
2002 yılında Galatasaray'ın başkanı olduğunda tanımıştım onu, yalan yok öncesini hatırlamam bile. Zaten benim futbola vurulduğum senelerdi, 99 ve sonrası.. Bir Faruk Süren'i bilirim bir de Özhan Canaydın'ı. Galatasaray onun döneminde çok sıkıntılar çekti. Olsun, çeksin. Çok üzüldük. Sportif açıdan da ekonomik açıdan da takımı her gördüğümüzde yıkıldık belki.. Ama şimdi hiç bir şeyi görmüyor gözler. Ne Fatih Terim'in 2. dönemi geliyor göz önüne, ne kaçan kupalar, ne gönderilen futbolcular ne de kulübün gördüğü büyük borçlar.. Ölümden öte köy yok diye bir deyiş var. Oradayız şu an hepimiz. Ölümden öte köy gerçekten de yok. Özhan Canaydın'a her fırsatta sallayan, ondan -Galatasaray'lı olmasına rağmen- nefret eden arkadaşlarım var ki onların bile dün sabahtan beri yas tuttuğunu gördüm. Galatasaray.org'da da dendiği gibi Özhan Canaydın, Galatasaray'a adanmış bir hayat yaşadı. Galatasaray'da basketbol da oynadı, kulüpte de görev aldı, en üst mevkiye kadar yükselerek camianın bir numaralı adamı da oldu.

Bursa sevdalısı eski başkanımız, Bursaspor'un şampiyonluğunu göremeden aramızdan ayrıldı. Ama asıl acı olanı, çok çok uzun zamandır uğraştığı Aslantepe'deki stadı, Türk Telekom Arena'yı göremeden gözlerini kapaması oldu. Ölümün her türlüsü erken de bu kadar erkeni de acı oldu. Vadesi, çok değil 7 ay daha uzun olsaydı, belki de Galatasaray'a yaptığı en büyük ve son güzelliği görebilecekti. Nasip değilmiş, hayırlısı olsun. Gözü açık gitmemiştir umuyorum. Kendi adıma söylemem gerekirse, dün sabahtan beri gelecek güzel bir haberi bekliyordum, olmadı.. Bir kez daha başımız sağolsun. Ailesi başta olmak üzere, tüm camiaya ve sevenlerine sabır diliyorum. Her ölüm şu gerçeği biraz daha yüzümüze çarpıyor; bir saniye sonra başımıza ne geleceği belli değil ve hayat inanılmayacak kadar kısa olabiliyor. Kırılmaya, küsmeye, kızmaya vakit yok. Sırt çevirdikleriniz varsa ve eğer af diliyorlarsa kimseyle uzak kalmamak lazım. Kaç kişiyiz ki birbirini anlayan?.. Türk futbolu gerçekten en naif renklerinden birini kaybetti, hepimiz kaybettik. Haftasonu Fenerbahçe derbisi var malum. Onun unutulmaz Fenerbahçe maçındaki tavrını da ekledim fotoğraf olarak. Hiç birimiz anlayamadık belki de onu.. Ben burada sonlandırıyorum fikirlerimi. Burak'a bırakıyorum lafı;

Özhan Canaydın kendisini Galatasaray'a adamış bir insandı. Çocukluğundan bu yana gönlüne düşen Galatasaray sevdasını ölene kadar yaşattı ve bütün zamanını Galatasaray'la geçirdi diyebiliriz. Galatasaray Lisesi'nde okudu, Galatasaray'ın basketbol takımında oynadı, kulüp yöneticiliği yaptı ve üç dönem boyunca Galatasaray başkanlığını yürüttü. Başkanlık döneminde başarılı oldu, olmadı bunu tartışırız ama Özhan Canaydın'ın insanlığına, kişiliğile, fair ruhuna asla laf söyleyemeyiz. Sağlığının bozulmasını göze alarak Galatasaray'ın en zorlu zamanlarında bu ekonomik dar boğazlarla uğraştı, yeni stadın yapılması için gecesini gündüzüne kattı ve herşeyini bir bakıma Galatasaray'a verdi. Çoğu kararının yanlış olduğuna ve başkanlık döneminin çok parlak geçmediğine bende katılıyorum ama onun duruşu, insanlığı, kişiliği Türk futboluna çok büyük bir değer katmıştır. Süleyman Seba'dan bu yana onun kadar fair bir kulüp başkanı geldi mi gerçekten bilmiyorum. Biz Galatasaraylılar böyle bir Galatasaraylı başkana sahip olduğumuz için aslında gurur duymalıyız. Keşke yeni yapılan Türk Telekom stadının bitişini görebilseydi ve orada maç izleyebilseydi. Stadın açılışında kim bilir hangi duygulara bürüneceğiz onu bilmiyorum. Bildiğim konu ise önümüzde Fenerbahçe derbisi var ve geçmişte bu derbilerde Özhan Canaydın'ın duruşunu çok konuştuk. Onun ruhunun anısına umarım temiz bir derbi olur, skordan öte dostluk kazanır ve Galatasaraylı taraftar ve futbolcular onu en güzel şekilde uğurlarlar.
Yazıya ek not.. Aslında kimsenin başsağlığı mesajını almayıp kendimizden bir şeyler yazmak istiyorduk. Fakat Hakan Şükür'ün cümlelerini görünce dayanamadım. Ekleyeyim bunu da dedim. Aziz Yıldırım'a da samimiyetinden ötürü teşekkür ediyor ve Kral'ın acısını paylaşıyorum;
"Otobüse gelip ellerini açıp dua etmesi, hep 'Yanınızdayım' demesi, kötü zamanlarda bile hep yanımızda olması, kimsenin üzerine suçu atmaması, yani şimdiki yöneticilere baktığımızda hiçbirinde göremediğimiz ama onda fazlasıyla olan, hatta gereğinden fazla gördüğümüz bir şeydi. Övgüyü, sevgiyi, vefat ettikten sonra duayı en fazla hak eden insanlardan biri. Benim babam gibidir. Hala geri dönebileceğinin hayallerini veriyordu. Etrafı belki ümitsizdi ama dik durmaya çalışıyordu, her gün buraya işine geliyordu. Bu, beni çok etkiledi. Kabullenmiş ama yaşamaya da çalışan bir tavrı vardı. Ailesine sabır diliyorum.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder