
Aslında Hiddink ile görüşmemiz daha öncesine dayanıyor ve Hiddink ismi ciddi olarak 15 gün öncesinden duyulmaya başlamıştı. Hiddink'in Rusya'nın karşılıklı olarak sözleşme yenilemeyecekleri açıklanınca ise Federasyonumuz çalışmalarını hızlandırdı ve 4-5 gün öncesinden Hiddink'le sözleşme imzaladı. Bende resmen anlaşıldığını duyduğumun hemen ardından bunu
blogda sizlerle paylaşmış oldum. Hiddink'le 2+2 yıllık olmak üzere sözleşme imzalandı. Bu süreçte Hiddink, Türkiye'yi Euro 2012'ye taşıyacak ve opsiyonun kullanılması durumunda ise 2014 Dünya Kupası'na gitme yolunda da Hiddink'le beraber olacağız. Hiddink'in yardımcılıklarını ise Oğuz Çetin, Engin İpekoğlu ve henüz ismi açıklanmayan bir Hollanda'lı isim yapacak. Bildiğiniz gibi A Milli Takım haricinde diğer Milli Takımların sorumluluğu Ersun Yanal'a, Ümit Milli Takım teknik direktörlüğü ise Raşit Çetiner'e verildi. Anlaşılan Milli Takımlarda geniş bir yapılanmaya gidiliyor ve her kademede bizleri yeni süreçler bekliyor diyebilirim. Bir bakıma artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Hiddink'in kariyerini anlatmaya gerek var mı bilmiyorum ama yine de kısaca değinmek gerekiyor. Gerçi bu kariyere nasıl kısaca değinilir bilmiyorum. De Graafschap'da başlayan teknik adamlık kariyerinden sonra önce PSV'de asistan menejer, sonrasında ise takımın teknik direktörü oldu. PSV'de kazandığı önemli başarıların ardından Fenerbahçe'ye gelen Hiddink, Fenerbahçe'de sezonu tamamlayamadan Valencia'nın başına geçti. Sonrasında dört yıl boyunca Hollanda Milli Takımını çalıştırdı ve İspanya'da Real Madrid ve Real Betis gibi takımların teknik direktörlüğünü yaptı. Sonrasında 2 yıl boyunca Güney Kore'nin başında olan Hiddink bu takımı 2002 Dünya Kupası'nda 4. yaptı. Güney Kore'nin ardından hem Avustralya'yı hem de PSV'yi aynı anda çalıştıran Hiddink yine büyük başarılar kazandı. En son ise bildiğiniz gibi Rusya'nın başında yer aldı ve Euro 2008'de Rusya'ya oynattığını oyunu hala hatırlıyoruz. Geçtiğimiz sezon ise yarım devre Chelsea'nin başında Barcelona'ya kafa tutan teknik adam olarak kendisini tanıdık.
Türkiye'nin bence büyük sorunlar yaşadığı üç konuya gelirsek;
Turnuva İstikrarsızlığı: Milli Takımın en büyük sorunu bence turnuvalara katılma konusunda yaşadığı istikrar sorunudur. 1996 yılından bu yana turnuvalara katılmaya başlayan Türkiye, bir turnuvaya gidiyorsa diğerine gidemez durumdaydı. Ama katıldığımız turnuvalara baktığımızda 2000 Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final, 2002 Dünya Kupası'nda yarı final, 2008 Avrupa Şampiyonası'nda da yarı final oynadığımızı görüyoruz. Yani turnuvalara gidince zaten başarılı olan bir ekibiz ama gruplarda büyük sıkıntı yaşadığımızı söylemem lazım. Hiddink'in Türkiye'ye getireceği en büyük yenilik turnuva istikrarı olacaktır. Çünkü Hiddink'in kariyerini bu kadar övmemin sebebi mutlaka her alanda bir istikrar yakalaması olmuştur. Sonuçta Güney Kore, Avustralya ve Rusya'dan çok daha iyi bir takımız. Hiddink'in bu yüzden önümüzde bulunan iki şampiyonaya bizleri taşımasını ve başarılı olmamızı bekliyorum.
Ekol Olma: 2003 yılında oynadığımız Konfederasyon Kupası'nda ekol olma yoluna girmişti. Şenol Güneş o turnuvaya genç ağırlıklı bir kadro götürdü ve oynadığımız bütün şampiyonaların aksine bu şampiyonada iyi futbol vardı ve kaos futbolunun oldukça dışındaydık. Ama Şenol Güneş bu yapılanmayı devam ettirmedi ve 2004 yılı bizler için kayıp oldu. Ama ekol olmanın ilk adımlarını Şenol Güneş başlatmaya çalıştı diyebilirim. Aynı şekilde Milli Takımın yapması gereken Konfederasyon Kupası'na giden kadro gibi genç bir kadro oluşturmak ve ne olursa olsun bu takımla yola devam etmek. Böyle bir takımı da ancak Hiddink kalitesinde bir teknik adam oluşturabilirdi. Çünkü takım olmaktan bahsediyoruz. Elbette Milli Takım o an hangi futbolcu formdaysa ona kapılarını açacak ama belirli bir yapılanma olmazsa yapabileceklerimiz bundan önce yaptıklarımızla sınırlı kalır. Hiddink, Dünya'nın en kaliteli teknik direktörlerlerinden birisi durumunda. Eğer ekol olacaksak bunu Hiddink başaracaktır.
Sistem: Sistem kelimesini her konuda söyleyebiliriz. Genç Milli Takımlardan oyuncu gelmesine, A Milli Takımın saha içerisindeki sistemine kadar sistem çok geniş anlamlı bir kelime. Hiddink haricinde Ersun Yanal hamlesi de bu açıdan çok isabetli görünüyor. Genç Milli Takımlar artık daha iyi yapılanacaklar ve daha fazla genç futbolcuyu A Milli Takımda izleyebileceğiz. Ayrıca A Milli Takımın da artık bir sistemi olacak ve bu sistem dahilinde önümüze daha iyi bakacağız diyebilirim. Ayrıca bildiğiniz gibi gurbetçi futbolcular konusu da Milli Takımın büyük sorunlarından birisi gibi görünüyordu. Bu futbolcuları keşfetmek, Milli Takımda oynatmak için Hiddink başlı başına bir simge ama bu futbolcularla görüşmek, onlarla ilgilenmek gerekiyor. Genç takımlarda yaşanan bu yapılanma sayesinde artık çoğu futbolcuya ulaşmamız mümkün olacaktır. Geçmişte yurt dışında yetişen 1-2 oyuncumuzun olduğunu görüyorduk ama günümüzde neredeyse gurbetçi futbolculardan bir kadro oluşturmak mümkün. Umarım bundan sonra Mesut Özil, Eren Derdiyok, Gökhan İnler ve diğerleri gibi vakalar yaşamayız.
Türk mü olsun yabancı mı olsun derken ve bunca gün teknik direktörsüzlüğün ardından gelebilecek en iyi ismi Milli Takımın başına getirmiş bulunuyoruz. Hiddink, Haziran ayından sonra Milli Takımın başında olacak ve tam mesai ile kendisini Milli Takıma adayacak. Bu süreçte Oğuz Çetin, Milli Takım'ı hazırlayacak ama Hiddink'in Türkiye içerisinde en büyük yardımcıları kuşkusuz Rijkaard ve Neeskens ikilisidir diyebilirim. Ben Hiddink'den çok umutluyum. Umarım bu iyi giden süreci bozmayız.
Burak Bey,
YanıtlaSilRusya'dan nasıl çok daha iyi bir milli takımız?
Biraz açarsanız sevinirim.Görüşlerim bu cümleyle hiç uyuşmuyor da!!!
Potansiyel anlamında Rusya'dan çok çok iyi bir takımız hatta. Hiddink'ten önce Rusya'ya bir bakın. Hiddink'ten sonra Rusya'yı da hep birlikte izleyeceğiz.
YanıtlaSilUmarım dediğiniz gibi olur ancak mevcut kadrolar itibariyle Rusya bizden önce bir takım!!!
YanıtlaSil