11 Kasım 2009 Çarşamba

Süreyya Ayhan: Rüya Kısa Sürdü

İnsanlar bazı değerleri zor bulur ama çabuk kaybederler ya Süreyya Ayhan'ın durumu da biraz buna benzedi. Türkiye'nin atletizmde resmen süründüğü yıllarda ortaya çıkan, önce Olimpiyatlarda yarı final, sonrasında Dünya Atletizm Şampiyonası'nda final koşan, ardından Avrupa Şampiyonu ve Dünya ikincisi olan Süreyya Ayhan'ı 2004 yılından bu yana izleyemiyoruz ve sonunda beklenen ceza gelerek ömür boyu men cezası aldı. Türkiye Atletizm Federasyonunun verdiği 4 yıllık cezayı bozmak için başvurduğu CAS, Süreyya Ayhan'ın cezasını ömür boyu men olarak değiştirdi. Gerçi 31 yaşına gelmiş bir atlet için 4 yıllık ceza oldukça fazlaydı. Bu yüzden kaybedeceğimiz bir şey yok diyerek başvurdular ama sadece Yücel Kop'un cezası kaldırıldı. Süreyya Ayhan'ın durumu bana göre son yılların en trajik atletizm olayıdır. Sadece 2 yılda yaptıklarınla bütün Dünya'nın saygısını kazan ve ortalığı toz duman etti. Sonrasında ise önce sakatlıklar, dopingli olmamasına rağmen yetkilileri engellediği için 2 yıl ceza, sonrasında yine sakatlıklar ve doping cezası derken Süreyya Ayhan'ın atletizm hayatının bittiğini izledik. Böylesine kaliteli, 50 yılda bir çıkacak kalitede sporcuyu kazandığı madalyalarla, kırdığı rekorlarla konuşmak isterdik ama olmadı.

Süreyya Ayhan'ın adını Dünya'ya duyurduğu yıllarda, finali geçtim yarı final koşabilen bile bir Türk atleti yoktu. Türkiye için o zamanlarda Olimpiyatlarda madalyanın adı sadece halter ve güreşti. Belki diğer sporlardan da çok sürpriz madalyalar geliyordu. Süreyya Ayhan bir bakıma Türkiye'de düzeni alt üst etti ve atletizmde de var olabileceğimizi bizlere kanıtladı. 2003'de Dünya Şampiyonası'nda 2. olana kadar yakaladığı gelişim mükemmel. 2000 Sidney'de yarı final, 2001 Dünya Şampiyonası'nda final koştu. Sonrasında kazandığı Avrupa Şampiyonluğunu hepimiz hatırlarız. Gabriela Szabo ile müthiş bir mücadeleye girmişti ve salise farklarla birinci geldiğinde hepimiz büyük gurur duymuştuk. Bundan sonra Süreyya Ayhan'ın muhteşem gelişimini izledik. 2002 ve 2003 yıllarında bayanlar 1500 metrede Dünya'nın en iyisi olarak kabul edildi. Hatta koşu taktiğine baktığımızda muhteşem bir tempo yakaladığını ve 400 metreden sonra yakaladığı farkla birinci geldiğini görüyoruz. Onun bu temposunu yakalamak gerçekten imkansızdı. 2003 yılında Dünya Şampiyonası'nda 2. olduğunda bile biz onu göklere çıkartacağımıza ben dahil eleştiriyorduk. Çünkü beklentiler öylesine büyümüştü ki 2. bizi kesmez olmuştu. Gerçi o zamanlar atletizm gibi bir sporda geçtim madalyayı, final koşan atlet bile az gördüğümüz için bu tip eleştirileri yapmıştık. Günümüze baktığımızda nerede nasıl yorum yapacağını bilen bir atletizm seyircimiz var. Mesela Nevin Yanıt yarı fimal koştuğunda madalya almış gibi seviniyoruz veya Elvan 3. olduğunda şampiyon olmuş gibi seviniyoruz.

Süreyya Ayhan aslında bir bakıma Türk atletizminin öncüsü oldu ve onun açtığı yolda bugün çok daha iyiyiz. Artık bir çok Türk atleti var ve çeşitli alanlarda önemli başarılar kazanıyor. Ayrıca giderek gelişen bir Atletizm kültürümüz oldu. Bizlere bunları hep Süreyya Ayhan'ın 2 sene içerisinde yaptıkları sebep oldu. Değinmek istediğim bir diğer nokta elbette antrenörü ve eşi Yücel Kop olacak. Yaptıkları evliliğe lafım olamaz çünkü bizim işimiz özel hayat değil. Süreyya Ayhan'ı bulup piyasaya çıkarttığı, bizlere böylesine büyük bir atlet kazandırdığı için öncelikle teşekkür ederiz. Yalnız Yücel Kop çok yeterli bir antrenör değildi. Anlatmak istediğim nokta Süreyya Ayhan gerçek potansiyelini tam göstermemişti. 2003 Dünya Şampiyonası'nda hatırlayın Süreyya yarışı birinci görütürken yine o meşhur farkını yapacağı sırada rakibinin atağına çare bulamadı. Sonrasında Dünya Şampiyonası'nda geçildiği rakibini başka yarışlarda farklı geçti ama o 2. tamamen antrenör yetersizliğinden geldi. Sonrasında olan sakatlıklar, doping olaylarının altında da araştırılsa Yücel Kop çıkacaktır. Türkiye Atletizm Federasyonu, Süreyya Ayhan pistlere dönsün, yarışsın, en mükemmel olsun diye büyük fedakarlıklar yaptı. İlk doping cezasının bittiği dönem bile Dünya'nın en iyi yerlerinde kamp yapmasını sağladı, her türlü finansal destek sağlandı. Buna rağmen idmanlarda 4 dakikanın üzerinde koştuğu için eşi sakat bahanesiyle Süreyya'yı yarıştırmadı. O cezasının bittiği dönemde sakat olmamasına rağmen kendisinin yarışını bir türlü izleyemedik. Aslında bir atletin en iyi hazırlanma yöntemi yarışmaktır. Ne kadar fazla yarışırsan o kadar çabuk hazırlanırsın ama yetersiz antrenör yüzünden bir Dünya yıldızı kayıp gitti. Ayrıca Yücel Kop'un çalıştırdığı tek atlet Süreyya Ayhan'dır. Bu da çok ilginç bir nokta çünkü antrenör dediğin bir çok sporcuyla çalışmış veya çalışıyor olmalıdır.

Bugün Usain Bolt'u, Isınbayeva'yı falan konuşuyoruz. Çünkü bu atletler fenomen oldular ve geçilmez durumdalar. Abartmıyorum Süreyya Ayhan daha iyi bir antrenörle çalışsaydı 1500'de birinci olmasını geçtim her sene Dünya rekorunu yenilerdi. Çünkü atletimizin bir fenomen olması için potansiyeli vardı. Şimdilerde ancak bizlere yaşattığı iki güzel yılın gururuyla ve bizlere Atletizm gibi bir sporun var olduğunu hatırlarmasıyla Süreyya'yı konuşacağız. Bu doping olayları üzerine daha fazla konuşabilirdik ama bundan sonra ne konuşsak faydası yok. Süreyya Ayhan'ı yarışmamasına rağmen Türk sporuna tecrübeleriyle hala katkı sağlayabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir