Rijkaard'ın Lincoln'ü Nasıl Olurdu?

Elano'nun Galatasaray formasıyla henüz istenilen performansı gösterememesi yüzünden beklediğim şekilde Elano - Lincoln kıyaslamaları başladı. Öncelikle bu kıyaslamaları yaparken atlanmaması gereken nokta bu iki futbolcunun aslında tarz olarak farklı futbolcular olduğudur. Elano için tam bir görev adamı diyebiliriz. Yani orta sahada ofansif aksiyonu daha yoğun olsada, işin defansif kısmında da etkili olan, verilen görevi en iyi şekilde yapan ve bir çok mevkide rahatlıkla oynayabilen bir futbolcudur. Lincoln ise tam anlamıyla bir ofansif oyuncudur ve serbest oynatıldığında {eğer kafasını futbola veriyorsa} harika işler çıkartır. Lincoln'ün futbol yetenekleri Elano'nun üzerindedir ama Elano görev adamı olduğu ve bu tip futbolcuların öneminin büyük olmasından dolayı daha değerli bir futbolcudur. Bu yüzden bu iki futbolcunun karşılaştırılmasını ben yanlış buluyorum. Ayrıca Elano'nun Brezilya - İngiltere maçında gösterdiği performansı hepimiz gördük. Elano, Türkiye'ye ve Galatasaray'a alıştığı dakikada çok daha etkili olacaktır. Bu karşılaştırma haberlerine son olarak ekleyebileceğim durum iki futbolcu arasında iş ahlakı bakımından büyük farklar var. Elano oynamasa bile pek sorun çıkartmıyor ve daha iyi olmaya çalışıyor. Lincoln ise kafasına estiği zaman oynuyor ve istemediği bir şeyler olmaya başlayınca bir takım için en büyük handikap özelliği taşımaya başlıyor.

Bu yazıda aslında Elano - Lincoln çekişmeleri yerine Rijkaard'ın Galatasaray'ında Lincoln'ün neler yapabileceğini yazmak istiyorum. Lincoln'ü Sportif Cümleler sayfalarında çok yazdık ve yazılarım genelde kendisini kötüleme üzerineydi. Yani takımdan ayrılması adına çok fazla yazılar yazdım ve gittiğinde de nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Ama bu yazıda onun karakter özellikleri yerine futbol özelliklerini konuşmak istiyorum. Kendisini ne kadar kötülesek bile onun futbol yeteneklerine asla laf edemem. Lincoln öncelikle müthiş bir ofansif futbolcuydu. Klasik on numaraların yerine koşan, hareketli, aklıyla savunma yapan bir futbolcuydu. Özellikle geçtiğimiz sezon yanında Kewell, Baros ve Arda gibi sihirli ayaklarında olması sebebiyle {doğru sistemde} harika işler yaptı, futbol seyir zevki olarak bizlere büyük keyif yaşattı.

Lincoln'ün oyun tarzını ben Kaka'ya çok benzetiyorum. Kalite olarak aralarında uçurum olmasına rağmen tarz olarak baktığımda Lincoln'de Kaka gibi inanılmaz hücum gücü olan, futbol zekası üst seviyede, hareketli, sürekli koşan ve dikine oynayan bir futbolcu. Mesela Alex gibi top alan, top veren bir futbolcu asla diyemeyiz. Bu özellikler yüzünden Schalke 04 gibi bir takımda oynadı ve bir ara Bundesliga'nın en önemli futbolcuydu. Ama sürekli bahsettiğimiz karakter sorunu, futbola odaklanamama sorunu yüzünden kendisinden beklenen büyük patlamaları yapamadı. İnanılmaz yetenekleri olmasına rağmen Lincoln'ün oynadığı futbol yerine çıkarttığı sorunları konuştuk. Futbol oynamaya hevesli bir futbolcu şimdiye çoktan kulüp bulmuştu. Serbest oyuncular içerisine baktığımızda en gözde futbolculardan biri gibi görünmesine rağmen hala bir kulüp bulabilmiş değil veya böyle bir arayışı yok. Kendisine mutlaka teklifler geliyordur ama Lincoln oynamıyor yani bunun bir tanımı yok.

Yazının ana konusuna gelirsek Lincoln {kafası futbolda olan}, Rijkaard'ın Galatasaray'ın da oynasaydı takımın çok önemli futbolcularından birisi olabilirdi. Çoğumuz 4-3-3'ün on numaralara göre bir sistem olmadığını düşünebiliriz ama dediğimiz gibi Lincoln klasik on numaralardan asla olmadı. Onun bu hareketli ve seri oyunu bu sistemde önemli işler yapabilirdi. Hücum üçlüsünün kanatlarında Lincoln'ü rahatlıkla oynatmak mümkündü. 4-3-3'ün orta sahasında ise Lincoln'ü oynatmak pek mümkün olmayacaktı. Aklıyla savunma yapmasını seven bir futbolcu olmasına rağmen Lincoln asla bir görev adamı değil ve oyunun iki yönünü başarıyla uygulayamaz. Yani orta sahada bir bakıma orkestra şefi görevini üstlenmesi çok zordu. İşte bu yüzden Elano çok daha değerli bir futbolcu diyoruz. Lincoln, Kewell-Arda-Keita gibi kanat futbolcusu olmadığı için bu sistemde kendisini yadırgayabilirdik ama kafası futbolda olan bir Lincoln'ü Rijkaard mutlaka değerlendirirdi.

Kendisi sezon başında kampa beklendi, Rijkaard'da Lincoln'ün önemli futbolcu olduğunu vurguladı ama kendisi buralara uğramadı. Lincoln mevzusunda tek suçlu Lincoln demek istemiyorum ama sorunun yüzde 80'i ona ait. Kendisi hala Galatasaray'da kalsın isterdim, o müthiş yeteneklerini göstermesini beklerdim ama bunca yaşanandan sonra kendisini pek görmek istemiyorum. Belki de eline geçen büyük fırsatı, kendini yeniden Dünya'ya kanıtlama fırsatısın sezon başında kampa gelmeyerek kaçırmış oldu. Rijkaard ve Lincoln ilişkisini Galatasaray'da nasıl olurdu diye merak etmiyorum desem yalan olmazdı. Son olarak Lincoln'de Galatasaray'da oynadığı dönemde taif edemediğim bir şeytan tüyü vardı. Kampa falan gelmezdi ama iki hareket yaptığında bir anda yüzümü güldürürdü. Son zamanlarda yaptıklarıyla ise bu şeytan tüyünün kaybolduğunu da söylemeden geçmeyelim.