Lucas Neill

Lucas Neill'e takıma katıldığı günden bu yana resmen tapıyorum diyebilirim. Popescu'dan bu yana aradığımız, bulamadığımız, bu uğurda paralar döktüğümüz ama bir türlü amaca ulaşamadığımız zamanlar oldu. Neill ile beraber ise ayağı top yapan, defansı organize eden, lider özellikli, güven veren stoper kavramlarının hepsine kavuşmuş olduk. Atletico Madrid maçını tekrar izlerseniz eğer Neill'e iyice konsantre olun. Atletico Madrid'in en önemli özelliği hücum ve oyunu genelde rakip sahaya yıkmak. Ayrıca takımın da beyni Forlan. Galatasaray maçı da genelde bizim yarı sahamızda geçti.

Servet Çetin sağolsun bütün topları ileride Koller, Carew, Flo tarzında bir santraforumuz varmış gibi şişirdiği için bütün toplar geriye döndü. Yanı yarı sahamızda olan oldukça sıkışıktı. Neill öncelikle Rijkaard'ın maçtan önce ısrarla üzerinde durduğu konu olan Forlan'ı bitirdi ve oyundan çıkarttı. Sonrasında ise önemli müdahaleler ile rakibin birçok gol girişimine engel oldu. Daha önemlisi ise kullandığı toplarla Galatasaray'ı rahatlatan bir numaralı isimdi. Önünde üç tane Atletico Madrid'li futbolcu olduğunda bile topu nasıl olumlu kullanırım ve takımımda kalır düşüncesi var. Normal şartlarda taca vur çıksın, ileri vur uzaklaşsın mantığı vardır. Neill böyle değil. Her an nerede kim boş onu düşünüyor, topun kendi takımında kalmasını sağlıyor. Üstelik rakip hücumcuları sürekli pres yaparken ve oyun kendi yarı sahana yıkılmışken bunları yapmak çok zordur. Soğukkanlılığı ile topu ayağına aldığında gerek çalımlarla, gerekse doğru paslarla oyunu açtı.

Atletico Madrid maçında getirdiği bir diğer özellik ise savunmada liderliği ele alması oldu. Bizim sahamızda topu hangi oyuncumuz ayağına alsa Neill bu futbolcuyu yönlendiriyor {Elano haliyle hariç}. Özellikle Servet Çetin topu ayağına aldığında Neill sürekli sağa pas ver, sola ver şeklinde komutları vardı. Ama buna rağmen Servet ayağına gelen her topa havan topu gibi davrandı. Neill'in pasör futbolunu Servet'in bu uyumsuzluğu resmen balta vurdu. Ayrıca Servet defansif aksiyon açısından da çok verimsiz kaldı. Yani Neill bir de bu açıklarla mücadele etti. Aynı şekilde Uğur Uçar'ın da gerek ofansif, gerek defansif yetersizliği Neill'in sağ kulvarı da kapatmasına sebebiyet verdi. Yani bir bakıma bu futbolcuya robot gibi davrandık. Neill'i kim transfer etmek istediyse {Neeskens'in büyük payı olduğunu düşünüyorum, çünkü Barcelona'da çalışırken de alınması yönünde raporu vardı} teşekkür etmek gerekiyor. Ayrıca Neill'in yanında mutlaka ama mutlaka Emre Güngör'ün monte edilmesi gerekiyor. Bu sayede Neill'in yükü biraz daha hafifleyebilir.