Santrafor konusunda yaşanan sıkıntılar derken, şimdi de bir bakıma etinden, sütünden, yününden faydalanmaya çalıştığımız Arda Turan konusunu yazmak lazım. Sezon başında uygulanan 10 numara ve kaptanlık olayı son derece doğru hamlelerdi ama sonrasında yaşanan süreç istenilen gibi gitmedi. Hatta Arda'nın kaptanlığı kaldıramamasından, özel yaşantısına kadar gereksiz eleştiriler geldi, son olarak taraftarın da isyanı derken kafa olarak Arda Turan'ı çok yıprattığımızı söyleyebilirim. Oysa takımın en iyi futbolcusu ve kaptanını baş tacı etmek gerekir. Ben sorumluluk alan futbolcuyu severim. Yani gerektiğinde her görevi üstlenebilecek futbolcuları, hatta bu göreve gönüllü olacak isimleri. Kewell'ı zaten bu yüzden sevmiyor muyuz. Adamın cv'sinde Dünya yıldızı yazıyor ama takımın en zor anında ben stoper oynayabilirim diyor. Aynı şekilde de Arda Turan bir kaptana yakışacak şekilde alakasının olmadığı bir mevki olan santrafor olarakta sezon içerisinde mücadele etti, rakip savunmalarla boğuştu ve yıprandı. Bunları hiç göz önünde bulunduramadık. Bizim kafamızda yarattığımız Arda Turan, her maç süper oynayan, maç çeviren, hiç yorulmayan bir bakıma Süpermen gibi bir kahraman. Dünya'nın en iyi futbolcularının bile belli noktalardan sonra düşüş yaşayabileceğini unutmamak lazım.
Yukarı da dediğim gibi bu futbolcuya 10 numaranın ve kaptanlığın verilmesi ona karşı duyulan güveni gösteriyor. Arda'nın da sezon başındaki hallerine bakınca ne kadar istekli, hareketli olduğunu görüyoruz. Ama sezon içerisinde futbol anlamında takım halinde bir düşüş yaşadık. Bu düşüşte Arda Turan'ın da etkilenmesi kadar doğal bir durum olamaz. Buna rağmen elinden geleni yaptı, sezon içerisinde orta sahadan santrafora kadar bütün mevkilerde oynadı. Çalıştı, çabaladı ve futboluyla bir noktaya geldi ama takımın başarısızlığını Arda'ya fatura etmek, tribünlerin onu ıslıklaması, sonrasında bu işi abartması falan Arda & Galatasaray ilişkisinin sarsılmasında önemli bir nokta oldu. Yeni sezonda ise umarım gerekli dersler çıkarılmıştır ve Arda'nın kafasını mümkün olduğunda rahatlatmak gerekiyor. Çünkü Avrupa hedefi olan, yetenekleri çok konuşulan bir adamı buralarda tutmak zor. Ancak sorumluluk vererek, ona güvendiğini belirterek ve takıma olan saygısını kullanarak bunu başarabilirsin. Ama bu tepkiler falan bu ilişkiyi malesef bozmaya yönelik. Ne olursa olsun, yeni sezonda başarı bekliyorsak ilk hedef Arda'yı yeniden kazanmak olmalıdır.
Santrafor konusunda yaşanan sıkıntılar derken, şimdi de bir bakıma etinden, sütünden, yününden faydalanmaya çalıştığımız Arda Turan konusunu yazmak lazım. Sezon başında uygulanan 10 numara ve kaptanlık olayı son derece doğru hamlelerdi ama sonrasında yaşanan süreç istenilen gibi gitmedi. Hatta Arda'nın kaptanlığı kaldıramamasından, özel yaşantısına kadar gereksiz eleştiriler geldi, son olarak taraftarın da isyanı derken kafa olarak Arda Turan'ı çok yıprattığımızı söyleyebilirim. Oysa takımın en iyi futbolcusu ve kaptanını baş tacı etmek gerekir. Ben sorumluluk alan futbolcuyu severim. Yani gerektiğinde her görevi üstlenebilecek futbolcuları, hatta bu göreve gönüllü olacak isimleri. Kewell'ı zaten bu yüzden sevmiyor muyuz. Adamın cv'sinde Dünya yıldızı yazıyor ama takımın en zor anında ben stoper oynayabilirim diyor. Aynı şekilde de Arda Turan bir kaptana yakışacak şekilde alakasının olmadığı bir mevki olan santrafor olarakta sezon içerisinde mücadele etti, rakip savunmalarla boğuştu ve yıprandı. Bunları hiç göz önünde bulunduramadık. Bizim kafamızda yarattığımız Arda Turan, her maç süper oynayan, maç çeviren, hiç yorulmayan bir bakıma Süpermen gibi bir kahraman. Dünya'nın en iyi futbolcularının bile belli noktalardan sonra düşüş yaşayabileceğini unutmamak lazım.
Yukarı da dediğim gibi bu futbolcuya 10 numaranın ve kaptanlığın verilmesi ona karşı duyulan güveni gösteriyor. Arda'nın da sezon başındaki hallerine bakınca ne kadar istekli, hareketli olduğunu görüyoruz. Ama sezon içerisinde futbol anlamında takım halinde bir düşüş yaşadık. Bu düşüşte Arda Turan'ın da etkilenmesi kadar doğal bir durum olamaz. Buna rağmen elinden geleni yaptı, sezon içerisinde orta sahadan santrafora kadar bütün mevkilerde oynadı. Çalıştı, çabaladı ve futboluyla bir noktaya geldi ama takımın başarısızlığını Arda'ya fatura etmek, tribünlerin onu ıslıklaması, sonrasında bu işi abartması falan Arda & Galatasaray ilişkisinin sarsılmasında önemli bir nokta oldu. Yeni sezonda ise umarım gerekli dersler çıkarılmıştır ve Arda'nın kafasını mümkün olduğunda rahatlatmak gerekiyor. Çünkü Avrupa hedefi olan, yetenekleri çok konuşulan bir adamı buralarda tutmak zor. Ancak sorumluluk vererek, ona güvendiğini belirterek ve takıma olan saygısını kullanarak bunu başarabilirsin. Ama bu tepkiler falan bu ilişkiyi malesef bozmaya yönelik. Ne olursa olsun, yeni sezonda başarı bekliyorsak ilk hedef Arda'yı yeniden kazanmak olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder