13 Kasım 2009 Cuma

Çağrı Erdoğan {Chao Grey} Röportajı

Bu hafta röportajlar güzel denk geldi. Önce Yiğiter Uluğ ile yaptığımız keyifli söyleşiyi yayınladık hafta başında. Haftasonuna da Chao Grey blogunun sahibi Çağrı Erdoğan ile söyleştik. Çağrı'ya içten cevapları için teşekkür ederiz öncelikle. Vaktini ayırdı bizi kırmadı sağolsun. Zaten ilk günlerden beri Chao Grey bizimle kardeş blog gibi bir durumdaydı. Yani en azından biz öyle düşünüyorduk. Her söyleşide olduğu gibi Chao Grey Röportajı'nda da girizgâh kısmını çok uzatmadan sorular ve cevaplara geçmek istiyorum. Buyrun efendim;

1- Çok özele girmeden sormak gerekirse kimdir Çağrı Erdoğan?

Çağrı Erdoğan; Galatasaray, Lyon, sinema, müzik ve ne kadar boş iş varsa hepsinden aşağı yukarı aynı derecede zevk alan bir adamım. Blogun düzeni nasılsa hayatımın düzeni de aynı, daldan dala atlar, kafama ne eserse onu yaparım. Bu sözlerim şaka gibi gelebilir ama doğru maalesef. Belki de bu yüzden en sevdiğim futbolcular Brezilyalı oluyor.


2- Bugün Türkiye'de yabancı takımlara sempati duyan insanlara baktığımızda Barcelona, Real Madrid, Manchester United, Liverpool gibi takımlar tutulur. Ama siz Olympique Lyon'u destekliyorsunuz. Lyon'a karşı oluşan bu sevgi nasıl başladı ve Galatasaray mı Lyon mu önceliğiniz diye sorsak ne dersiniz?

Çağrı Erdoğan; Galatasaray sevgimle Lyon sevgimin arasında dağlar kadar fark vardır. Gözümü açtığımda karşımda Galatasaray vardı, Galatasaray yüzünden sevildim, Galatasaray yüzünden alay edildi benimle, Galatasaray’la öğrendim futbolun güzelliğini, Galatasaray’a âşık oldum. Lyon sevgisinin temelinde Real Madrid’le başlayarak Avrupa’ya kafa tutmaları yatıyor. Juninho’nun da bu sevgide payı büyüktür. Ama beni asıl çeken ise, sessiz ve derinden gelerek önce Fransa’yı, sonra Avrupa’yı kasıp kavurmalarıydı.


3- Lyon'un Fransa Ligi'nde uzun süre kurduğu hanedanlığın ardından beklenen devrim gerçekleşti ve Bordeaux şampiyonluğa ulaştı. Öncelikle Lyon'un hakimiyetinin yıkıldığını söyleyebilir miyiz? Sonrasında Benzema gibi bir futbolcunun kaybına rağmen kadroya önemli hamleler yapıldı ve bu sezon puan durumuna baktığımızda Bordeaux, Lyon çekişmesini görüyoruz. Şampiyonluk için kim daha şanslı?

Çağrı Erdoğan; Bu sene şampiyonlukta Lyon bir adım önde. Gelen oyunculardan sadece Lopez şampiyonluğa alışkın, gençler ve yeni transferler ise şampiyonluğa aç. Ve Lyon’un bir sıçrama tahtası olduğunu bildikleri için de sezon sonunda kupayı kaldırmayı herkesten çok isteyeceklerdir. 7 şampiyonluğu da gören Govou kaldı sadece, O da sene sonunda ayrılıyor zaten. Lyon’un saltanatının yıkılmasına gelince, bunun birkaç sebebi var ve bunların arasında en büyük sebep gösteremem. Juninho’nun yaşlanmasıyla gelen formsuzluğu, takım olarak şampiyonluğun çantada keklik olarak görülmesi, diğer takımların küçümsenmesi, Bordeaux ve Marsilya’nın azmi ve inancı ve Jean-Michel Aulas’a göre de hakem hataları. Bordeaux çok zekice hareket etti, Blanc’ı hiç sıkmadılar ve sabırla beklediler. Gourcuff hamleleri de bence o senenin en zeki hamlelerinden birisiydi, Milan büyük hata yaptı kendisini satarak. Gourcuff’un bu şampiyonlukta Bordeaux adına payı büyüktür.


4- Lyon'un yapısına baktığımızda sürekli müthiş futbolcular bulan ve bunları inanılmaz paralara satan bir yapıları var. Futbolcu transferlerinden inanılmaz paralar kazandıklarını söyleyebiliriz. Ayrıca bunları yaparken gidenin yeri her zaman doluyor ve Fransa'da mutlaka başarı geliyor. Siz Lyon'un bu yapısından memnun musunuz ve Lyon'un Şampiyonlar Ligi'nde artık yarı final, final gibi dereceler yapması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Çağrı Erdoğan; Lyon hep doğru kişilerle çalıştı. İnanmak zor gelse de Lyon’un bu günlere gelmesi Raymond Domenech’le başladı. Bernard Lacombe ve bana göre Avrupa’nın en iyi başkanı olan Jean-Michel Aulas hiç yılmadan, sabırla çalıştılar. La Masia’ya benzer bir altyapı akademisi kurdular ve Brezilyalılar’a hep güvendiler. Lyon da Brezilyalılar’ın yeri hep ayrıdır, tabi bu yüzden birkaç fiyasko transfer oldu Nilmar ve Fabio Santos gibi ama Juninho, Sonny Anderson ve Cris gibi efsaneler de Brezilyalı. İzleme sistemleri hakkında bir bilgim yok ama futbolcu alırken çok ucuza gelmesi için özel bir çaba sarfetmiyorlar, Lyon’un farkı futbolcuya hırs aşılama ve futbolcuyu yüksek fiyata satmada ortaya çıkıyor. Essien’i uzun pazarlıklar sonunda 38 milyona sattılar ama çok da ucuza almadılar, 12 milyon saydılar Bastia’ya. Malouda ucuza gelmiştir ama Chelsea’ye 19 milyona gitmiştir mesela. Önemli olan futbolcuyu mal gibi satmak değil, kendisine değerli olduğunu hissettirmektir, Lyon bunu başarıyor işte. Bu sene fütursuzca para harcansa da bu gerekliydi bence. Herkes Lyon’un bu hamlelerinin yanlış olduğunu söylüyor ama kimse Lyon’a karşı oluşan nefretten ve Cristiano Ronaldo’nun fiyatları yükselttiğinden bahsetmiyor. Avrupa başarısı hayaline gelince, 3 seneye kalmaz kupa alırız bence. Çünkü konu Avrupa olunca Lyon’un oyuncuları farklı bir kimlikte oynuyor. Tabii ki tek sebep bu değil, ama artık vaktin geldiğinin farkında herkes.


5- Fransa Ligi'ni çok iyi takip eden birisi olarak Mevlüt Erdinç'in futbolunu nasıl buluyorsunuz? Onun için Fransa'da harikalar yaratan ama Milli Takım'da kendini gösteremedi şeklinde eleştiriler oluyor? Sizce Mevlüt Erdinç ulaşması gereken noktaya ulaştı mı ve daha büyük transferler gerçekleştirebilir mi?

Çağrı Erdoğan; Mevlüt Erdinç Türkiye milli takımında bir maç sonrası kameralara konuşurken zar zor Türkçe konuşuyordu, bu durumu beni çok etkiledi açıkçası. Ligue 1’deki tek Türk kendisi, biz destek olmazsak kim destek olacak? Çocukluğundan beri tek başına yürümeye alışmış olan birisi kendisi, Jeremy Menez’le aynı odada kalırken birkaç sene sonra çocukluk aşkı PSG’ye geldi, bunun için Lyon’u reddetti. Milli takımda aynı performansı gösterememesi normal, çoğu futbolcuda bu sendrom var; hatta Milan Baros’ta da tersi vardı mesela, kulüp seviyesinde ulaşamadığı gol ortalamasına milli takımlar seviyesinde ulaşırdı hep. Milli takımda kendisine güvenilmediğini hissediyor bence, uzun bir zaman da gol atamayınca çok gerilmişti ama Allah’tan golünü attı fazla zaman geçmeden. Mevlüt’e çok değer veriliyor Paris’te, oyuncular, teknik heyet ve taraftar O’nun takımlarında oluşundan çok memnun. Geliştirmesi gereken bitiriciliği ve tekniği de zaman geçtikçe daha iyi olursa, İngiltere’nin yolunu tutar inşallah.


6- Fransa Ligi yıllardır çok önemli futbolcular çıkarır ve büyük liglere önemli paralara satarlar. Ama Avrupa Kupaları'na baktığımızda beklenen başarılar gelmiyor. Lyon hanedanlığını sürdürme, diğer takımlar ise bunu yıkma peşindeler görüntüsünü veriyor. Fransa Ligi'nin sizce Dünya açısından önemi nedir ve siz bu ligi izlerken zevk alıyor musunuz?

Çağrı Erdoğan; Fransa Ligi her zaman en iyi futbolcuları çıkarmıştır. Lyon gibi Fransa Ligi’nin geneli de bir sıçrama tahtası olarak kullanılıyor. Hep yetiştiriyorlar ama hep satıyorlar. Ribery ya da Ronaldinho bir sene daha Fransa’da kalabilirdi, ya da Benzema. Takımların genel olarak oturmuş bir kadrosu ve sistemi olmuyor. Hoca istikrarı yok, Lyon ve Bordeaux bu konuda önemli adımlar attılar ve devamı gelirse bunun meyvesini alacaklarından eminler. Fransa Ligi’nde az gol olmasından dolayı insanlar çok ön yargılı yaklaşıyorlar ama ben o mücadeleyi, o fizik gücünü, o tekniği ve oyundaki akıcılığı görünce fazla gol aramıyorum açıkçası. Son Lyon-Marsilya maçı standartların üstünde bir maçtı, zaten Fransa’da yüzyılın maçı diyorlar şimdiden. Fransa Ligi de hep en iyi beşinci lig olarak kabul edilir, ki bu da onlara yeter. Böyle giderse İtalya Fransa’nın gerisine düşecek, Almanya Ligi en iyi üçüncü lig olacak.


7- Lyon'un içini dışını bilen birisi olarak Kader Keita'nın Galatasaray'a transfer olduğu haberini duyunca bunu nasıl karşıladınız ve Keita'nın da açıklamalarından yola çıkarak kendisini Galatasaray'da buldu diyebilir miyiz?

Çağrı Erdoğan; Keita’nın Galatasaray’da kendisini bulacağından adım gibi emindim. Lyon ırkçı bir kenttir, Keita’nın bu konuda sorun yaşadığını düşünüyorum. Govou gibi bir adam 15 senedir nasıl sorun yaşamadı diye sorabilirsiniz ama Keita’nın Müslüman olduğunu da hesaba katmak gerek, zira Kanoute de bu tür sorunlarla karşılaşmıştı Lyon’da. Galatasaray açısından sisteme en uygun adamlardan birisi Keita, bu açıdan bizim için müthiş bir transfer oldu. Kendi açıklamalarından da belli Türkiye’yi çok sevdiği. Aslında Galatasaray’ı düşünmediğini ama Rijkaard’ın adını duyunca hemen transferi kabul ettiğini söyledi ama burada olmaktan çok mutlu olduğu belli oluyor.


8- Galatasaray ve Lyon'u karşılaştırdığımızda ortak hangi özellikleri bulabiliriz?

Çağrı Erdoğan; Sakatlık. Başka da yok neredeyse. Lyon’un başkanı 20 küsur senedir o koltukta, Galatasaray’ınki değişiyor birkaç senede bir; Lyon’un Avrupa dominasyonu Galatasaray’ınkinden daha büyük ama Avrupa’da kupaları yok; Galatasaray futbolcu pazarlayamazken Lyon bu işin ustalarından; Galatasaray yüz yıldır en büyüklerden oldu, Lyon daha 10 senedir büyük takım. Tek ortak noktamız sakatlıklardır, o da birkaç senedir. Aslında bu ortak bir nokta sayılmayacak kadar önemsiz gibi görünebilir ama iki takım da ciddi anlamda muzdarip bu durumdan –ki bence Lyon bu konuda Avrupa’nın en şanssız takımlarındandır.


9- Galatasaray'ın da yapısına baktığımızda inanılmaz bir genç potansiyeli var ve futbolcularımızın Avrupa'da belli bir piyasası oluşmaya başladı. Sizce Galatasaray'da Lyon gibi olup futbolcularını önemli paralara pazarlayabilir mi ve Galatasaray'ın gelmesi gereken nokta Lyon gibi mi yoksa daha farklı mı olmalıdır?

Çağrı Erdoğan; Galatasaray’da genç potansiyeli var tabii ki Türkiye’de birçok takımda olduğu gibi; Kayserispor’da da, Beşiktaş’ta da, Gençlerbirliği’nde de ciddi potansiyel var. Ama Avrupa pazarında Fransa kadar avantajımız yok, oyuncularımız ya bedavaya gidiyor ya da Rusya’ya gidiyor iyi bir fiyata. Nihat ve İbrahim Kaş’ın dönüşleri bu anlamda ciddi bir gerilemeye yol açacak bence; gidenin dönmemesi lazım. Ayrıca altyapı eğitimini Almanya’da almış olan gençlerimizin de azımsanmayacak miktarlara transfer olduklarını biliyoruz ama bundan bahseden yok. Mesut Özil’in Schalke’den Werder Bremen’e transfer olduğunu kaç kişi haber yaptı, ya da Gökhan Töre’nin Chelsea’ye gidişine kaç kişi sevindi? Galatasaray, Türkiye’nin Avrupa piyasasındaki zayıflığından dolayı pek avantajlı değil, diğer takımlarımız da öyle. Dünya Kupası vardı kendimizi gösterebileceğimiz, o şans da kalmadı. Avrupa Ligi’nden başka vitrin yok artık. Orada kendinizi ispat etmek için de final oynamanız gerekiyor en azından. Avrupa’da referans olarak kabul edecekleri bir Nihat vardı, o da yok artık maalesef.


10- Rijkaard geldiğinden bu yana 4-3-3 ve Total Futbol kelimelerini oldukça fazla kullanıyoruz. Kadro yapımız itibariyle 4-3-3'e ne kadar uygun bir takımız ve Galatasaray'ın şu anda Total Futbol oynadığını veya oynamaya yavaş yavaş başladığını söyleyebilir miyiz?

Çağrı Erdoğan; 4-3-3 ve Total Futbol kelimelerini kullanmaktan imtina ettirmeye çalışanlar var maalesef insanları. Gerekçeleri de “Michels, Ajax, Cruyff gibi kelimeleri duyar duymaz hemen Total Futbol konuşuyorlar”. Yahu bırak insanlar konuşsun, sen böyle yaparsan nasıl öğrenecekler? Kimse birileri de Total Futbol’u öğrensin diye çaba sarf etmiyor, Galatasaray bunu oynayamaz diyorlar sadece. Sabırlı olursak oynar, neden olmasın? Şu anda Total Futbol’un T’sini oynayabiliyoruz belki de, çoğu zaman egolarının pençesine düşüp gereksiz işlere kalkışıyor futbolcularımız, sisteme ihanet ediyorlar bazen, ama yerleşiyor bu sistem yavaşça. Galatasaray’ın bu hamlelerinden rahatsız olan ve ölümüne korkanlar ise Rijkaard’ı kovmaya çalışıyor ama taraftar arkasında durdukça bu iş olacaktır. Ben kendi adıma söz verdim, üç sene şampiyonluk gelmesin ama sabredeceğim. 14 sene şampiyon olamamaya sabretmiştir Galatasaray taraftarı, bu ne ki? Birkaç sene içerisinde sisteme uygun transferler yapıldıkça, oyuncular egolarını törpülemeye başlayıp da Rijkaard’ın dediği gibi oyuncuyu parlatanın sistem olduğunu anladıkça her şey daha güzel olacaktır. Sadece sabır.


11- Galatasaray'da orta saha tartışmaları bir süre daha devam edeceğe benziyor. Son haftalarda Mustafa Sarp - Barış Özbek - Mehmet Topal'ın iyi performans sergilediğini söyleyenlerde oluyor, Elano ve Linderoth'un takıma girmesi gerektiğini belirtenlerde oluyor. Ayrıca Ayhan Akman gibi bir alternatifimizde var. Sizin kafanızda oluşan ideal Galatasaray orta sahası nedir ve bu orta saha potansiyelimiz Total Futbol'u oynamak için yeterli mi?

Çağrı Erdoğan; Herkes hazır olduğunu gösteriyor ki bu bence mükemmel. Nonda’nın geçen sene takıma giremeyeceğini anladığında gösterdiği performansa bakın, bir de bu sene yedek-as ayrımı olmayacağını anladığında gösterdiği performansa bakın. Aynısı Aydın için de geçerli, kendisi için “yedek kulübesinden çıkamaz” denilen Mustafa Sarp için de. Benim ideal orta saha üçlüm Arda-Sarp-Linderoth’tan oluşuyor. Elano’nun sol kanatta oynaması gerektiğini savunuyorum şiddetle. Zira Arda’dan daha hızlı, ayrıca sol ayağı da çok daha iyi. Arda’nın soğukkanlılığı ve oyun görüşü bence orta saha oynaması için daha uygun. Tobi’nin kalitesini tartışamayız, üç senedir doğru dürüst oynamamasına rağmen kendisinden bu kadar emin olmamızın sebebi bu kalitesidir. Mustafa Sarp ise ne yapacağını çok iyi bilen bir adam, çalışkan ve zeki ayrıca. Total Futbol’u oynamak için bu orta sahamızın potansiyeli yeterli bence, Sabri’den Daniel Alves çıktıysa, Arda’dan da Iniesta çıkarabilir hocalarımız. Bin kez yaptık bu benzetmeleri, kusura bakmayın artık.


12- Son günlerin en önemli tartışmaları arasında bu sezon gösterdikleri performanslarla Baros ve Nonda tartışmaları yer alıyor. Baros ve Nonda'yı Fransa Ligi'ni iyi takip ettiğiniz için çok daha yakından tanıyan birisi olarak bu sistemde tercihiniz hangisi olur ve bu iki santrafor Galatasaray için yeterli midir?

Çağrı Erdoğan; Kesinlikle Milan Baros. Nonda futbol zekâsıyla sırıtmıyor sistemde fakat iyice yavaşladı ve hızlı savunmalara karşı yapabileceği neredeyse hiçbir şey yok. Pasları ve oyun görüşü Baros’tan kat kat iyi fakat fiziksel olarak çok zayıfladı. Sercan Yıldırım’ı almak hayati önem taşıyordu bu yüzden. Devre arasında bir forvet transferi artık kesin gibi, zira hızına rağmen bitiriciliği olmayan Keita’yı orada düşünmüyor teknik kadromuz, Kewell ‘ın da tekniği ve bitiriciliğine rağmen fiziki yeterliliği olmadığı için kalıcı bir çözüm olarak görünmüyor. Nonda’nın seneye büyük ihtimalle takımda olmayacağını göz önünde bulundurursak yüksek potansiyelli bir genç forvet transferi neredeyse şart.


13- Geçtiğimiz sezonda Uefa Kupası'nda iyi işler yapmamıza rağmen gelen sakatlıklar, şanssızlıklar sonucunda istediğimizi alamadık. Bu sezon ise yeni formatıyla Avrupa Ligi'ne çok iyi başlamış durumdayız. Öncelikle bu sezon Avrupa Ligi'nde hangi noktaya gelmemizi başarı sayarsınız ve Rijkaard'lı Galatasaray'ın uzun vadede Avrupa arenasında neler yapacağını düşünüyorsunuz?

Çağrı Erdoğan; Geçtiğimiz sezonu ömrüm boyunca unutamayacağım. Yönetimin Lincoln’e sahip çıkamayışı, Meira’nın satılması, Skibbe’nin kovulması ve yıpratmalara karşı gereken duruşu sergileyememiş olmamız yüzünden UEFA Kupası elimizden kaydı gitti. Bu sezon Skibbe’nin kurmaya çalıştığı sistemin de sayesinde Avrupa Ligi’nde müthiş başladık. Yarı final bekliyorum ama kupayı alabileceğimize de inanıyorum. Rijkaard’ın bize uzun yıllar sonunda büyük başarılar kazandırmasının en büyük yolu güvenden ve sabırdan geçiyor, dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz gördüğünüz gibi. Altyapımızda da birtakım değişiklikler olmaya başladı, aynı sistemi orada da uygulayabilirsek asıl şahlanma o zaman başlayacaktır. Zira Barcelona bugün Fabregas’ın peşinde koşuyorsa bunun en büyük sebebi Fabregas’ın kendi altyapılarından çıkmış olmasıdır. Zamanında yok pahasına gitti diye gururlarına yenik düşmeyip büyük paralar vermeye razılar Fabregas için. Altyapının as takımla aynı futbol mentalitesinde olması hayati önem taşıyor.


14- Fatih Terim'in ayrılmasının ardından Milli Takım için bir çok teknik adamın ismi yazılıp çiziliyor. Son yapılan açıkmalarda ise bu ismin yabancı olacağı söyleniyor. Sizce Milli Takım hangi ekolü uygularsa başarılı olabilir ve Fransız ekolü eğer uygulanacaksa uygun teknik adamlar kimler olabilir?

Çağrı Erdoğan; Fransız ekolünün varlığından benim haberim yok açıkçası. Öyle bir ekol milli takımlar düzeyinde olmadı, Zidane ve Platini’deydi marifet. Milli takımın başına gelecek adam devrim yapabilecek birisi olmalı, ama Fatih Terim gibi devrim adı altında darbe yapmamalı tabii ki. Feldkamp gelsin derim ben. Hiddink’i getirebilirlerse eğer futbol tarihimizdeki en iyi işlerden birisini yapmış olurlar ama pek mümkün gözükmüyor bu.


15- Bir de özel olarak Zlatan'ı soracağım. Bildiğim kadarıyla bizim gibi sizin de ona özel olarak bir ilginiz var. Ne zamandır Ibrahimovic'i takip ediyorsunuz ve Barcelona'ya gitmesi konusunda fikriniz ne? Karşı çıkan kesimde misiniz yoksa yerini buldu mu diyorsunuz?

Çağrı Erdoğan; Zlatan dünyanın en iyi forveti, gideceği takım da dünyanın en iyi takımı olacaktı haliyle. Kesinlikle en doğru seçimi yaptı. O’na özel bir ilginin olmaması mümkün mü? Pedro’ya yaptığı asisti futbolu sevmeyen birisi nasıl takdir etmez ki? İtici birisi olduğunu söylüyorlar ki bu eleştiriler son derece haksız. Kendisi zaten “ben aile babasıyım, çocuklarımla ilgilenmekten başka şeylere vakit bulamıyorum” diyor. Cana yakın birisi olup olmadığını da Iniesta ile Xavi’ye sorun artık. Egosu büyük belki, “Carew’in futbol topuyla yapamadıklarını ben portakalla yaparım” diyebilen bir adam. Ama bu karaktersiz olduğu manasına gelmez, ayrıca egosu büyük olan futbolcular hep iyi futbolculardır. Kendine güven, soğukkanlılığı getirir beraberinde, bu da başarıyı sağlar.


16- Günümüz spor medyası tamamen tiraj üstüne yapıyor işlerini. Öyle ki dün Beşiktaş'a getirilen bir futbolcu bugün Fenerbahçe'ye getiriliyor, yarın da Galatasaray'a getirilecek. Bu sahteciliğe karşı olarak da bloglar ile herkes artık kendi spor sitesini yapmaya başladı ve bu alanda müthiş bir patlama yaşanıyor. Biz bu soruyu yazarlara sorduğumuzda onlar da durumdan şikayetçi olduklarını söylüyorlar ve blogları destekliyorlar. Siz blogger olarak neler söylemek istersiniz?

Çağrı Erdoğan; Blog dünyasının maddi bir beklentisi ve biçim kaygısı yok, o yüzden böyle güzel işler çıkıyor ortaya. Ne zaman ki beklenti artıyor, o zaman bloglarda kalite düşüyor maalesef. Bloglar hakkında analizler yapan, yazılarının içeriğine karışan adamlar türedi son zamanlarda da. Bu işin ruhuna hakarettir bu. Sevmiyorsan okumazsın, müfettişlik yapma hakkın yok. Medyadan ne kadar ileride olduğu belli blogların, her ne kadar bazen bir haberi 10 kez karşınızda buluyor olsanız da blog okuyucusu olmak çok güzel. Yazar olmak çok daha güzel.


17- Chao Grey baktığımızda Kasım 2008'den bu yana yayında. Bu ay içinde ilk yılınızı kutlayacaksınız öncelikle şimdiden tebrikler :) İlk gün yazmaya başladığınızda amacınız neydi? Bugün o amacın neresindesiniz?

Çağrı Erdoğan; Teşekkür ederim. Bülent Abi’den cesaret aldım ve yazmaya başladım. Bir beklentim ya da amacım yok, hayatta en çok sevdiğim şey bilgiyi paylaşmaktır; bunun için de blog yazmaktan daha iyi ne olabilir ki? Beklentilerden ve baskıdan nefret etsem de baş etmek zorundayım çoğu zaman bunlarla. Blog yazmaktan çok büyük zevk alıyorum ve memnunum, senelerce devam etmek isterim tabii ki.


18- Son olarak klasikleşen sorumuz artık. Sportif Cümleler'i ilk günden beri takip edenlerden birisiniz bildiğim kadarıyla. Olumlu veya olumsuz eleştirilerinizi alabilir miyiz?

Çağrı Erdoğan; Hızınıza ve çalışmanıza hayranım, yoğun bir temponuz var ve her gün yazı yayımlıyorsunuz, bu yönünüzü tebrik ediyorum. Tavsiye sordunuz madem, vereyim bir tane. Türk medyasından daha az yararlanmanız ve transfer haberlerinizi azaltmanız çok daha iyi olur bence.

7 yorum:

  1. severek izliyoruz, ikinizi de :)

    YanıtlaSil
  2. Serapçım yokmu bu zatı muhteremin bi fotosu :)
    İnsan dünya gözüyle bir görmek istiyor takip ettiği insanı :)

    YanıtlaSil
  3. Bawer İlgin; teşekkür ederiz :)

    Hakan Abi; Çağrı'nın kendi seçimiydi. Saygı duyduk biz de.

    YanıtlaSil
  4. serap hanım, sizi tebrik ederim. sorulan sorular çok kaliteli ve hatta sıraları bile çok başarılı. burak ile birlikte hazırlamışsınızdır muhtemelen, ona da tebrikler.. öte yandan chao'ya da teşekkür etmek lazım, gidip bloğunda edeyim.. başarılar..

    YanıtlaSil
  5. Tolga; biz teşekkür ederiz. Tabii ki Burak ile birlikte hazırladık. Ekip çalışması :)

    YanıtlaSil
  6. Serap sen çok yaşa emi :)
    Yanlışlıkla eşim Emel için açtığım blog profili üzerinden yorum göndermeme rağmen tanımışsın hemen beni :)

    Blogunun mahiyeti hakkında kendi blogumda yakında bilgilendirme yapacam ayrıca :) kısaca alışveriş üstüne diyelim şimdi.

    Sana ayrıca kolaylık sağlarım alacakların konusunda :D

    YanıtlaSil
  7. :D:D Kuvveetle muhtemel yorgun bi anıma denk geldi ve Hayal'i Hayat diye okudum abi :D

    Sabah sabah kahkaha attım ya :D Allah'ta seni güldürsün. Emel Abla'ya da sevgiler. Blogunda şimdiden başarılar..

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir