24 Haziran 2010 Perşembe

Haluk Yıldırım Galatasaray'da

İşte bu çok büyük bir transfer oldu. Tamam 38 yaşında olabilir, eski günlerinden uzak olabilir ama bunların hiçbirisinin önemi yok. Kanseri yenip basketbola geri dönen, hala mücadelesini sürdüren, Türkiye tarihinin en saygı duyulan sporcularından birisi olan Haluk Yıldırım'ı Galatasaray forması altında görmek benim için büyük gurur olacaktır. Basketbolda da başlatılan yeni yapılanma içerisinde takım içerisinde bir ağabey, kaptan olması çok önemli. Haluk Yıldırım'ın saha içerisinde katacaklarından çok saha dışında katacağı birçok şeyin olduğunu düşünüyorum. Hepsinden öte bu adam basketbolu bırakmadan Galatasaray forması altında görecek olmam, belki de basketbolu bu forma altında bırakacak olması benim için büyük gurur. Ayrıca bazı oyuncular vardır, ne zaman olursa olsun ihtiyaç duyarsın. Mutlaka bazı maçlar içerisinde Haluk Yıldırım saati dediğimiz durumlar olacak ve tecrübesiyle büyük değerler katacak. Sevgili İlker Duralı, bizim için Amatör Ruh yazısında Haluk Yıldırım'ı yazmıştı. Şimdi onu tekrar yayınlama zamanı.

Amatör Ruh {İlker Duralı}

Çocukluğumuzdan beri, gerek futbolda gerekse de diğer spor dallarında hep kahramanlarımız olmuştur. Bu kahramanlar, illa şampiyon olmak zorunda da değillerdir, bazen bir gülüşleri ya da yaşadıkları bir trajedi ya da yaptıkları işe duydukları sevgi onların idol haline gelmesine yetmiştir.
Anneannemle Katherina Witt’i tutmamızın sebebi onun şampiyonlar üstü bir sporcu olması değildi. O zamanlar bize anlatılanın aksine bir komünistin aslında güler yüzlü olabileceğini ispat ettiği içindi. Drazen Petrovic’e hepimiz hayranken Cutura’yı ya da Rada’yı o takımdan ayırabildik mi hiç? Son yıllarda hep aklıma takılan bir soru vardı. Amatör ruhun, artık iyice kaybolup endüstriyel anlayışın her spor dalında hakim olmaya başlamasıyla birlikte, özellikle Türkiye’de idol olarak alınabilecek sporcu bulabilecek miydik? Bu sorunun ne kadar saçma bir soru olduğu, aslında cevabın hemen önümde olduğu gerçeği şarabımı yudumlarken bir anda vurdu. Bir sporcu düşünün ki, 37 yaşında hala aktif basketbol oyuncusu olarak üstü düzey karşılaşmalarda yer alsın, takım sıkıştığında ilk başvurulacak el olsun, saha içinde yardımcı coachluk yapsın yetmedi, bir de tam bir beyefendi olsun, o da yetmedi bir de kanseri yenmiş olsun, hadi bir tane daha kanser oldu diye ömrünü verdiği kulüpten bir kağıt parçasıyla uzaklaştırılsın, sonraki sene de siyah beyaz forma altında o takımın yarı finalde yenilmesinde en büyük pay sahibi olsun yetmedi evet yetmez. Haluk Yıldırım’ın kariyeri boyunca yaşadıkları, yaşamaya devam ettikleri basketbol sporu için yaptıkları anlat anlat bitmez. O hiçbir zaman İbrahim Kutluay gibi bir sayı makinesi, Orhun Ene gibi bir takım beyni olmadı. O her zaman Engel’di, İnönü’ydü, herkesin birinci adam olmaya çalıştığı günümüz dünyasında ikinci adam olmaktan hiçbir zaman gocunmadı. O işini sessiz sedasız yapanların kahramanı oldu yıllarca. Ülkemizde haklı olarak Lance Armstrong idol olarak gösterilirken kimse onu hatırlamadı. Oysa o da yenmişti o lanet hastalığı. Belki Fransa Bisiklet Turunda rekorları alt üst etmedi ama üst düzey mücadeleden de hiç kaçmadı. Takımda yer alan gençlere bir şeyler verebileceğini biliyordu. Basketbola bir şeyler verebileceğini biliyordu çünkü basketbol ona çok şey katmıştı, o bunu karşılıksız bırakamazdı. Anlattığım her Beşiktaş maçı bana onun sayesinde heyecan veriyor. 37 yaşındaki gencecik adam hepimize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Tabi ki anlamak isteyene. İyi ki varsın Haluk Yıldırım idolüm ve umudum olduğun için…

2 yorum:

  1. Güze hikayeler.. Fakat karakteri ve Galatasaray'a, Galatasaray taraftarına yaptığı hareketler. Yıllardır efendi kişilik diye lanse edilen ama sahada ve dışında bambaşka bir insandan kahraman gibi bahsedilip, kaptanlık namı verilmesini istenmesini yakıştıramadım.

    YanıtlaSil
  2. Ermal, Haluk, Rancick...sert takım kuruyor hoca; hayırlısı olsun zararı yok faydası var :)

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir