6 Kasım 2009 Cuma

Fırat Selçuk {Artemio Franchi} Röportajı

Söyleşilere bugün bir yenisini daha ekliyoruz. Fırat ile keyifli bir söyleşi yaptık. Sağolsun soruları iletir iletmez yanıtları göndermekte gecikmedi ve tüm samimiyetini yansıttı cevaplarına. Fırat'ı isim olarak tanımayanlar için söyleyelim Artemio Franchi blogunun yazarıdır kendisi. Bize Fiorentina'yı bıkmadan usanmadan anlatan Fırat ile çok keyifli bir söyleşi yaptık. Dilerim siz de okurken aynı keyfi alırsınız. Fırat'a tekrar samimiyetinden ve açıklığından ötürü teşekkür eder daha fazla uzatmadan sorulara geçerim;

1- Fırat Selçuk ama çoğunluğun tanıdığı isimle Artemio Franchi kimdir? Neler yapar, ne yer ne içer?

Fırat Selçık;
2005'in Eylül ayında dek hayatı boyunca Marmaris'te yaşayan, o tarihten sonra ise okul için İzmir'le tanışmış ve yaşamını Marmaris-İzmir arası sürdürmekte olan biriyim. Yaşım 22, 16 Kasım doğumluyum ki bu aralar 22'yi noktalayıp 23'e merhaba demem an meselesi. İzmir'de Ege Üniversitesi'nde Fizik bölümünde okuyorum 4. senem bitti, 5. seneye başladım, umarım bir ara bitecek bu okul. Okul ve blog/internet dışında ise gitarla uğraşıyorum 8-9 aydır ki gitar konusunda bu kadar geç kaldığım için pişmanım, bu kası sürede tahmin ettiğimden çok daha fazla yol katettim zira. Tabii yaz aylarında Marmaris'te yaşayan biri olarak yüzmekten bahsetmemek olmaz, 3-4 aylık yaz tatili boyunca her gün yüzsem itirazım olmaz sanırım. Bir de her daim müzik hayatımın içindedir, mp3 player diye bir icat yapılmasaymış hayat çok daha sıkıcı gelirmiş bana, buna eminim. Genel olarak böyle özetleyebilirim kendimi. Futbolu unutmadım bu arada, özel olarak bahsetmeye gerek yok çünkü bebekken "anne-baba" demeden önce "cimbombom" demiş bir insanın hayatı zaten futbolun pençesine düşmüş oluyor :)


2- Sizi araştırırken EkşiSözlük'te yazdığınızı okudum. Ne zamandır sözlük yazarısınız?

Fırat Selçuk;
Sözlüğü 7-8 senedir okuyorum, daha sonra 2005 gibi kayıtlı okur olarak adım attım sözlük camiasına. Devamında ise Kasım 2007'de yazar alımları başladığı zaman ilk gün çaylak, 1 hafta sonra ise yazar oldum hemen.


3- Fiorentina ile başlayalım. Fatih Terim'in tabiriyle Mor Menekşeleri ne kadar süredir takip ediyorsunuz onca İtalyan Kulübü varken neden Fiorentina?

Fırat Selçuk;
Fiorentina'yı sevmemin ana sebebi Kutsal Atkuyruk lakaplı efsane Roberto Baggio'dur. 1994 Dünya Kupası'nda ilkokul 1. sınıfı yeni atlatmış bir ufaklıkken ilk ciddi futbol turnuvamı izliyordum. O turnuvada benim kahramanım Roberto Baggio olmuştu ve O bir Fiorentinalı'ydı, o halde ben de Fiorentinalı olmalıydım. O gün sempati duyup sadece isminden haberdar olduğum mor formalı takıma bugün farkında olmadan git gide daha fazla bağlandım.. Ve tabii ki Batigol'ün adını anmamak olmaz, Baggio'nun ne denli katkısı varsa Batistuta'nın da o kadar katkısı var Fiorentina'yı sevmemde.. Zaten blogumun girişini de bu iki isim süslemekte.


4- Ben Fatih Terim'in İtalya kariyerinin oldukça başarılı olduğunu düşünenlerdenim. Özellikle Batistuta gibi bir efsanesini kaybeden Fiorentina'da çok iyi işler çıkartmıştı ama başkanla ters düşünce Terim görevden ayrıldı. Siz Fatih Terim'in Fiorentina kariyerini nasıl değerlendiriyorsunuz ve Terim hala Floransa'da neden bu kadar çok seviliyor?

Fırat Selçuk;
Terim'in kendisini Galatasaray'daki efsanevi 4 sezonuna rağmen pek sevmesem de kendisinin dönemindeki Fiorentina'dan ben de memnundum, yeni bir takım oluşturuyordu, Galatasaray gibi korkusuz ve cesur bir takım yaratma çabasındaydı ancak yönetimin ve özellikle de başkanın kurbanı oldu. O dönem bir çok Fiorentinalı'nın içinde ukde kaldı Terim'in yarı yolda takımdan ayrılması, devamında çok iyi şeyler yaşanacağından emindi herkes, hala sevilmesinin ana sebeplerinden biri bu. Diğer bir sebep de klasik olacak belki ama iki taraf da Akdeniz insanı, bir şekilde sempatik geliyor insanlar birbirlerine. Mesela Terim bir Türk değil de kuzeyden gelme bir isim olsa Floransa'da bu kadar sevilip iz bırakamazdı bence.


5- Batistuta hayranlığınızdan dolayı Fiorentina'yı tuttuğunuzu düşünüyorum. Çoğu futbolsever içinde Batistuta'nın ayrı bir önemi var {Galatasaray - Roma maçında çıkarttığı kavgayı saymıyorum}. Siz kelimelere sığdıramazsınız ama Batistuta sevginizi sorsak bizlere neler söylersiniz?

Fırat Selçuk;
Batistuta için nereden ne şekilde başlayayım bilemiyorum. O gitti gideli mor formanın 9 numarası kimseye yakışamadı, başka isimler o formayı giymeye kalktı belki ama hep boş kaldı içi, bir şeyler eksikti. O malum Roma maçındaki kavgada kıvılcımı aleve döndüren isimdi belki ama içimdeki Batistuta sevgisi asla azalmadı. Roma formasıyla Fiorentina'ya attığı o güzel golden sonra gözyaşlarını tutamayışı adını ne zaman ansam aklıma gelen bir sahne, içindeki Fiorentina aşkını o anda anlıyor insan.. Kendisiyle ilgili ufak bir not da vereyim kendimle ilgili olarak; eskiden(10-11 sene önce) küçük küçük futbolcu figürleri vardı, hani o koca kafalı olanlar, o figürlerin Fiorentinalı futbolculara ait olanlarından var mı diye Marmaris Tansaş'taki reyonda tek tek paketleri incelemiştim, en sonunda Batistuta ve Oliveira'nın figürlerini bulmuştum. Bugün o figürlerden elimde kalanlar da bunlar zaten, diğerleri hep kayboldu ancak Batistuta olanına gözüm gibi bakmaktayım.


6- Son 5 yılını Inter'in domine ettiği Serie A büyük değişime uğradı deniyor. Daha önce Avrupa'nın önde gelen liglerinden biriyken şimdi Premier Lig'e ve La Liga'ya geçilmiş durumda. Diğer liglerin gölgesinde kalmasının sebebi sizce nedir?

Fırat Selçuk;
En büyük sorun pazarlanamaması sanırım, ligde önemli yıldızlar var ancak yeteri kadar sunulamıyor. Kendi takımımdan örnek verecek olursam Jovetic, Vargas, Montolivo gibi isimler İtalya'yı hakkıyla takip edenler dışında yeteri kadar değerli görülmüyor. Ki çoğu takımda dikkate değer bir çok isim var. Napoli'de Hamsik gibi bir isim yeteri kadar ön planda değil mesela. Mesela ben Catania maçına denk gelirsem merakla izliyorum, Mascara uzaktan güzel bir gol atar mı diye. Pazarlama konusunu başarmaları lazım yani öncelikle. Valencia, Atletico Madrid, Tottenham, Everton gibi liglerdeki devlerin bir alt basamağında yer alan bu büyük ve önemli takımların İtalya'daki eşdeğerlerinden farkları yok, sadece daha iyi pazarlanıyorlar bana göre. Ya da liginde kötü dönemden geçen Liverpool her şeye rağmen dikkatle takip ediliyorken Milan'ın o kadar fazla takip edilmemesi gibi örnekler de verebiliriz. Diğer bir sorun olarak teknolojinin bu ülkeye henüz tam anlamıyla uğramamasını görüyorum. Stadların eski olması, çağa ayak uyduramamış olmaları biraz çekiciliği azaltıyor. Statlar eski oldukları için dolmuyor ve haliyle tribündeki boşluklar seyir zevkini azaltıyor TV başındakiler için, bu da izlenme oranını düşürüyor biraz. Mesela Bundesliga'yı izlerken en başta tribünler için izliyorum, her maçta %100'e yakın oranda doluyor tribünler, bu da daha maç başlamadan heyecanın başlaması demek.


7- Biz Mourinho hayranı olan bir ekip olarak Serie A'da Inter'i destekliyoruz. Ligde her sene şampiyonluğa oynamasına ve sonuca da ulaşmasına rağmen Avrupa Kupalarında bir türlü üst seviyeye gelemiyor Inter. Yakından takip eden birisi olarak sizce bunun sebebi nedir?

Fırat Selçuk;
Meşhur şike skandalından sonra takımlar bir türlü kendilerini toparlayamadılar, bu da gerçek Inter'i görmemize engel oldu. İtalya'da kendilerini bulutların üzerinde gören ve rakipsiz olduklarını düşünen oyuncular iş Şampiyonlar Ligi'ne geldiği zaman bocalıyorlar.


8- Öncelikle bir Türk futbolsever olarak Rijkaard'ın Galatasaray'a gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir Galatasaray'lı olarak ise Rijkaard'ın Galatasaray'ından beklentileriniz neler?

Fırat Selçuk;
Rijkaard'ın buraya gelmesi futbol tarihimizdeki dönüm noktaları arasında yerini aldı bile şimdiden. Başarılı olup uzun yıllar burada kalırsa bir futbol devrimi olarak tarih sayfalarında yer edecek bu yıllar sonra. Tam tersi olur da sabır gösteremeyip Rijkaard-Neeskens ikilisini bir şekilde harcayaraktan gönderirsek de yine tarihte yerini alacaktır bu böylesine iki efsane ismi aramızda barındıramayıp kapının önüne koyduğumuz için. Umarım Derwall'in bu topraklara gelmesine benzer bir iz bırakır bu ikili.. Kendilerinden beklentim ise bu dediklerime paralel şeyler işte, ben sabır gösterilme konusunda çok çok esnek düşünüyorum, 1 değil 2 sene bile bekleyebilirim Rijkaard'ın yeni bir Galatasaray yaratması için. Ama herkes benim gibi bekler mi, sabırlı olur mu bilemiyorum. Her şeyin sezon sonu elde edilecek metal bir kupadan ibaret olmadığını anlamalıyız.. Ben Rijkaard burada kalıcı olursa 3-4 sene sonra Şampiyonlar Ligi'nde her sezon çeyrek final veya yarı final oynayabilen istikrarlı bir takıma sahip olacağımıza eminim.. Gönül ister ki Rijkaard bir Alex Ferguson olsun buralarda, Neeskens bastonlu bir dede olduğunda, Rijkaard'ın saçları bembeyaz olduğunda yine kendilerinden bahsedelim.. Çok büyük bir hayal ama gerçek olacağını düşünmek bile heyecan verici..


9- Rijkaard'ın Türkiye'ye adım atmasının ardından Total futbolun tohumları Galatasaray tarafından atılmış durumda. Rijkaard bu futbol tarzını eğer Galatasaray'a tamamen oturtursa yeniden Avrupa'da kupalar kazanabilir miyiz ve Türkiye'de ki futbolun geleceği nokta neresi olur?

Fırat Selçuk;
Bu sorunun cevabını sanırın bir önceki soruda verdim. Bu kıvırcık adamın ilk sene geçişi tamamlayıp sonraki sene sistemi oturtmasına sabrettiğimiz anda ben 2014 Dünya Kupası'na yine "Avrupa Şampiyonu" etiketli bir takımın kemik kadrosuyla gidebileceğimize inanıyorum. Ülkedeki futbol ise evrim geçirir resmen, Rijkaard başarılı olursa. Rijkaard'ın başarılı olması demek senede 4-5 teknik direktör değiştiren zihniyetlerin akıllanması demek "istikrar" kelimesini akıllarına kazımaları demek. Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın da bu tip hamlelerle geleceği kurtarmaya yönelik hamleler yapması demek.


10- Galatasaray'ın transfer ve teknik direktör seçimlerinde ki vizyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fırat Selçuk;
UEFA Kupası'ndan sonra yaşanması gereken şeyleri şimdi yaşıyoruz. Büyük ve doğru isimlerle yola devam ediyoruz, yıllar sonra da olsa bu işleri doğru yapmak hiç yapamamaktan iyidir. Her zaman nokta atışlar yapamasak da belki de tarihimizin en iyi transfer sezonlarını yaşıyoruz 2 yıldır. Rijkaard ve Neeskens gibi bir ikiliyle bu transfer politikasını bütünleştireceğiz iyice ve o zaman transferden daha fazla zevk almaya başlayacağız.


11- Leo Franco'nun Galatasaray'a gelmesinin ardından bu transfere tepki yazıları yazdınız. Hatta De Sanctis'le kanser edemediğimiz taraftarı Leo Franco'nun gelmesinin ardından kanser edelim tarzı bir söylemde bulundunuz. Leo Franco'nun şu ana kadar gösterdiği performansı nasıl değerlendiriyorsunuz ve Aykut Erçetin, Ufuk Ceylan gibi kalecilere biraz yazık mı oluyor?

Fırat Selçuk;
Leo Franco'nun gösterdiği performanstan hala umudum yok, ilerisi için de pek ışık göremiyorum. Yani taa Nisan ayında dediklerimin arkasındayım hala, De Sanctis'i ve Franco'yu karşıma alıp ikisini karşılaştırıp De Sanctis'e "iyi" diyebiliyorsam Leo Franco'ya ne yazık umut bağlayamam. Bu sezonun, hatta tarihimizin en başarısız kaleci transferlerinden biri olduğu konusunda da iddialıyım. Hayrettin Demirbaş transferi bile Leo Franco transferinden mantıklı geliyor bana, en azından Hayrettin yabancı kontenjanını doldurmuyordu gereksiz yere. Aykut'un şans bulunca nasıl doğru işler yapabileceğini Bucaspor'la oynanan maçta gördük zaten. Ufuk ise benim gözümde ülkede en çok potansiyeli olan 2. kalecidir Denizlispor'lu Cenk Gönen'in ardından. Cenk ve Ufuk keşke bizim kalemizi korusa diyordum 2 sezondur ama Ufuk'un gelişine sevinemedim Leo Franco kalede olduğu için. Ufuk'u alacaksan Leo Franco'yu almayacaksın, Leo Franco'yu aldıysan da Ufuk'u alıp yedek kulübesinde çürütmeyeceksin. Biz ne yazık ki bir hata yapıyoruz şu an ve bedelini bir yeteneği kaybetmekle ödeyebiliriz, Aykut'u kaybetmek üzere olduğumuz gibi..


12- Arda'nın kaptanlığı çok sorgulanıyor bugünlerde. 10 numara, kaptanlık pazubandı sorumluluklarını henüz 22 yaşında omuzlarına alarak bir nevi ateşten gömlek giydi. Siz Arda'yı eleştiren kesimde misiniz destekleyen kesimde mi?

Fırat Selçuk;
Ben destek olan kesimdeyim ve bunu basit bir örnekle savunuyorum; Arda'nın yerine kendimi koyuyorum. Arda ile aynı yaştayım, o da 87 doğumlu benim gibi. Bu yaşta deliler gibi sevdiğim takımımda hayatımın en büyük futbol efsanelerinden biri olan Metin Oktay'ın ve Hagi'nin formasını giyiyorum, dahası Metin Oktay ve Bülent Korkmaz'ın koluna taktığı pazubandı takıyorum koluma.. Bunu 2-3 aylık süre içinde özümseyip, kabullenip "ben oldum!" diye ortaya çıkamam sanırım. Uzun bir süreç lazım, bu süreçte de birilerinin bana köstek değil destek olması lazım. Bizim memlekette Arda'ya destek olanlar sadece taraftarlar, medyamızda herkes Arda Turan'a karşı karalama kampanyası içerisinde. Mesela disiplinsiz olan ve liderlik vasfı olmayan Ayhan Akman'ın kaptanlığı hiç sorgulanmazken Arda'nın kaptanlığı aylardır tartışılıyor, hata ediliyor açık ve net şekilde.. Hepsini geçtim, bu yaşımda 1 Milyon €'dan fazla para kazanacağım ve evden Florya'ya, Florya'dan eve gideceğim ha ? Hiç sanmam.. Arda Turan gibi bir yeteneğe sahibiz ve bu ismi nasıl kazanırız diyeceğimize nasıl yok ederiz diye hareket ediyor güzide basınımız, beceremeyeceklerini anlasalar keşke..


13- Servet Çetin'i sezon başında Marsilya istiyordu ve şimdilerde Avrupa'nın önemli kulüpleriyle adı geçiyor. Servet Çetin'in gelişimi ve futbolu hakkında neler söylemek istersiniz? Avrupa'nın elit stoperleri diye tabir edebileceğimiz futbolcuları arasına girdi mi?

Fırat Selçuk;
Elit stoperler arasına girdi mi girmedi mi sorusuna cevap vermemiz için öncelikle Serie A, Premier Lig ve La Liga gibi bir yere gitmesi gerekir bence. Oralarda neler yaptığını görebilmeliyiz ki kesin konuşalım, yoksa Türkiye'deki performansı ile zaten yeteri kadar üst seviyede gözüküyor. Gelişimi konusunda ise İstanbul'daki o yoğun gündemden uzaklaşıp Sivas'ta kafa dinleyerek kendini sadece futbola odaklamasının büyük bir payı olduğu kanısındayım. Fenerbahçe'den sonra direkt olarak Galatasaray veya Beşiktaş'a geçse şu an Anadolu'da elinde bavuluyla orada oraya savrulan oyunculardan biri olurdu yüksek ihtimalle. Sivas'ta güven kazandı ve onun etkisiyle yeniden İstanbul'a dönüp kendini kanıtladı. Her genç futbolcuya örnek olması gereken bir kariyer hikayesi, neresinden bakarsak bakalım.


14- Galatasaray için soruyorum Ligde ve Avrupa Ligi'nde bu sezon beklentileriniz nelerdir? Bu sezon şampiyonluk gelmezse taraftarın Rijkaard'ın arkasında duracağına inanıyor musunuz? Fenerbahçe derbisinden sonra baktığımızda Florya'ya gidip takımı alkışlayan bir taraftara sahibiz. Sizin düşünceleriniz neler?

Fırat Selçuk;
Ligde benim ilk sezon için beklentim yok, yukarılarda kalmamızı yeterli görüyorum ben. Şampiyonluğu bu sezon aklımın ucundan bile geçirmiyordum ancak lige tarihi bir giriş yapmamız biraz ateşledi beni. Yine de şampiyonluk umrumda değil. Ben sistemi oturmuş, oyun karakterini kazanmış bir Galatasaray hayal ediyorum ve bu yolda bir kaç kupayı gözde çıkarabilirim. Ki dediğiniz gibi genel profil de bu yöne kaymaya başladı, son yıllarda ligimizde görülmeyen bir güven var teknik ekibimizin üzerinde. Bu güven ortamını sezon sonuna taşıyabilmemiz Total Futbol-Galatasaray birlikteliğinin temel taşlarından biri. Fenerbahçe karşısında alınan mağlubiyetten sonra taraftarın değil de medyanın bunu sorguluyor olması keyif verici. Taraftar o galibiyet gelmese bile takımının arkasında, bunu takıma da hissettirebiliyoruz. Şu ortam bir kaç ay daha aynı sıcaklığıyla devam ederse güzel günler yakındadır. Kendi içerisinde takıma küsen ve maça gelmemeyi seçen taraftarlar da oldu ama Sivas maçında şartlar ne olursa olsun inanan insanlar oradaydı yağmur ve soğuk dinlemeden. Tribünler boş dendi ama yarı yarıya doluydu yine ve bir tatil günü, yılın ilk soğuğu ülkeye uğramışken o kadar boşluk olması sürpriz değildi. Sırf bu yüzden taraftar küstü dememek gerek. Nazar değmesin taraftarımıza, yani bizlere..


15- Galatasaray'da bu sezon en çok tartışılan bölge takımın orta sahası gibi görünüyor. Alternatifimiz fazla olduğu için bütün yorumcular kafasında oluşturdukları orta sahayı dile getiriyorlar. Siz Galatasaray'ın orta saha futbolcularına baktığınızda kimleri oynatmayı tercih edersiniz ve 4-3-3'e uygun orta saha futbolcularına sizce sahip miyiz?

Fırat Selçuk;
Öncelikle mevcut sistemi oynamaya uygunuz ancak kendi adıma bunun bir şartı var; Elano ve Ayhan'ın oynamaması gerekiyor. Mustafa veya Mehmet'ten biri Linderoth ile ortadaki iki ön liberoyu oluşturup önlerinde Kewell-Arda-Keita düzeninin bozulmaması taraftarıyım. Elano'ya inanan kesim de var inanmayan kesim de, ben inanmayan taraftayım ne yazık ki. Rotasyonu seven Rijkaard elbette bir çok ismi deneyecek, yeri gelecek Serdar Eylik bile ilk 11'de sahaya çıkacak ancak kritik maçlarda belirli bir üçlümüzün olması lazım Baros veya Nonda'nın arkasında. Bir maçta Kewell, bir maçta Elano, bir maçta Keita yedek oturmamalı, bir standardı olmalı bu işin. Rijkaard'ın 4-3-3 değil 4-5-1(4-2-3-1) oynattığı söylenip tartışılıyor, sayılara bağımlı olmamak gerek, Rijkaard 4-3-3 oynuyoruz diyorsa üzerine tartışmamalıyız. Lig TV kadroları gösterirken 4-2-3-1 şeklinde diziyor diye 4-3-3 oynamadığımızı düşünmek saçma. Yayıncı kuruluş orta sahayı Mehmet-Mustafa-Arda şeklinde yazıp forveti Kewell-Baros-Keita olarak gösterse önemli bir kesim 4-3-3'ten temin olacaktır yeniden, bunlar işin ufak detayları sadece..


16- Blogdaki ekiple çeşitli işler yapıyorsunuz başka bloglarda da.. Bu işlerden en keyiflisi hangisi? Artemio Franchi mi 55 Ekran mı yoksa Deliriyoruz Mütemadiyen mi?

Fırat Selçuk;
Hiç düşünmeden Artemio Franchi diyebiliyorum çünkü yaşamımın bir parçası haline geldi burası. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde normal hayatımda asla tanıma şansımın olmayacağı insanlarla tanıştım, güzel arkadaşlıklar edindim. Ne kadar çok ortak blogumuz veya sayfamız olursa olsun Artemio Franchi her zaman ilk sırada olacak gönlümde, hayal etmesi bile kötü hiç düşünmedim bunu ama bir gün "buraya kadar" diye son noktayı koyarsam büyük bir boşluğun ortasına düşerim sanırım. Diğer bloglardan da keyif alıyorum elbette, 55 Ekran'da henüz ritmi bulup çok seri yazılar giremesek de vizelerden sonra oranın da belirli bir ritme kavuşacağına eminim. Orada birlikte yazdığımız ekip uyum sağladığı zaman çok daha geniş kitlelere hitap eden güzel bir iş çıkacak ortaya. Deliriyoruz Mütemadiyen ise pek dillendirmediğim, Demir(demiycem) ile birlikte yıllardır yaptığımız deli saçması şeyleri arşivleme yerimiz olarak düşündüğümüz bir yer. Orada örnek olarak yazılar ekledik ama bir türlü "tamam bu kez oldu" diyerek blogu duyurup açılışını yapamadık. Hatta orada yazılması muhtemel içeriği doğrudan Artemio Franchi'ye taşıyabiliriz yeni bir blog açmaktansa. O blog şu an çok havada duruyor fikir olarak, bir gün ufak çaplı bir cinnet geçirip orayı da tam anlamıyla hayata geçirmiş olacağız.. Artemio Franchi kadar olmasa da son derece keyif veren, yüzleri güldürebilen bir şey yapma niyetindeyiz başarabilirsek.. Yine de tekrar edeyim, hiç bir proje Artemio Franchi gibi olmayacak benim için :)


17- ArtemioFranchi geçtiğimiz hafta 2. yılını kutladı ki darısı başımıza :) İçerik olarak neler bulur okuyanlar blogda ve siz memnun musunuz blogun genel durumundan?

Fırat Selçuk;
Sizin de 2. yaşınızı ilk günkü heyecanla kutlamayı dileyeyim öncelikle. İçerik olarak adından da anlaşılacağı üzere Fiorentina'yı buluyor herkes. İlgi göstermeyenler bile Fiorentina'yla az çok ilgilenir oldular sanırım bu blogla. Tabii bir de Galatasaray yazıları var işin içinde, bazen blogun ana teması olan Fiorentina'yı bile gölgede bırakıyorlar. Blogun durumundan ise fazla memnunum, zira ilk açtığımda günde 100-200 kişi okur mu diye başladığım işte günlük ziyaretçi olarak binli sayıları göreceğimden emin değildim. Şimdi yeri geliyor yazılan bir yazı bir kaç yerde paylaşılıp iyice dikkat çekiyor ve 2500-3000 civarı okuyucuyu ağırladığım günler oluyor, tarif edilemez bir mutluluk bu. 2 senede 100.000 kişi okur mu derken 300.000'e dayandım, beklentimin 2 katı kadar daha koymuşum yani üstüne, umarım aynı tempoyla her gün bir öncekinden daha fazla beğeni kazanarak yoluma devam ederim.


18- Son olarak Sportif Cümleler'i sorsam.. İyi yada kötü eleştirilerinizi almak için..

Fırat Selçuk;
Sportif Cümleler öncelikle Galatasaraylı bir blog olup içerik olarak da kendini keyifle okuttuğu için takip listeme doğrudan girmiş oldu. Belirli kalıplar değil de farklı fikirler ve düşünceler paylaşıldığı sürece bir blogun hakettiği yere gelmesi zor değil, Galatasaray yazılarının arasına doğru zamanlarda yerleştirilmiş farklı sporlar ve futbol içerikli diğer yazılarla blog kendini bir şekilde okutuyor zaten. Güncelleme konusunda da bir problem olmaması ve güzel bir tempo yakalanmış olması ilgimi çekiyor. Burada röportaj bölümünde bana da yer verdiğiniz için teşekkür ederim. Başarılar ve bol bol ziyaretçiler dilerim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir