki futbolcu karşı karşıya gelecekler. Ronaldo'nun maçtan önce "El Clasico'da oynamak istiyorum. Fizik olarak bazı sıkıntılarım olsa da, Barcelona karşısında elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Ben kendimi iyi hissediyorum, artık Pellegrini'nin kararını bekliyorum" açıklamaları var. Yalnızca Ronaldo için değil aynı zamanda Kaka için de çok önemli bir maç bu tabii. Real'in en güçlü bölgesi hücum olarak görünürken en zayıf bölgesi de defans olarak göze çarpıyor. Defansın içine Iker'i katmadan söylüyorum bunu. En sevdiğim kaleci diye demiyorum ama Casillas'ın çoğu maçta gösterdiği insanüstü performans maçları Real Madrid'e çeviriyor. Hücum silahları kadar Casillas'ın performansı da maçın dengelerini alt üst edebilir.
Barclays Atp World Tour {Yarı Final}


Formula Bitti Karting Başladı
1. Yarış SonucuYarışa orta sıralarda başlayan Schumacher'in yarışı zirvede tamamlaması kimse için sürpriz olmadı aslında. Schumacher önündeki rakiplerin mücadele ve hatalarından faydalanarak ön sıralara tırmandı ve finiş çizgisini ilk sırada görmeyi başardı. Yarışa pole pozisyonundan başlayan ve büyük bölümünü lider götüren Piquet daha sonra performansını kaybetti ve arkasında ki gruba geçilerek pist dışına çıktı. Daha sonra Luizzi ve Di Grassi'nin mücadelesine sahne oldu. Yarışın sonuna doğru bu ikilinin mücadelesinden faydalanan Schumacher liderliği ele geçirdi ve yarışı kazandı. Liuzzi yarışı 2. sırada tamamlamayı başarırken yarışa 11. sıradan başlayan Felipe Massa, çok iyi yükselme göstererek yaz ayında geçirdiği üzücü kazanın ardından fiziksel olarak da oldukça gelişme kaydettiğini gösterdi ve 3. oldu. Aslında kimse olayın yarışında falan değil. Yani kendi aralarında eğlendikleri bir olay nihayetinde. Ama bu adamı tulum içinde bir arabanın direksiyonunda görünce insan ister istemez heyecanlanıyor. Daha önce milyon kere söyledim bir daha söylüyorum; Schumi Formula'ya dön me li!
1 - Michael Schumacher (ALE) - 28 voltas em 26 dakika 28sn 571
2 - Vitantonio Liuzzi (ITA) - a 2s768
3 - Felipe Massa (SP) - a 4s684
4 - Lucas di Grassi (SP) - a 5s553
5 - Vitor Meira (DF) - a 6s727
6 - Rubens Barrichello (SP) - a 7s989
7 - Tony Kanaan (BA) - a 8s288
8 - Antonio Pizzonia (AM) - a 8s423
9 - Nelsinho Piquet (DF) - a 16s237
10 - Duda Pamplona (RJ) - a 17s775
11 - Ricardo Zonta (PR) - a 26s208
12 - Tarso Marques (PR) - a 26s671
13 - Enrique Bernoldi (PR) - a 27s088
14 - Mario Moraes (SP) - a 27s447
15 - João Paulo de Oliveira (SP) - a 29s485
16 - Popó Bueno (RJ) - a 30s511
17 - Luciano Burti (SP) - a 33s342
18 - Felipe Giaffone (SP) - a 38s662
19 - Bia Figueiredo (SP) - a 39s039
20 - Eduardo Berlanda (SC) - a 50s544
21 - Xandinho Negrão (SP) - a 1 volta
22 - Marcos Gomes (SP) - a 18 voltas
23 - Raphael Matos (SP) - a 25 voltas
24 - Christian Fittipaldi (SP) - a 25 voltas
25 - Max Wilson (SP) - a 27 voltas
Sistem Çöküşü {Fenerbahçe:1-3:Kasımpaşa}
Fenerbahçe'yi genellikle 4-4-1-1 sistemi ile izliyorduk. İleri uçta Guiza, son haftalarda Kazım, forvet arkası da Alex oluyordu. Bu hafta Kazım'ın 4 maçlık cezası nedeniyle forma giyemediği karşılaşmada 4-4-2'ye döndü Daum. Forvette ise Semih ve Guiza'yı birlikte izledik. Hemde arkalarında Alex ile.. Fenerbahçe'de, Beşiktaş maçında sakatlanan Emre'nin yerine Kasımpaşa'ya karşı orta alanda Cristian'ın yanında Selçuk'a görev verilirken, bu futbolcu bu sezon ligde ilk kez 11 kişilik kadroya alındı. Ligde bu sezon 7 lig maçında ikinci yarılarda görev alan Selçuk, sakatlıklar nedeniyle Kasımpaşa maçında 11'de şans buldu. Fenerbahçe'de cezalı Bilica ve Kazım ile Emre'nin yanı sıra sakatlığı bulunan Dos Santos da maç kadrosunda yer almadı. Sakatlığının ardından antrenmanlarda kendisini gösteren Deivid, Kasımpaşa maçının 18 kişilik kadrosuna dahil oldu. Maçın geneline baktığımız takdirde bu yeni sistemin Fener'i pek açmadığını ve aydınlatmadığını söylemek mümkün. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Emre'nin yokluğuydu şüphesiz. Alex topu ne kadar iyi kullanırsa kullansın Emre gibi bir oyuncunun onu desteklemesine ihtiyaç duyuyor. Bugün Emre'nin yerine Selçuk'u izledik ve ilk defa 11'de kendine yer buldu dedik ya, neden ilk 11'de oynamadığını anlamak çok zor değil Emre ile kıyaslayınca..
Maça hızlı başlayan taraf Kasımpaşa oldu. Henüz bir dakika dolmadan yenen gol gerçekten soğuk duş etkisi yarattı takımda. Santrayı yapan Kasımpaşa, ilk atakta rakip kaleye gitmek isterken; Cenk İşler'in ceza sahası içinde kaleyi sağ çaprazdan gören noktadan zayıf vuruşunu, kaleci Volkan arka direkte iyi kontrol edemedi ve elinden kaçırdı. Fırsatçılığını konuşturan Gökhan Güleç topu filelere yolladı ve konuk takımı maçın başında 1-0 öne geçiren golü kaydetti. Bu gole cevap ise Guiza'dan, 4 dakika sonra geldi. İlk yarıda başka gol olmadı ve taraflar soyunma odasına 1-1'lik eşitlikle gittiler. İlk yarıya hızlı başlayan Kasımpaşa; ikinci yarıya da hızlı başlayan taraf oldu. Henüz 2. dakikada sol kanatta Ergün pasını Cenk'e verdi. Cenk aldığı topla tek başına ilerledi ve ceza sahasına girdi. Volkan ile karşı karşıya kalan deneyimli golcü, topu Volkan'ın yanından ağlarla buluşturdu. Maçın son anlarında Fenerbahçe sistemini bu defa 3-5-2'ye döndürmeye çalıştı. Çok başarılı olduğu da söylenemez. Zaten Fenerbahçe beraberliği kurtarma çabasıyla açık vermeye başlayınca Kasımpaşa'da kontralarla, hızlı toplarla rakibi avlamaya çalışıyordu. Amacına da 81. dakikada ulaştı. Savunmanın arkasına atılan topa Şahin hareketlendi. Volkan kalesinden açıldı topa dokunamadı ve topu ıskaladı. Şahin önünde kalan topu boş kaleye yolladı ve durumu 3-1 yaptı. Maçın son anlarında başka gol olmazken Fenerbahçe'de 3. mağlubiyet ile sahadan ayrıldı..
28 Kasım 2009 Cumartesi
Bursaspor-Galatasaray Maçından Enstantaneler

Maçın en keyifli görüntülerinden birisiydi :) Bursaspor taraftarının domuz gribini tiye alarak bir timsaha maske geçirmesi güzeldi açıkçası.

İki takım sahaya birlikte taşıdıkları Kurban Bayramınız kutlu olsun pankartı ile çıktılar.

Sonra da omuz omuza saygı duruşunda beklediler Bursaspor'un rahmetli başkanı için.
Volkan'ın golü görülmeye değerdi ama gol sevinci daha da keyifliydi :) Sevimli çocuk yahu..
Maçın son anlarına yaşanan gerginlikler damgasını vurdu.
Maçın sonunda Bursaspor'un haklı sevinci..
Bizimse "haklı" üzüntümüz vardı..
Barclays Atp World Tour #3



Yarı final maçlarındaki eşleşmeler ise şu şekilde oluştu;
14:30 Roger Federer - Nikolay Davydenk
21:00 Robin Soderling - Juan Martin Del Potro
Geçmiş Olsun Rijkaard

Teknik Direktörümüz Frank Rijkaard, hamile olan eşinin geçirdiği ciddi bir rahatsızlık sonucu sabaha karşı kamptan ayrılarak Hollanda’ya gitmek durumunda kalmıştır. Bu ani gelişen olay karşısında yapılan durum değerlendirmesi sonucu teknik direktörümüzün ülkesine dönmesi sağlanmıştır. Bu nedenle bugün oynanacak Bursaspor maçında Frank Rijkaard’ın aramızda olamayacağını bildirir, eşine acil şifalar dileriz.diyordu. Bursaspor maçında da takımın başında Neeskens'i gördük. Sağlık her şeyden önce gelir tabii. Kimse bunun aksini iddia etmiyor. Ama düşünmeden edemiyorum. Rijkaard'ın eşine bir şey olmasaydı, takımın başında kalsaydı, maçta kenardan takımı o yönetseydi.. Acaba Bursa maçın sonucunu daha farklı görebilir miydik? Keşkelerle, acabalarla yürümez elbette. Benimki sadece bir fikir. Neyse resmi sitenin yaptığını ben de yapıyorum. Acil şifalar dilerim patrona. Seviyoruz kendisini ve yolunu gözlüyoruz..
Hangi Maç Hangi Kanalda? {28-29 Kasım}
28 Kasım Cumartesi
14:45 Aberdeen-Rangers; Futbol Smart
16:30 W.Bremen-Wolfsburg; TRT 3
17:00 Celtic-St.Mirren; Futbol Smart
17:00 Portsmouth-M.United; Spormax
19:30 Aston Villa-Tottenham; Spormax
20:00 Fenerbahçe-Kasımpaşa; Lig TV
20:00 Paris SG-Auxerre; Kanal A
21:00 Genoa-Sampdoria; NTV Spor
22:00 Lens-Marsilya; Kanal A
23:00 Sevilla-Malaga; NTV
29 Kasım Pazar
13:30 Vitesse-Ajax; Futbol Smart
13:30 Ç.Rizespor-Karşıyaka; D Spor
15:30 Everton-Liverpool; Spormax
16:00 İnter-Fiorentina; NTV Spor
16:00 Trabzonspor-Eskişehirspor; Lig TV
16:30 Leverkusen-Stuttgart; TRT 3
18:00 Nancy-Bordeaux; Kanal A
18:00 Arsenal-Chelsea; Spormax
18:30 Hannover-Bayern Münih; TRT 3
20:00 Barcelona-Real Madrid; NTV
20:00 Sivasspor-Beşiktaş; Lig TV
21:00 Corinthians-Flamengo; Spormax
21:45 Catania-Milan; NTV Spor
22:00 Lyon-Rennes; Kanal A
27 Kasım 2009 Cuma
Bayram Rezil Oldu {Bursaspor:1-0:Galatasaray}
Geçtiğimiz hafta Manisaspor karşısındaki oyundan kimse memnun kalmamıştı. Ben dahil bir çok kişi takımın kötü oynadığı için kaybettiği konusunda hem fikir olmuştu. Bu maça kadar takım toparlanır diye düşünenler malesef yanıldılar. Takıma güvensizlik değil aslında bu, ben çok umutluydum toparlanacağımızdan. Bursa deplasmanında bile olsak puan kaybetsek de tatminkâr bir oyunla kaybederiz diye düşünüyordum. Puan kaybettik ama oyun asla tatmin edici değildi. Puan kaybı da kaçınılmaz oluyor böyle oynayınca. Tabii yalnızca Galatasaray'a kötü demek Bursa'ya büyük haksızlık olur. Zira Galatasaray'ın kötü olmasının nedeni Bursa'nın, Galatasaray'ı kitlemesiydi. Arda'yı müthiş marke ettiler ki ilk yarım saat Arda'yı gördüğümü hatırlamıyorum. Arda kadar kitlenen diğer isim ise Keita'ydı. Onu da çok aktif göremedim bu maçta. Kewell yine tek başına bir şeyler yapmaya çalışan isimdi. Orta üçlüde yine Mustafa Sarp, Barış Özbek ve Mehmet Topal'ı izledik. Orta üçlüden de en çok Mustafa Sarp'ı beğendim. Bu üçlünün takımda olması orta sahanın defans yönünün kuvvetlenmesine sebep oluyor. Geçtiğimiz hafta Barış'ın olmaması ile bu üçlünün yokluğunda atakları genelde göbekten yemiştik. Bu hafta ise ataklar daha çok sağ kanada kaydı. Sabri bugün hücuma katılmak adına takımı bol bol zor durumda bıraktı. Bursa adına ise en başarılı isim Ergiç'ti. Kâh ortada, kâh solda, kâh sağda izledik kendisini. Galatasaray yarı alanında tabiri caizse basmadığı yer kalmadı.
İlk yarıdan itibaren maçı daha çok hakeden taraf Bursa'ydı. İlk yarıda kimi ataklarda kale direğine takılan yeşil beyazlılar, kimi ataklarda ise son vuruşlardaki başarısızlıkları ile istedikleri golü bir türlü bulamadılar. Sahaya forvet olarak Arda çıkmıştı Galatasaray adına. Tabii Arda'nın oynadığı yere tam manasıyla forvet diyemeyiz fakat ileri uç elemanı olarak onu kullandık. Arda gibi çok uzun boylu olmayan bir futbolcunun Zapo ve Ömer Erdoğan gibi 2 metrelik iki adamın arasında kaybolup gitmesi gayet doğaldı. Neden ısrarla Arda ileride oynatılıyor -hele ki elimizde Kewell gibi bir adam varken- akıl sır erdiremiyorum ben. İlk yarıda iyi görünen taraf Bursa'ydı ama ikinci yarıya iyi başladığımızı söyleyebilirim. Özellikle 45-55 dakikalar arasında takım hem baskılı hem de ofansif olmaya başlayınca keyif de almaya başlamıştım. Bu anda ise Ertuğrul Hoca devreye girdi, oyunu okuyarak Galatasaray'ı yeniden kitlemeyi başardı. İlk yarıda genelde pas yaparak rakip ceza sahasına gelen Bursa ikinci yarıda uzun paslarla gelmeye başladı. Yeni taktiği uygulamaya başlayınca Galatasaray kalesine daha rahat gelen bir Bursa izlemeye başladık yeniden. Bu ataklardan birinde Volkan sağ kanattan ceza sahasına girdi. Kale önünde bulunan Sercan'a bir pas çıkarmak istedi fakat bu top tekrar önünde kaldı. Sert ve şık bir vuruş yapan Volkan takımını öne geçiren isim oldu. Ligde en beğendiğim genç futbolcuların başında geliyor Volkan. İtiraf etmek gerekirse; dilerim bir gün Galatasaray'lı olur diye her gördüğümde iç geçiririm.
Golden sonra Galatasaray'ın öne geçmek için hemen bir çabası olmadı açıkçası. Golün şokunu üzerimizden atamadığımızı düşünüyorum ben. Maçın ilk dakikalarında gol atarsak kaleci hatasıyla atarız diyordum, olmadı. Ivankov; bilhassa son dakikalarda, adeta kalesinde devleşti. İstediğimiz sonuca bir türlü gidemedik. Tabii atak yapmak isterken verilen boşluklar Bursa tarafından değerlendirildi. Yürek ağızda bir maç izledik. Son 10-12 dakika Bursaspor kalesini ablukaya alsak da sonuca bir türlü gidememiş olmamız Bursa deplasmanından puansız dönmemize neden oldu. Geride kalan 20'nin üzerinde maçta çok gol atıyoruz, pozisyon sıkıntısı çekmiyoruz diye memnunduk takımdan. Fakat son iki maçtır takımda bir durgunluk var. Erken form tuttuk diye sevinirken, hızlı koştuk çabuk yorulduk sendromuna doğru ilerlediğimizi düşünüyorum. Demin dedim ya yürek ağızda bir maç izledik diye; bunun sebebi sadece Bursa'nın atakları değil aynı zamanda maçın gergin geçmesiydi. İki takım da agresif ve güzel bir futbol oynadılar sezon boyunca. Ama bugünkü agresiflik biraz farklıydı her zaman izlediğimizden. Sahadaki futbolcuları gergin gördüm. Bilhassa Arda'yı. Derdi ne bilmiyorum ama bu tavırlası can sıkmaya başladı artık. Maça üzülüp duygusal konuşuyor da olabilirim tabii..

İstediği oyunu sahaya bir türlü yansıtamayan Galatasaray'lı futbolcular ve Neeskens maçın genelinde gergindiler zaten. Biraz önce Arda'yı yazdım ama onun dışında Neeskens tam tabirle çılgına döndü. Özellikle ilk yarıda Sabri'ye sık sık kızan teknik direktörümüz maçın son anlarında rakip oyunculardan Ozan'ın üstüne yürüyerek gerginliğin büyümesine neden oldu. Neeskens maç sonunda konuyla ilgili olarak; "Pozisyondan sonra çok gerildiğim doğru. Topla oynamadı ve doğrudan Sabri'ye bir hareket yaptı. Sabri çok şanslıydı o pozisyonda ayağı kırılabilirdi." dedi. Sabri'ye Ozan tarafından yapılan faul tam Galatasaray yedek kulübesinin önündeydi. Takım istediklerini sahaya yansıtamayınca gerilen Neeskens de bu pozisyonda Sabri'ye zarar gelmesinden çekindi. Futbolcusunu korudu da diyebiliriz biz bu duruma. Gerginlik araya futbolcuların ve hakemlerin girmesiyle çok büyümeden sonlandı. Pozisyon sonucunda Sabri sarı kart görürken Ozan kırmızı kart ile cezalandırıldı. Maçın bitiminden sonra ise Arda, Servet ve Gökhan Zan itirazlarıyla sarı kart gören isimler oldular. Bu arada Bursaspor taraftarını çok beğendim. Esprili pankartları ve tezahüratları vardı. Bu konuya ayrıca değineceğim fotoğraflara ulaştıktan sonra :) Bursaspor bu galibiyetle puanını 29'a yükseltip averajla ikinci sıraya yükselirken, son iki haftada 5 puan kaybeden Galatasaray aynı puanla üçüncü sıraya geriledi. Şimdi perşembe günkü maça kitlenmek lazım. Desteğe devam. Sevinmek için sevmedik zira. Yürüyedur Galatasaray'ım!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)