Ülkemizde şehit haberleri duymaktan en çok korkan insanlardan biriyimdir sanırım. Askerde bir yakınım olsun olmasın, vatanı korumak uğruna ölen her genç insanın haberini aldığımda içim titrer. Zaten duygusal bir yapıya sahip olan ben, bu tarz şeyleri okumaktan ve duymaktan kaçınmaya çalışırım daima. İşte Nefes filmi bu yüzden çok özel yeri olan bir film benim için. Evet hepimiz eğlenmek için film izleriz. Ama Nefes gibi filmler, eğlenmekten ziyade, insanın etrafındakilerin kıymetini bir kez daha anlamasını, olaylara daha başka bir açıdan bakmasını sağlıyor. Üstelik bu film sadece bir insanın kafasında kurguladığı, hayal gücünün sınırlarının ulaştığı noktayı da yansıtmıyor. 1993 yılında yaşanan, gerçek bir olayın, birebir perdeye yansımasından doğuyor. Bir yüzbaşının komuta ettiği 40 kişilik asker grubunun -askeri terim olarak 40 kişilik birliğin özel bir adı varsa ve bilmiyorsam mazur görün lütfen- memleketin en uç noktalarından birinde, nasıl ruh hali içinde olduklarını ve neler yaşadıklarını anlatıyor bu film. Bir de şöyle bir durum var ki biz bu filmi çok çok uzun süre bekledik. Zira; 2008 sonlarında yayınlanacaktı önce, sonra başka bir haberle 2009'a alındığını öğrendik. 16 Ekim 2009 tarihinde de nihayet sinemalara düştü.
Filmin bu kadar etkili ve başarılı olmasının sebeplerinden birisi sanıyorum gerçeğe yakın çekilmiş olması. Öyle ki film için Tahtalı Dağı'nda bir platform kurulmuş, temsili karakol yapılmış. Zaten filmi izlerken de göreceksiniz mutlaka, tatbikatlar, eğitimler hep gerçek mekanlarda yapılmış. Bu açıdan yapım ekibini kutlamak lazım. Filmin en vurucu sahneleri; yüzbaşının askerlere yaptığı konuşmaların geçtiği sahneler. Ama benim helak olduğum sahneler, askerlerin ve tabii ki yüzbaşının aileleriyle, eşleriyle, dostlarıyla telefon konuşması yaptığı sahneler.. Ben olsaydım ne hale gelirdim fikrine kapılıyorsunuz ister istemez. Zaten filme karşı koymaya imkan yok. Sizi bir şekilde içine çekerek rüzgarına katıp savuruyor. Etkilenmedim diyebilen insana rastlamadım ama gerçekten etkilenmeyen insanın nelerini kaybettiğini düşünmek bile istemiyorum. Bir de son olarak şöyle bir etkisinden bahsetmek istiyorum. Erkek de olsanız kadın da olsanız, askerlik konusu bir an aklınızdan geçiyor. Erkekseniz, ondan ayrılma düşüncesi, kadınsanız o gidince ne yapacağım hissiyatı düşüveriyor ruhunuzun ve aklınızın orta yerine. Filmin içine girmekten de kastım tam manasıyla bu zaten. Neyse biz dönelim filmle ilgili bilgilere;
Uluslararası Puanı(imdb): 8.8/10 Yapım: 2008 Tür: Dram, Gerilim, Macera, Psikolojik, Savaş Yönetmen: Levent Semerci Süre: 2 saat Gösterim Tarihi: 16 Ekim 2009 Oyuncular: Mete Horozoğlu, İlker Kızmaz, Birce Akalay, Banu Çiçek, Barış Bağcı.
Konu: 1979 yılından beri yaşadğımız terör belasında verdiğimiz şehitlerin yanı sıra ülke ekonomisinden giden milyarlarca dolar da cabası. Bu uzun terör mücadelesinde şu sıralar yepyeni bir boyut ile karşı karşıyayız. Nefes içerik olarak hepimizin içimizde yaşattığı acıyı bize anlarsa da, sinema tekniği açısından son yıllarda yapılmış, bildik Türk sinemamızın standartlarının üzerinde bir yapım. Film 1993 yılında Irak sınırına yakın yerde konuşlanan Karabal Tepesi’ndeki karakola alınan yüzbaşı (Mete Horozoğlu)’nun sabaha karşı birliğe gelmesiyle başlıyor. Nefes‘te çarpıcı açılışın yanında, filmin ortasındaki askerlerin telefon konuşmaları da oldukça etkileyiciydi. Filmde hem oyuncuların başarısı hem de senaryonun çok iyi kaleme alınmışlığından ziyade, küçük küçük detayları da Nefes’te yer bulunduğunu unutmamak gerek.
Son olarak fragmanı da verir konuyu bağlarım. İzlemeyen varsa izleyebilir;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder